İstanbul’a her yıl bir HIP Otel kazandıracağız

Bir okurum geçen günkü yazımda geçen "destinasyon" sözcüğüne takılmış.

Gönderdiği e-postada "destinasyon Türkçe değil" diyor.

Olmadığını biliyorum.

Ama söz konusu turizm olunca bildiğim kadarıyla "gidilecek yer" anlamında başka bir sözcük yok.

Şimdi yine okurlarımdan bazılarını öfkelendirmeyi göze alarak "HIP otel" diyeceğim. HIP, İngilizce "highly individual place" sözlerinin baş harflerinden oluşuyor ve "nev-i şahsına münhasır mekan" gibi bir anlamı var.

Son zamanlarda dünyanın önde gelen turizm merkezlerinde en gözde olanlar HIP oteller.

İstanbul’un ilk HIP oteli "The Sofa"yı geçtiğimiz günlerde Nişantaşı’nda hizmete açan eski TÜROB (Türkiye Otelciler Birliği) başkanı ve İkon Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli ile sohbet, HIP otelden şarap fiyatlarına kadar geniş bir yelpazede koyulaşıyor.

20 yıllık turizmci Ali Güreli’nin "The Sofa" gibi bir otele karar vermesi, otelcilikte nitelikli turizmin yani standart üstü turizmin yükseliş trendine geçmesi neden olmuş. Böyle bir otel için yer arayışı iki yıldan fazla sürmüş.

Nişantaşı’ndaki binada karar kılındıktan sonra düzenlenmesi de bir yıl sürmüş.

Four Seasons, Ritz-Carlton, Radisson SAS gibi otelleri de tasarlamış olan mimar Sinan Kafadar’a teslim edilmiş otel.

Peki "The Sofa" Oteli’nin özelliği sadece iç mekanın özel tasarımında, konforunda mı?

"İşletme modeline de yeni anlayış getirdik. Sunacağımız hizmeti kendi alanlarında başarılı olmuş insanlarla paylaşmak istedik" diyor Ali Güreli.

SANATLA İÇ İÇE

Kimler bunlar?

Otelin birinci katındaki "Tuus" lokantasını işleten Sahir Erozan örneğin.

Washington’da yıllar yılı demokrat politikacıların uğrak mekanı olan Cities’i işleten Sahir Erozan, Cities’ı kapattıktan sonra İstanbul’da.

ABD’deki seçimleri Hillary Clinton kazandığı takdirde soluğu yeniden Washington’da alabilir ama şimdilik burada.

Mimar Mustafa Toner’in tasarladığı Tuus sanırım İstanbul’un gözde lokantalarından biri olma yolunda.

Ali Güreli’nin sözünü ettiği diğer bir başarılı isim Taylan Kümeli.

The Sofa
’nın SPA’sı Kümeli’nin denetiminde hizmet veriyor.

Lokanta, SPA derken otel sanatseverleri de ihmal etmemiş.

Sekizinci katında "Art 8" adında bir sanat galerisi mevcut.

Ayrıca otelin girişinden her katın fuayesine kadar her yerde ünlü sanatçıların heykellerine ya da tablolarına rastlamak mümkün.

Otelin hedef kitlesi yukarıda değindiğim gibi standartların üzerinde, şehrin Nişantaşı gibi alışveriş merkezinde bir yer arayan turistler.

Ali Güreli, Nişantaşı’nda karar kılarken kongre turizmini hesaplayarak Lütfi Kırdar’a yakın bir yer tercih etmiş.

KONGRE ŞEHRİ

"İstanbul bir kongre şehri olma yolunda. Hem yurtiçi, hem yurtdışı iş dünyası başka bir hedefimiz"
diyor.

Türkiye’de 1954 ile 2002 yılları arasında yabancı şirket sayısı 6 bin iken, 2002 ile 2005 yılları arasında 11 bine fırlamış.

Dünyadaki trendleri iyi takip eden işadamları için "The Sofa" ilginç gelebilir.

Ali Güreli’nin hedefi yer yıl İstanbul’a bir HİP kazandırmak.

İlki Beyoğlu’nda.

İpucu vermek gerekirse Tünel Meydanı’nda.

Ardından Anadolu yakasında, Sultanahmet’te yeni oteller planlanıyor.

Güreli’ye bu arada bu yılın ilk aylarında düşüş göstermeye başlayan turizmi soruyorum.

"Turist sayısı 10 yıl önce 50 milyon olmalıydı. 10 yıl önce İspanya’da yaptığım araştırmalarda bu ülkenin 50 milyon turist geldiğini söylediler. Oysa biz hem kültürel zenginlik, hem doğa açısından çok daha iyiyiz".

Güreli
İspanya’dan döndüğünde, orada turizmden sorumlu bağımsız bir kurum olan "Tur Espagna" yöneticilerini TÜROB olarak davet etmiş.

İspanyollar kendi deneyimlerini anlatmışlar.

"Turizmde süreklilik önemli. Tur Espagna gibi siyasi otoriden bağımsız bir kurum turizme yön verdiği takdirde çok daha iyi bir noktada olabilirdik".

İşin püf noktası bu.

Şarap, San Francisco’dan beş kat pahalı

Ali Güreli ile sohbette laf içkiye yüzde 300 oranındaki vergiye geliyor.

Vergi en büyük darbeyi lokanta ve otellere vurmuş durumda.

"San Francisco’dan yeni dönen bir arkadaşım şarap fiyatlarını karşılaştırdı. İstanbul’da aynı şarap beş misli daha pahalı" diyor Güreli.

Viski örneğin Berlin’den üç kat pahalı.

Liste böyle gidiyor.

Ali Güreli, "İnsanların beş yıldızlı otelde asla içki içmem dediklerini duyuyorum" diyor.

İçkiye vergi turizmin her kesimini vurmuş.

Ancak bir dünya kenti olma iddiasındaki İstanbul’da şarabın beş kat pahalı olması da tuhaf kaçıyor.
Yazarın Tüm Yazıları