Paylaş
2008 yılı gibi bir gıda krizi kapıda.
Konuyla ilgili yazan Ali Ekber Yıldırım’a göre, hükümet “kuraklık bizi etkilemez” dese de geçtiğimiz günlerde direkt bununla bağlantılı 3 tane kararname yayınlamış durumda.
Peki, iklim değişikliğinin sonucu kuraklık, susuzluk, kaynakların azalması gibi şeylere özel sektörün bakışı nedir?
Çeşitli markalarıyla her gün 2 milyar kişiye ulaşan, 46,5 milyar euroluk cironun yüzde 40’ını gelişmekte olan ülkelerde gerçekleştiren Unilever birkaç yıl önce “Sürdürülebilir Yaşam Planı” ilan etmişti.
Planın mottosu şöyleydi:
“2020’ye kadar iki kat büyürken çevreye verilen zararı yarı yarıya indirmek”.
Unilever Türkiye ne yapıyor?
Türkiye Yönetim Kurulu üyesi ve Gıdadan sorumlu Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin ile kendi konusu olan tarımı konuşuyoruz.
“Gıda fiyatlarının dizginlenmesi için kaynak yönetimi şart. İşe sadece sosyal sorumluluk olarak bakmıyoruz. Şirketin büyümesi ekonomik bir zorunluluk dolayısıyla gıda fiyatlarına baskıyı azaltmalıyız” diyor.
2008’de Türkiye’deki çorba fiyatlarının 70 kuruştan 90 kuruşa fırladığını hatırlatıyor.
Unilever hazır çorbası Knorr için dünyada yılda 1.2 milyon ton sebze satın alıyor.
Yeryüzünde ekilen tüm domateslerin yüzde 6’sının alıcısı.
Dolayısıyla Seçkin “Tarımda işi şansa bırakamayız. “Sürdürülebilir Tarım” hareketini başlatacak potansiyele sahibiz. Bize önemli rol düşüyor” diye konuşuyor.
“Sürdürülebilirliği başarırsak 2015 yılına kadar Türk tarımı için bambaşka bir tablo göreceğiz” diye ekliyor.
Unilever 2020 yılına kadar 1.2 milyon ton sebzenin yüzde yüzünü “sürdürülebilir tarımdan” elde etmeyi hedefliyor.
Türkiye’de ise hedef öne çekilmiş ve 2015 olarak belirlenmiş.
Dev şirket, Türkiye’de hazır çorba ve soslarda kullandığı 20 bin ton sebze, baharat için 4 bin çiftçi ve 25 tedarikçiyle çalışıyor.
Seçkin’in ortaya koyduğu yol haritasına göre, bunlar WWF’nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) de desteğiyle “sürdürülebilir tarım” konusunda eğitilecek.
Doğru gübre kullanımı ve doğru sulama, biyoçeşitliliğin korunması, enerji ve atık yönetimi.
Seçkin’in “öncü çiftçiler” diye tanımladığı 4 bin çiftçi öncelikle bunları öğrenecek. Tarlada hem Unilever, hem bağımsız Control Union şirketi tarafından denetlenecek.
Tarımda “verimliliği ölçmek” için data bile olmadığını, Unilever’in bu iş için bir yazılım programı hazırladığını öğreniyoruz.
İyi haber şu: İpsos’un araştırmasına göre, Türk tüketicisinin yüzde 63’ü doğaya zarar vermeyen ürün tercih ediyor.
DEF’in küresel rekabet raporu ABD inişte, Türkiye yükselişte
DÜNYA Ekonomik Forumu çarşamba günü 2012-2013 Küresel Rekabet Raporu’nu açıkladı.
Türkiye geçen yıla göre 16 sıra yükselerek 144 ülke arasında 43. sırayı almış durumda.
Rapora göre, ABD genel sıralamada düşüş kaydetmekle birlikte hala dünyanın en yenilikçi ekonomisi.
Hindistan ve Rusya’nın rekabet gücünde düşüş var, Çin’in rekabetçiliği gayet sağlıklı.
Birkaç yıldan beri Türkiye bölümünün hazırlanmasında DEF ile işbirliği yapan TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu 16 sıra yükselmemizi sağlayan iyileşmeleri tablo haline getirmiş. En önemli iyileşmeler kurumsal yapılanma, sağlık ve ilköğretim, emtia-mal piyasalarının etkinliği, mali piyasaların gelişmişliği, makroekonomik ortam, işgücü piyasaları endekslerinde görülüyor.
Paylaş