İstanbul’dan dünyadaki kız çocuklarına mesaj: Yalnız değilsiniz

Yanımda 2017 yılında, Microsoft’un Teknoloji Kadın Liderleri ödülünü, “Yılın En Başarılı Kadın Eğitimcisi” kategorisinde kazanan Müjde Esin oturuyor.

Müjde Esin, Ağrı doğumlu, babasının işi nedeniyle İstanbul’a göç etmiş bir ailenin kızı. Lise eğitiminden sonra ailesi okumasına izin vermemiş. Oysa küçüklüğünden beri araştırmaya, teknolojiye meraklı.

“Ailem üniversiteye izin vermediği için eğitimime beş yıl ara verdim. Ancak sonra kitaplarını okuduğum Ünsal Oskay ile tanıştım ve hayatım değişti” diye anlatıyor. Oskay’ın sağladığı burs ile Beykent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölümü’nde okuyarak yüksek onur öğrencisi belgesiyle mezun olan Müjde Esin, İngilizce öğrenmek için Londra’nın yolunu tutuyor.

Kendi deyişiyle “sıfır İngilizce” ile geldiği burs kazandığı İngiltere’de Westminster Üniversitesi’nde yüksek lisans yaparak, tezini entegrasyon sorunu yaşayan göçmen kız çocuklarının eğitimi üzerinde hazırlıyor. 2016 yılında göçmen genç kız ve kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaları için hayata geçirdiği KızCode Platformu İngiltere İçişleri Bakanlığı tarafından yılın sosyal girişimi seçiliyor.

KIZ ÇOCUKLARA KODLAMA EĞİTİMİ

7-11 ile 11-17 yaşları arasında kız çocuklarına kodlama eğitimi vererek teknolojiyle tanıştıran Müjde Esin Londra Belediyesi, Thomson Reuters ajansıyla ile çalışıyor.

Aynı projenin Türkiye ayağını da Borusan’ın desteğiyle sürdürüyor, burada da bir ekibi var.

Sponsor bulduğu takdirde Türkiye’de KızCode projesini yaygınlaştırmak istiyor.

Müjde Esin ile paylaştığım masanın bir köşesinde Hintli Dr. Shurithi Kapoor oturuyor.

Hindistan’da son yıllarda kadınlara şiddet ve tecavüz olaylarının artması üzerine Kapoor 2013 yılında Sayfty örgütünü kurmuş.

Toplumsal cinsiyet eşitliği savunucusu olan Kapoor’un amacı kadınları ve kızları şiddete karşı bilinçlendirmek ve eğitmek.

Örgüt şiddet konusundaki yasalar ve yasal haklarla ilgili farkındalık yarattığı gibi kadınların güvenliği için kişisel savunmayı da öğretiyor.

Dr. Kapoor’un işi kolay değil.

Zira Hindistan, dünyada gelişmekte olan ülkelerde yaşayan 600 milyon kız çocuğunun en çok ayrımcılık ve şiddete maruz kaldığı ülkelerden biri.

CANAN DAĞDEVİREN ROL MODEL

Yemek öncesi ayaküstü sohbet ettiğim genç bilim insanı Dr. Canan Dağdeviren, MİT’deki araştırma ekibiyle en son geliştirdikleri “sindirilebilir kapsülü” heyecanla anlatıyor. 2013 yılında Güler Sabancı ile Harvard ziyaretimizde ona ilk rastladığımda mucidi olduğu “giyilebilir kalp pilini” de aynı heyecanla anlattığını hatırlıyorum.

Dört yıl zarfında Dağdeviren başarıdan başarıya koşmuş, ödüller kazanmış, Forbes’un “30 yaşın altındaki en başarılı bilim insanları” listesine girmiş.

Sindirilebilir sensörlere dönersek, bunlar hap şeklinde ve içinde bulundukları kapsül eridikten sonra mideye yerleşiyor.

Sindirim bozukluklarını inceliyor, besin ve ilaç takibi yapıyor.

Mide rahatsızlığı çeken milyonlarca insan için yeni bir umut kaynağı. Canan Dağdeviren İstanbul’a gelmeden önce Erzurum’da konuşma yaptığı Atatürk Üniversitesi’nde öğrencilerle buluşmuş.

Türkiye’de çağrıldığı üniversitelerde konuşmalar yapan Dağdeviren, “Gençler artık beni tanıyorlar” diyor sevinçle.

Gençlerimizin Canan Dağdeviren gibi bir rol modeli tanıyor olmaları çok iyi haber.

Sosyal medyada izlediğim Dağdeviren “Güçlü Kızlar, Güçlü Yarınlar” konferansıyla ilgili tweetinde “Yalnız değilsiniz çocuklar” demiş.

İstanbul’daki 11 Ekim Kız Çocukları Günü’ndeki uluslararası toplantıdan dünyaya daha güzel bir mesaj olamazdı. Bir diğer önemli mesaj da kuşkusuz Aydın Doğan Vakfı Başkanı Hanzade Doğan Boyner’in şu vurgusu:

“Kız çocuklarının eğitimine daha fazla bütçe ayırsaydık bugün karar mekanizmalarında daha fazla kadın olsaydı, küresel ısınma gibi dünya meselelerine, daha etkili çözümler üretebilirdik.”