DAVOS notlarımı bir kenara kaldırmıştım.Ancak önceki gün Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı "Türkiye’de Kadının Durumu" raporuna gözüm ilişince notlarıma geri döndüm.
Rapordaki bazı veriler Dünya Ekonomik Forumu’nun her yıl yayınladığı "Cinsiyet Uçurumu" verilerinden pek de farklı görünmüyor.
KSGM’nin raporundakiler en taze veriler olduğuna göre bunları tekrarlamakta yarar var.
Türkiye’de hálá beş kadından biri okuma yazma bilmiyor.
Beş hamile kadından biri doğum öncesi hiç bakım alamıyor.
Kadınların karar verme mekanizmalarındaki oranı yüzde 6.
ABD’de bu oran yüzde 46, komşumuz Yunanistan’da yüzde 26.
Parlamentoda temsil oranı Türkiye’de sadece yüzde 9.
Geliyoruz en önemli verilerden birine.
2007 yılında kadının iş gücüne katılım oranı yüzde 22.2 olarak gerçekleşmiş.
Kayda geçmiş olan en son rakam yüzde 24’ler gibiydi.
Demek ki kadının istihdam oranı giderek geriliyor.
Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede bu oranın ortalama yüzde 58.3 olduğu da raporda hatırlatılmış.
Yine raporun bir yerinde kadının Türkiye’de "ev ve iş yaşamını uzlaştıramadığının" altı çizilmiş.
Yani devlet kadının çalışması için uygun ortamı sağlamaktan uzak.
KRİZDE EN İYİ YATIRIM
Davos notlarıma dönersek en son katıldığım oturumlardan biri "Kalkınmada Kız ÇocuğuEtkisi" başlığını taşıyordu.
"Mikro-kredinin" mucidi, Nobel Barış ödüllü Muhammed Yunus’un da konuşmacılar arasında olduğu panelde ayrıca Afrikalı genç kızların tarıma katkısı anlatan Melinda Gates, Endonezya Ticaret Bakanı Mari Pangestu, Unicef Başkanı Ann Veneman gibi isimleri dinledik.
Dinleyiciler arasında olan İngiltere eski Başbakanı Tony Blair’in eşi Cherie Blair de panele katkıda bulundu.
Kız çocuklarıyla ilgili istatistiki bilgilerin yeterli olmadığını söyledi.
Panelin ana teması başlığından da anlaşılacağı gibi, kız çocuklarının eğitimi ve büyüdüklerinde istihdama katılmalarının kalkınmaya etkisi.
Bu etki öylesine büyük ki, panelistler oturumun sonunda "Ekonomik krizde en iyi yatırımın kız çocuklarına yapılacak yatırım" olduğuna karar verdiler.
MİLLİ GELİRE KATKI
Dünya Bankası Genel Müdürü, Nijerya eski Maliye Bakanı Dr. NgoziOkonjo-İweala, araştırmalara göre, kız çocuğunun kalkınmaya etkisi en açık şekilde milli gelirin katlanmasında görülüyor.
Okonjo-İweala, "Genç kızlar istihdama dahil edildiklerinde yoksulluk sorunundan, ailevi sorunlara ve hatta global ısınmaya kadar katkıları inanılmaz büyük" diyor.
İşte tam bu nedenle "mikro-kredi"nin kadınlara verildiğini vurgulayan Muhammed Yunus, krediyi alan kadının bunu daha akıllıca kullandığını, hem ailesinin, hem çevresinin hayatına katkı yaptığını söylüyor.
Yunus, güneş enerjisinden yararlanmak için "Grameen Solar Enerji" diye bir şirket kurmuş.
Şimdiye kadar 200 bin evin güneş enerjisinden yararlanmasını sağlamış.
İşin güzel yanı, işsiz genç kızlar güneş enerjisini sağlayan sistemin parçalarını imal etmeyi ve hatta monte etmeyi öğrenmişler.
Yunus "Önceleri bu parçaları ithal ediyorduk. Ama sonra bunları imal edebileceğimizi gördük ve genç kızları devreye soktuk" diye anlatıyor.
Yine Yunus’un başka bir projesinde, genç kızlar sağlık sistemine entegre edilmiş.
Hemşire olarak yetiştirilip kırsal kesimlerde evden eve hizmet veriyorlarmış.
EV KADINI OLUNCA BOŞANMA YOK
Örneğin bu her beş hamile kadınımızdan birinin sağlık hizmetinden yararlanamadığı ülkemizde pekála uygulanabilir bir model gibi geliyor bana.
Yunus’un verdiği bir örneğe daha değinmek istiyorum.
O da önemli.
Kadınlara ev kredisi vermek için arsanın tapusunu getirme koşulu isteniyormuş.
Genellikle tapu kocanın üzerinde olduğu için kadın kocayı ikna ederek istenen belgeyi getiriyor.
Ev haliyle onun üzerine geçiyor.
Muhammed Yunus "Bangladeş’te bir erkek karısına üç kere ’boşsun’ dediği zaman boşanabiliyor. İşte bu tapu kadını koruyor. Erkek tapusu olan kadını boşamıyor" diyor.
Ne yazık ki, 21. yüzyılda dünyada hálá genç kızlar ve kadınları "koruma altına" almak için böylesine yaratıcı stratejilere ihtiyaç var.