LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
BRÜKSEL’de ofisini açan KAGİDER gazeteye verdiği ilanda şöyle diyor:
"Türkiye’nin güçlü ve özgür kadınları için tek yol AB."
Türkiye’nin "güçlü ve özgür kadınları" hepimizin rüyası.
Avrupa Birliği üyeliğinin de bu rüyayı gerçekleştirebileceğine inananlar arasındayım.
AB şimdilik ne kadar uzak görünse de "güçlü ve özgür kadın" rüyamdan asla vazgeçmem.
Peki bugünkü "gerçek" ne?
Türk kadını nerede duruyor?
8 Mart Kadın Günü vesilesiyle, son günlerde çıkan haberleri kabaca alt alta koyarsak şöyle bir tablo çıkıyor ortaya:
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü verilerine göre, ilköğretim çağındaki 640 bin 583 kız çocuğu okula gitmiyor.
Lise ve dengi okullarda okuyan kızların oranı yüzde 52.16.
10 yıl öncesine oranla yüzde 18’lik bir artış var.
Üniversiteye giden kızların oranı yüzde 17.41.
Yine 10 yıl öncesine oranla neredeyse iki kat artış kaydedilmiş.
Yüzbinlerce kız çocuğu hálá okula gitmiyor olsa da hem lise, hem üniversite düzeyinde bayağı iyiye gidiş var.
EĞİTİMDE ARTIŞ İSTİHDAMDA DÜŞÜŞ
Bunun çalışma hayatına da yansıması gerekmez mi?
Yani kadının çalışma hayatına daha çok katılmasını beklemez misiniz?
Oysa tam aksi bir durum söz konusu.
TÜİK’in son verilerine göre, Türkiye’de bir yılda 237 bin kadın işgücü piyasasından çekilmiş.
Kadın istihdamı Türkiye’de birkaç yıldan beri düşüşte.
Dünyada ve Avrupa Birliği’nde alınan önlemlerle artarken Türkiye’de düşüyor.
Örneğin, Avrupa Birliği 2000 ile 2005 yılları arasında kadın istihdamını yüzde 56.3’e çıkartmayı başarmış.
Bizde ise kadınların iş gücüne katılma oranı yüzde 23.4 gerilemiş.
Bu oran 1990’da yüzde 34.1 iken, 2002 yılında yüzde 26.9 idi.
Bugünkü durumda ise Türkiye’de sadece her dört kadından biri çalışıyor.
Giderek kan kaybediyoruz.
Toplumun yarısı iş hayatından giderek çekiliyor.
Peki AKP Hükümeti kadın istihdamını yukarıya çekmek için önlem alıyor mu?
Yazarımız Şükrü Kızılot hatırlattı.
Yeni sosyal güvenlik yasası tartışılırken, işverene daha çok sayıda kadın istihdam etmesi için SSK primlerine teşvik vaat edilmiş.
Ancak son anda bundan vazgeçilmiş.
AKADEMİSYEN VE YÖNETİCİ
Bu arada, yeni sosyal güvenlik reformunda işyerlerinde kreş açma zorunluluğu kaldırılmış.
Belirtmekte yarar var.
Bunu "kadın istihdamına" darbe diye yorumlayanlar çoğunlukta.
Madalyonun öbür yüzünde ise şöyle bir durum var.
Yine Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, kadın akademik personal sayısında inanılmaz bir artış var.
Son on yılda 18 binden 35 bine yükselmiş.
Akademik kariyerin yanısıra "yöneticilik"te durum hiç fena değil.
Boyden Türkiye’nin araştırmasına göre, yönetici adayların yüzde 40’ı kadın.
Demek ki, kadın üniversiteyi okuduğu zaman yolunu daha kolay bulabiliyor.
Bir yıl sonra 8 Mart Kadın Günü’nde yapacağımız bilançoda bakalım nasıl bir tablo olacak?
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları