Timur Kerim İncedayı, İtalya’da yaşayan ünlü Türk ressamı. Ama Türkiye’yle bağını koparmış değil. Yaz aylarını Bodrum’da, Yalıkavak’taki evinde geçiriyor. Türkiye’nin kültürel mirasından Bizans’tan, Selçuklu’dan, Osmanlı’dan besleniyor. İncedayı’nın son sergisi "Kerem’in Yokluğunda" İstanbul’da açıldı.
Timur Kerim İncedayı, İtalya’da yaşayan ünlü Türk ressamı.
Bu ülkede yaşayıp kendini kanıtlamayı başarmış Ferzan Özpetek ve Şükran Moral gibi yıllar önce Roma’ya yerleşmiş.
Ama yine onlar gibi asla Türkiye’yle bağını koparmış değil.
Dünya tatlısı karısı Isabela’yla Türkçe konuşuyor.
Yaz aylarını Bodrum’da, Yalıkavak’taki evinde geçiriyor.
Türkiye’nin kültürel mirasından Bizans’tan, Selçuklu’dan, Osmanlı’dan besleniyor.
İncedayı’nın son sergisi "Kerem’in Yokluğunda", İstanbul’da Çırağan Sarayı’nda açıldı.
İlk kez kapılarını bir resim sergisine açan Çırağan Sarayı’nın alt katındaki sergiyi Timur Kerim İncedayı ve karısı Isabela ile birlikte gezdik.
İncedayı çifti, 2004 yılının ekim ayında 24 yaşındaki oğulları Kerem’i kaybetmiş.
"Kerem’in Yokluğunda" Sergisi, oğlunu vakitsiz kaybeden bir babanın fırçasından çıkan tablolar.
"Kerem’ı kaybettikten sonra yaşamak ve onu yaşatmak için tek alternatifim sanattı. Sanatıma konsantre olmak zorundaydım..."
Yalıkavak’ta bir öğle yemeğinde karşılaştığı işadamı, Panda dondurmalarının sahibi Vedat Bahar’ın sergi sponsorluğunu üstlenme sözü zor günlerinde İncedayı’ya güç vermiş.
İki buçuk yıl durmaksızın çalışıp "Kerem’in Yokluğunda" sergisine hazırlanmış.
ÖLÜMLE HAYAT ARASINDA
İncedayı’nın bu sergisindeki çoğu tablolarda Kerem var.
Kimi zaman antik bir sütuna oturmuş Romalı bir savaşçı, kimi zaman kayalıkların üzerinde uzaklara bakan biri.
Resimlerden birinde Kerem fil üstünde.
Sanatçının bilinçaltını kim doğru okuyabilir?
Acaba fil reenkarnasyona inanan Hindistan’ın simgesi olarak mı orada?
"Kerem’in bize yukarıdan baktığına inanıyorum. Bizi izliyor, bizi asla bırakmadı."
İncedayı’nın bu tablolarında gerçekten ölümle hayat arasında gidip gelmeler seziyorsunuz.
"Öyle mi" diye sorduğumda araya Isabela İncedayı giriyor.
Çünkütabloların ressamları tarafından yorumlanmasına karşı.
16. yüzyılda yaşamış ünlü Venedikli ressam Veronese’nin sözlerine atıfta bulunarak "Sanatçı, elleriyle fırçasıyla konuşur. Yorumu tablosunu seyredenler yapar" diyor.
Yıllarca İtalyan televizyonu için belgesel filmler çekmiş Isabela’nın da oğlunun resimlerinden, eşyalarından kendi deyişiyle "kırıntılardan" bir araya getirdiği küçük belgesel film de sergi salonunda gösteriliyor.
Isabela yıllar önce yine İtalyan televizyonu için 18 bölümlük bir Türkiye belgeseli çekmiş.
TRT ile ortak bir çalışmanın ürünü olan belgesel Türkiye’de hiç gösterilmemiş.
GERÇEK BİR HAZİNE
Timur Kerim İncedayı dünya çapında bir sanatçı.
Tabloları, Brezilya’dan Türkiye’ye sayısız koleksiyoner tarafından satın alınıyor.
"Bir Türk olarak İtalya’da kendinizi kabul ettirmek zor olmadı mı?" diye sorduğumda "Sanatın kendisini kabul ettirmesi gerek. Bu işin milliyetle filan alákası yok. Ortaya koyduğun gerçekten sanatsa, kişiselse insanlar kabul ediyor" cevabını veriyor.
Türkiye’de resim sanatına giderek daha fazla önem verilmesinden memnun: "20 yılda önemli koleksiyonerler ortaya çıktı. Zenginleştikçe zevkler rafineleşiyor. Bu son derece sevindirici ama sanata sponsorluk da önemli. Bu alanın gelişmesi gerek" diyor.
Peki genç Türk ressamlarına tavsiyesi?
"Türkiye Bizans, Selçuk, Osmanlı mirasıyla gerçek bir hazine. Bundan yararlanmasını bilsinler."