Paylaş
Gümüşhane Üniversitesi, Aydın Doğan Meslek Yüksekokulu’nda düzenlenecek olan organik tarımla ilgili panele davet etti.
Başaran ile tanışıklığımız 2006 yılına dayanıyor.
Gümüşhane’ye yaptığım bir ziyaret sırasında Kelkit’te Doğan Organik Ürünlere ait “organik süt tesislerini” ziyaret etme fırsatını bulmuştum.
1500 metre yükseklikte yapılan organik tarım etkileyiciydi gerçekten.
Tesisleri gezdiren Başaran’ın “Bu çiftliğin esas amacı yöredeki çiftçileri organik tarıma yöneltmek” dediğini hatırlıyorum.
“Kelkit başarılı olursa Türkiye’ye model olur” dediğini de.
Aradan altı yıl geçtikten sonra gelinen nokta Kelkit’in model olma yolunda dev adımlar attığını ortaya koyuyor.
Başaran, kendileriyle sözleşmeli olarak çalışan ve Avrupa Birliği standartlarında organik süt üreten çiftçi sayısının hızla arttığını söylüyor.
“Hayvancılıkla uğraşanların yanı sıra organik hayvan yemi üreten çiftçilerimizin sayısı 100’u buldu” diyor Başaran.
Türkiye’de tüketilen organik sütün yüzde 90’ı Kelkit’ten.
Altı yıl önce tesisleri ziyaret ettiğimde organik sütün tek alıcısı Pınar markasıydı.
Şimdi Doğan Organik Ürünler tarafından Mlife markası altında üretilen organik sütün yanı sıra yoğurt ve peynir çeşitlerini bulmak mümkün. Böyle bir markanın ortaya çıkmış olması zaten
Kelkit modelinin başarıya ulaştığının kanıtı.
Bendeniz ise sıkı bir organik gıda tüketicisi olarak pazarda GDO’suz organik süt ve süt ürünlerini daha rahatlıkla bulmanın mutluluğunu yaşıyorum.
ORGANİK TARIM HAVZASI
İlhan Başaran, bundan sonraki hedefin Kelkit ’in “Organik Tarım Havzası” olarak ilan edilmesinin olduğunu söylüyor.
Zira 5 il ve 16 ilçeyi kapsayan Kelkit Vadisi henüz kirlenmemiş, tertemiz topraklara sahip.
Organik hayvancılık ve organik tarım için bulunmaz bir nimet bu topraklar.
Tarım Bakanı birkaç ay önce bölgeyi ziyaret ettiğinde, Kelkit’in “Organik Tarım Havzası” olarak ilan edilmesi için kendisine bir rapor sunulmuş.
Gözler cevap için Ankara’da.
İlhan Başaran’ın bir rüyası daha var.
Ayvalık’ta zeytin üreticilerinin birkaç yıl önce uygulamaya başladıkları “coğrafi işaretleme”.
Yani Kelkit’te üretilecek organik ürünlere “Kelkit Organik Tarım Havzası”nda üretilmiştir ibaresini koymak.
Kim bilir? Belki günün birinde bu ibareyi taşıyan ürünlerin uluslararası pazara açıldıklarına da göreceğiz.
Kelkit Modeli’nin bir başka boyutu da şu:
Bölge insanının kendi topraklarını işlemesini, dolayısıyla işsizlikten göç etmesini önlüyor.
Sözleşmeli oldukları için kayıt altında çiftçilik yapmaları da ayrı önemli bir nokta.
GDO açlığa çare olmadı
GÜMÜŞHANE Üniversitesi’ndeki organik gıda panelinde iki konuşmacı sözü bir süre önce Türkiye’de alevli tartışmalara yol açan GDO’ya getirdiler. Uludağ Üniversitesi’nden Profesör Dr. Mine Sibel Gürün Türkiye’de GDO’lu ürünlerin etiketlerinde bunun belirtilmesi gerektiğini söyledi.
Prof. Gürün’ün altını çizdiği nokta önemli. Ünlü bir markanın örneğin Fransa ve İsviçre’deki üretiminde “GDO’ludur” ibaresini koyduğunu ancak Türkiye’deki üretiminde koymadığını iyi biliyorum.
Neden? Bizim tüketicinin satın aldığının ürünün GDO’lu olup olmadığını bilmeye hakkı yok mu?
Ege Üniversitesi’den Profesör Dr. Harun Raşit Uysal ise dünyada 140 milyon hektarda GDO’lu ürün yetiştirildiğinin altını çizdi. “İddia edildiği gibi GDO’lu ürünler zirai ilaç kullanımını azaltmadı. Açlığa da çare olmadı” dedi. Açlığa çare olmadığı rakamlarla ortada.
Dünyada 950 milyon aç var. Son günlerde “Afrika Boynuzu” diye bilinen Uganda, Kenya, Somali gibi ülkeleri kapsayan bölgedeki 12 milyon aç konuşuluyor.
Fransız Tarım Bakanı Bruno Le Maire, Le Monde için kaleme aldığı yazıda açlığı “günümüzün en büyük skandalı” olarak tanımlıyor. Dünyanın artan nüfusunu beslemek için 2050 yılına kadar tarımsal üretimin yüzde 70 oranında artması gerektiğine dikkat çekiyor.
Tarım dünyada yükselen bir değer.
Paylaş