Paylaş
Öztürk nüfusu 5 milyon kadar olan Anadolu yakasındaki riskleri iyi biliyor.
Bu yakadaki binaları dört sınıfa ayırıyor.
Hiçbir mühendislik hizmeti almamış gecekondular
· 30-40 yıl kadar önce “hazır beton” kullanılmadan önce yapılmış binalar ki bunlar benim de oturduğum ev dahil olmak üzere hayli yaygın.
· Hazır betonla 1998 kadar yapılmış binalar
· Deprem yönetmeliğinden sonra inşa edilen binalar.
Öztürk’e göre, 1998 sonra yapılan binalarda risk yok, ancak 98 öncesi “hazır betonla” inşa edilmiş binalarda statik hesaplar sorunlu olabileceği için risk az da olsa var.
Kadıköy’ün bina stoku 33 bin ve yukarıdaki riski iki sınıfta 15 bin kadar bina olduğu hesaplanıyor.
Soru şu:
İstanbul bu riskli binalarını ne yapacak?
Selami Öztürk “ Yaklaşık 10 yıldır 98 öncesi yapılan binaların yenilenmesi gerektiğini söylüyorum. İBB Başkanı Topbaş ilk kez önceki gün aynı şeyi söyledi” diyor.
Bizim apartmandaki tartışmalardan biliyorum.
Binaların yenilenmesi pek kolay bir şey değil.
KENT RANTINI PAYLAŞMAK
Öztürk insanları özendirmek için imar hakkında yüzde 10’luk ya da yüzde 20’lik bir artış verilmesini öneriyor.
“Kent rantını vatandaşla paylaşacaksın ki binasını yenilesin” diyor.
Yani diyelim apartmanınız 5 katlı, iki kat daha yükselmesine izin verildiği takdirde müteahhitin masrafı da çıkmış oluyor.
“Parseller birleşirse daha sağlıklı, yeşil alanlı, otoparklı binalar çıkar” diyor Öztürk.
Fikirtepe’de örneğin parsellerin birleşmesiyle Selami Öztürk’ün sözünü ettiği anlamda bir yenileme söz konusu.
Bu örnek İstanbul’un başka yerlerine uygulanamaz mı?
Dün Türkiye Belediyeler Birliği’nin toplantısından sonra CNN Türk’e konuşan İBB Başkanı Topbaş’a kulak verdim.
1998 öncesi yapılmış binaların 2 misli riskli olduğunu belirterek İstanbul’un ciddi bir yenilenme sürecinden geçmesi gerektiğini özellikle vurguladı.
Peki bunun için kim bir plan yapacak?
Hangi yöntem izlenecek?
Topbaş’ın ağzından bununla ilgili bir ipucu duymadım.
Sadece “kentsel dönüşüm”sürecinin başladığı yerlerde ki sanırım bunlara Tarlabaşı, Fener-Balat dahil,müteahhit ile anlaşmaya yanaşmayanlara verilen sürenin “kısalacağını” vurguladı.
Bu mahallelerde zaten mağdur olmuş insanlar daha çok sıkıntı çekecek anladığım kadarıyla.
Depremde sığınacağımız alanlara el uzatmayın
1999 depreminden sonra insanların sığınmaları için belirlenen kamuya ve şahıslara ait alanlar İstanbul’daki yoğun yapılaşma nedeniyle yarı yarıya düşmüş.
Öztürk’e Kadıköy’deki durumu sordum.
“Göztepe’deki Meteoroloji arsası ve Özgürlük Parkı en önemli alanlardı. Ne ki Meteoroloji arsasında şimdi Taşyapı’nın 48 katlı binaları yükseliyor. Kadıköy Belediyesi olarak dava açtık” diyor.
Kadıköylülerin sığınabilecekleri önemli bir alanda şimdi gökdelenler yükseliyor.
Buyrun bir Türkiye gerçeğine.
Yine Kadıköy Belediyesi’nin deprem sonrası için “yeşil alan” olarak gösterdiği Devlet Malzeme Ofisi’nin yerine Medeniyet Üniversitesi yapılmasına karar verilmiş.
“Hiç olmazsa üniversitenin yeşil alanı olur” diyor Öztürk.
Kadıköy, Avcılar gibi riskli bir bölge.
Allah aşkına, kamu alanları için karar verirken vatandaşın güvenliği neden rantın önüne geçmez?
Asıl kahramanlar kimler?
GEÇEN cuma günü görüşlerine yer verdiğim afet uzmanı Dr. Yasemin Aysan, Van depremiyle ilgili kurtarma çalışmalarını yakından izliyor.
Haberleşmeye devam ediyoruz bu arada.
Dr. Aysan diyor ki “Kurtarma ekipleri gelmeden ilk yardıma koşanlar mahalledeki konu komşu. Asıl kahramanlar onlar. Bu hem Türkiye’de, hem dünyada böyle”.
İşte bu yüzden halkın afet konusunda eğitimi bizim gibi deprem kuşağı üzerindeki ülkelerde çok önemli.
Bu işi yapan MAG (Mahalle Afet Gönüllüleri) yetkilileriyle temmuz ayında buluşmuştuk.
MAG her mahallede gönüllü bulup eğitiyor.
Dün MAG Vakfı Genel Sekreteri Dr. Elvan Cantekin ile konuştum.
Tabii MAG olarak bölgeye bir ekip göndermişler.
Cantekin “Bölgeye çok fazla yardım gitti ama koodinasyonsuz nedeniyle doğru dürüst dağıtılamadı” diyor.
Yardım ekiplerinin dışarıdan gelmesi yereldeki ihtiyaçlarını bilmemesi bunun en büyük nedeni.
Yani göçük altında kalanlara yardım olsun, sonradan malzemeleri dağıtmak olsun “yerel örgütlenme” şart.
Paylaş