Arçelik dünyada üretimin inovasyonla desteklenmesi gerektiğini 20 yıl önce görmüş ve AG-GE birimini kurmuştu. Aradan geçen sürede Türkiye devinden küresel büyüğe dönüşme yolunda ilerliyor. Bu yoldaki son işbirliği yine küresel bir sanatçı olan Serra Yılmaz’la yapıldı
Serra Yılmaz’ı ilk kez Ferzan Özpetek’in ‘Hamam’ filminde gördüm ve sevdim. ‘Harem Suare’ filminin masalcı Gülfidan’ı, daha sonra farklı rollerde, farklı yerlerde karşıma çıktı. Kimi zaman tiyatroda, kimi zaman uluslararası konferansların ıtalyanca ve Fransızca’daki başarılı çevirmeni olarak. Serra Yılmaz’ı bu yaz televizyonda yemekli sohbet programlarında gördük. Şimdiyse Arçelik’in yeni çıkarttığı akıllı ankastre fırınlarının reklamlarında. Hafta ortasında Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı ve Arçelik Genel Müdürü Levent Çakıroğlu’nun davetiyle ıstanbul’da, Rahmi Koç Müzesi’ndeki Halat Restaurant’ta Serra Yılmaz ile birlikteydik. Buluşma biraz da kutlama havasındaydı. Zira Çakıroğlu’nun söylediğine göre, Arçelik bir süre önce, yüzde 30’luk pazar payıyla Güney Afrika’nın önde gelen beyaz eşya üreticisi Defy markasını satın almış. “Global ağımızı genişletiyoruz. 14 fabrikamızın sekizi Türkiye’de, diğerleri Çin, Romanya gibi değişik ülkelerde” diyor Çakıroğlu. Arçelik, Avrupa’da beyaz eşya sektöründe üçüncü sırada. 2011’in dokuz aylık cirosu 6 milyar 400 milyon lira.
SİHİRLİ SÖZCÜK İNOVASYON
Arçelik, global oyuncu olmak için 20 yıl önce AR-GE’sini kurmuş ve bugün cirosunun yüzde bir ila bir buçuğu AR-GE araştırmalarına gidiyor. Arçelik için sihirli sözcük ‘inovasyon’. İnanmayacaksınız; Türk kahvesinin köpüğüyle herkesin gönlüne giren kahve makinesindeki patent sayısının adedi tam 16. Dünya patent liginde ilk 500’e giren ve 95’inci sırada yer alan tek Türk şirketi Arçelik. Peki daha önce sevimli robot Çelik’i reklamlarının yıldızı yapan Arçelik Serra Yılmaz ile neden buluştu? Levent Çakıroğlu bunu şöyle anlatıyor: “Serra Yılmaz çok gezen, çok lisan konuşan, dolayısıyla farklı kültürleri bilen, yemesini, içmesini seven gerçek anlamda dünyalı bir sanatçı. Arçelik markası da 116 ülkede farklı kültürlerden insanların evine giriyor. Biz de gerçek anlamda dünyalıyız.”
TRANSMEDYA DA NEYİN NESİ
Serra Yılmaz İstanbul, Paris ve Roma arasında yaşıyor. İtalya’da film çeviriyor, Ermenistan’da bir tiyatro piyesinde rol alıyor. Her yaşadığı ülkede dostları için mutfağa giriyor ve mesela 10 kişilik yemeği bir saatte hazırlıyor. Hem de üç ayrı çeşidiyle... Halat Restaurant’daki akşam yemeğinin Alzas usulü elmalı ve kremalı tatlısını hazırlamak üzere tezgâhın başına geçen Serra Yılmaz, “Ben de Arçelik gibi yeniliklere açığım” diyor. Saçının tam önündeki metalik mavi meçiyle arkasındaki metalik ‘akıllı fırın’ çok uyumlu görünüyor. Serra Yılmaz’ın yeniliklere açık olduğundan hiç kuşkum yok. Sinema, tiyatro, sunuculuk, çevirmenlik ve reklamdan sonra karşımıza ‘transmedya’ diye bir kavramla çıkıyor o gece. Türkiye’de henüz kimsenin bu kavrama ‘uyanmadığını’ söylüyor. Bu da neymiş? Anladığım kadarıyla aynı öyküyü değişik platformlarda sunmak gibi bir şey. Daha tafsilatlı bilgi için lütfen Serra Yılmaz’a başvurunuz.