Paylaş
İş çevreleriyle sohbette bu tespitin kesinlikle ete kemiğe bürünmüş olduğunu fark ediyorsunuz.
Hafta sonunda Düsseldorf’daki tasarım merkezini ziyaret ettiğimiz Fuga Denim Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Gözaçan Hong Kong’da bir ofis açmaya hazırlanıyor.
Sağ kolu Belge Engin çok yakında Hong Kong’a yerleşme telaşında.
Belki PepsiCo Asya-Pasifik Bölgesi Başkanı Ümran Beba’dan sonra Hong Kong’daki ikinci Türk iş kadını olur.
Kot üretiminin büyük kısmını İzmir’de yapan ancak tasarım ile marka yönetimini Düsseldorf’taki merkezden idare eden Gözaçan, Hong Kong’un yolunu tutmadan önce Doğu’nun bir zamanlar yükselen yıldızı Japonya’dan da “insan kaynakları” konusunda esinlenmiş
Japonların “hizmet” ve “sadakat” felsefesiyle insan kaynaklarında “Samuray Modelini” yaratmış.
Fuga’nın İnsan Kaynakları Müdürü Nurgül Toklıoğlu “Samuray Modeli”nin patentini almaya da hazırlanıyor.
Fuat Gözaçan, tekstil sektöründen yüzünü doğuya çevirmiş genç bir girişimci.
ÖDEMELİ TV’DE DIŞARI AÇILMAK
Geçenlerde D-Smart’ın CEO’su Ali Güven ile sohbet ediyorduk.
D-Smart’ın k^ara geçtiği bir dönemde, şirketin başına geçtiği için “şanslıyım” diyen Ali Güven’in hem içerde, hem dışarıda büyüme planları var.
Ödemeli Televizyonla (Pay TV) ilgili Ali Güven’den aldığım bilgileri paylaşayım.
Türkiye’de 5 milyon Ödemeli TV varmış.
D-Smart halen pazarın yüzde 35’ini elinde tutuyor ama Güven’e göre, 2014 yılında pazar lideri.
Ali Güven, bu büyümenin D-Smart’ın önemli yatırım yaptığı HD (Yüksek Çözünürlüklü) kanallarından kaynaklanacağı görüşünde.
2012 yılında Türkiye’de satılacak 3.5 milyon televizyonun tümünün full HD televizyon olacağını söylüyor.
“Bana kalırsa bu ülkede ekonomik krizden tek etkilenmeyecek sektör televizyon sektörü” diyor.
Türklerin günde ortalama 5 saat televizyon seyrettiğini düşünürseniz haklı ki bu süre kadınlar söz konusu olunca 6 saatte çıkıyor.
Ödemeli TV’de büyümenin önemli bir koşulu da dışarıya açılmak Güven’e göre.
SOKAKTAKİ ADAMA FARKLI İÇERİK
İşte tam bu noktada yine Doğu faktörünün devreye girdiğini görüyoruz.
Zira “Ödemeli TV’nin Avrupa’da iş yapması imkansız” diyen Ali Güven’in büyüme planında hemen yanı başımızdaki Arap ülkeleri var.
Daha geniş anlamıyla Kuzey Afrika’yı da kapsayan MENA bölgesi ülkeleri.
Birkaç gün önce Dubai’den dönmüş olan Güven, yeni geliştirdikleri iş modeliyle ilgili önemli anlaşmalara imza atmış.
“Sokaktaki insan için farklı içerikli bir Ödemeli TV modeli geliştirdik” diyor.
“Sokaktaki Adam” vurgusu önemli zira bu kategoriye bizim flaş televizyon dizilerini seyreden A sınıf izleyici dahil değilmiş.
Ali Güven, “Yüzümüzü gelişmekte olan pazarlara çevirmeliyiz” diyor.
Bu pazarların en önemlileri nerede?
Tabii ki Doğu’da.
İstanbul için yine üzüldüm
DÜSSELDORF’a ilk gidişim.
Marka, tasarım, lojistik anlamında yabancı yatırımcılar için bir cazibe merkezi olan Düsseldorf moda ve fuarlar şehri olarak da biliniyor.
Sanatta da iddialı (tam bugünlerde Matisse, Duchamps ve Yüksel Arslan sergilerine ev sahipliği yapıyor) ve bir özelliği daha var.
Almanya’nın en fazla Japon yatırımcı çeken şehri.
500 Japon şirketinin çalışanlarıyla şehrin havasını değiştirdiği söyleniyor.
Aslında şehrin havasını değiştiren sayısız şey var ki bunlardan biri Ren nehri kıyısındaki Gehry Evleri.
Ünlü Amerikalı mimar Frank Gehry’nin 1999 yılında nehrin kıyısındaki gümrük binaları yerine tasarlamış olduğu binalar beyaz, gümüş ve kırmızı renkli.
Dokusuyla Bilbao’daki Guggenheim Müzesi’ni andıran gümüş renkli binaya hemen yanı başındaki kırmızı binanın gölgesi düşünce ortaya hoş bir görüntü çıkıyor.
Gördüğüm kadarıyla Gehry Evleri, şehri ziyaret eden 4.5 milyon turistin olmazsa olmaz uğradıkları bir yer.
Rastladığım turistlerin tümü binaların önünde fotoğraf çektiriyordu.
Şöyle bir düşündüm: İstanbul’a gelen turistin önünde fotoğraf çektireceği modern bir bina var mı?
Bir de kaçırdığımız fırsat aklıma gelince İstanbul adına bayağı üzüldüm:
İnan Kıraç’ın Frank Gehry’ye Tepebaşı’ndaki TRT binası için çizdirdiği bir kültür kompleksi projesi vardı.
TRT binayı vermeye yanaşmayınca rafa kaldırılmıştı.
Kaybeden İstanbul olmuştu.
Paylaş