Paylaş
Bu yıl öyle değil.
Atatürk Havalimanı’na korkunç saldırı, Beyoğlu, Sultanahmet saldırılarına rağmen tek tük gelen gözü pek turistleri tümden kaçırdı.
Görüşlerine başvurduğum Sultanahmet’in en eski turizmcilerinden Faruk Boyacı “durum tek kelimeyle facia” diyor.
Gerçeklerden kaçmanın bir anlamı yok.
Özellikle tarihi yarımadada sokaklar ıssız, oteller, lokantalar boş.
MasterCard Türkiye ve Azerbaycan Genel Müdürü Yasemin Bedir’in daveti üzerine Atatürk Havalimanı saldırısının sabahı gittiğim Roma’dan ne kadar farklı İstanbul’umuz.
İstanbul gibi MasterCard’ın “Paha Biçilmez Şehirler” programında yer alan Roma cıvıl cıvıl.
Lokantalar dolu, turistler alışveriş torbalarıyla daracık Roma sokaklarında antik kalıntılar peşinde.
Üç imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul’da, Roma, Bizans ve hatta Osmanlı’nın mirası her fırsatta hırpalanırken Roma elindekileri birer mücevher gibi parlatıp ziyaretçilere unutulmaz deneyimler yaşatıyor.
Roma’ya sayısız kere geldiğim halde ilk kez ziyaret ettiğim Palazzo Valentino, Trajan’s Market şehrin ihtimamla koruduğu gizli hazinelerinden.
İstanbul’da böyle değerli kalıntılar yok mu?
Elbet var ama örneğin bir Bizans kalıntısının üzerine bir otel duvarı örmekte bir sakınca görmüyoruz.
Ünlü tarihçi Cemal Kafadar’ın işaret ettiği gibi, Roma döneminde inşa edilmiş, tarihin en uzun su yolunun İstanbul’un çevresinde olduğunu kim biliyor?
Bunun bazı bölümleri, kemerler üçüncü havalimanın alanında kalmış.
Oysa çeşmelerinden gürül gürül su akan Roma günümüzde 2 bin yıl öncesinin su sistemini kullanıyor.
Tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkmayan İstanbul uzun vadede kaybedecek.
Roma ile İstanbul karşılaştırması yaparken Yasemin Bedir MasterCard’ın “Hedef Şehirler 2015 Endeksi”ne değiniyor.
Buna göre, İstanbul 2015 yılında dünyanın beşinci, Avrupa’nın üçüncü en fazla turist çeken şehri olmuş.
Ne yazık ki bu trendin “sürdürülebilir” olmadığını bugün gelinen noktada görüyoruz.
Faruk Boyacı’ya dönersem, “Belki bu kriz turizmin yapısal sorunu üzerinde düşünmemizi sağlar. İstanbul markasını Türkiye markasından ayırmamız gerekiyor. Paris, Roma, New York, Londra gibi önemli turist destinasyonlarının kendilerini pazarlama bütçeleri var. İstanbul’un da olmalı” diyor.
Belki o zaman yerel yöneticiler mirasımızı korumak isteyen sivil toplum örgütlerine daha fazla kulak verirler.
Türkiye değerli bir AB destekçisini kaybetti
HAFTA sonunda medyaya yansıyan ünlü kayıplar arasında bir tanesi eksikti nedense.
Fransa’nın eski başbakanlarından, sosyal demokrasinin güçlü sesi Michel Rocard.
Oysa Michel Rocard, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin ateşli bir savunucusuydu.
Sürekli, Avrupa’nın, Türkiye’yi üyeliğe istediğine dair güçlü işaretler göndermesi gerektiğini söylüyordu.
Yani Avrupa’yı isteksiz görüp eleştirenlerin başında geliyordu.
Rocard, yüzümüzün Avrupa Birliği’ne dönük olduğu yıllarda üyeliği destekleyen, “Akil Adamlar” diye de bilinen “Türkiye Bağımsız Komisyonu”nun üyesiydi.
Komisyon üyesi olarak İstanbul’a sayısız ziyaretlerinde sıklıkla sohbet imkanı bulmuştum kendisiyle.
Yıllar öncesi sarf etmiş oyduğu şu cümle ne denli önemli: “Çağdaş kapitalizmin yeni dengelere ihtiyacı var. Bunun için ABD’nin önereceği çözüm yerine Avrupa’nın getireceği bir çözüm talep ediyorsak Türkiye’ye ihtiyaç var”.
“Türkiye’ye Evet” kitabının yazarlarından olan Michel Rocard Türkiye’nin AB üyeliği için 2023 yılını hedefliyordu.
85 yaşında ölümünden önce, bu hedefini çoktan rafa kaldırmış olmalıydı.
Okurlara, tüm Türkiye’ye huzurlu bir bayram diliyorum.
Paylaş