İnek ile ova yeni markada buluştu

Olcay Sunucu ile tanışıklığımız beş-altı yıl öncesine dayanıyor.
O dönemde Yaşar Holding Operasyonlar Müdürlüğü’nü yürüten Olcay Sunucu şimdi Söktaş Grubu bünyesindeki Moova Gıda’nın CEO’su.
Yeni kartını uzattığında hemen Moova’nın ne anlama geldiğini soruyorum.
“İnek sesi ve Söke Ovası’nın bir araya gelmesiyle ortaya çıktı. İngiliz kurumsal marka uzmanı Landor şirketiyle iki yıldan beri çalışıyoruz. Moova markasıyla ilgili 400 sayfalık kitabımız var” diyor.
Moova markasının ‘grafik dili’ de varmış.
Logodaki yuvarlak şekil sütü, üçgense peyniri simgeliyormuş.
17 yıldan beri gıda sektöründeki Olcay Sunucu ‘yeni bebeğim’ dediği Moova için oldukça heyecanlı.
Zira Söktaş Grubu’nun, 7 bin 500 büyükbaş hayvanı barındıran Aydın’daki çiftliğinde üretilecek süt ve peynir çeşitleri yakında Moova markasıyla raflarda yerini alacak.
Sunucu ile önceki buluşmamızda halkımızın proteinle ilişkisinin gündeme geldiğini hatırlıyorum.
Türkiye’de ‘hayvansal protein’ tüketiminin 20-26 gram olduğunu, oysa gelişmiş ülkelerde bu miktarın 50-60 gram olduğunu söylemişti.

3 BİN KİŞİLİK AİLE

Süt örneğine bakarsak, Avrupa Birliği’nde kişi başı yılda 75 litre tüketilirken, Türk insanı 24 litre tüketiyor.
Oysa genç nüfusumuzun zekâsını geliştirmek için hayvansal proteine ihtiyacı var.
Süt ve süt ürünlerinde potansiyel büyük diye yola çıkan Moova’nın ilk hedefi 9.5 milyon kişiye ulaşmak.
Sunucu iddialı: “2015’te pazardaki iki markadan biri olacağız” diyor.
Sunucu, Söktaş Grubu’nun 110 milyon liralık bu yeni yatırımın arkasında bir model geliştirdiklerini anlatıyor.
Aslında bu model geçenlerde yazdığım gibi, Gümüşhane Kelkit’teki Doğan Organik Ürünler çiftliğinin uyguladığı modelin benzeri.
Çevredeki çiftçileri de ‘modern tarım’ sürecine katarak ürünlerini satın almayı hedefleyen bir model.
Olcay Sunucu bununla ilgili “Söke Ovası’ndaki çiftçilerin de gelişmesini sağlayacağız. Her biri küçük bir modelimiz gibi olacak. 3 bin kişilik büyük bir aileden söz ediyoruz” diyor.
Hem süt çiftliklerine, hem büyük baş hayvanlar için yem yetiştiren çiftliklere ‘know-how’ aktarmak söz konusu.
Bunu yapanların sayısı arttıkça tarım sektörünün hızla gelişeceğine kuşku yok.

HARRY POTTER ’DAN HÜSEYİN ÇAĞLAYAN’A TEKNOLOJİK DESTEK

Evdeki yabancı gazeteler bir hayli birikmişti.
Hepsine hızlıca göz gezdirirken Le Monde Gazetesi’nde modacı Hüseyin Çağlayan’ın Paris’te açtığı sergiyle ilgili geniş haber gözüme ilişti.
Çağlayan’ın ‘Moda Ötesinde Moda Eserleri’ sergisi Paris Dekoratif Sanatlar Müzesi’nde. Müze, Çağlayan’a sergi için tam anlamıyla ‘açık kart’ vermiş.
1500 metrekare alanda Çağlayan 40 kadar enstalasyonunu yerleştirmek için ekibiyle birlikte iki ay sürekli çalışmış.
Müzenin Direktörü Pamela Golbin, Çağlayan Sergisi’nin müzenin şimdiye kadar ağırladığı en sofistike sergi olduğunu söylüyor.
Hüseyin Çağlayan’a ‘modacı, heykeltıraş, yönetmen, mültimedyanın virtüözü’ diye övgüler yağdıran Le Monde serginin en ince detaylarına da yer vermiş.
Satır aralarında, Çağlayan’ın Paris’teki sergisini hazırlarken Harry Potter filminin teknik ekibine danıştığını öğreniyoruz.
Üç boyutlu görüntüler, lazer ışınları, uzaktan kumandayla değişebilen giysiler için teknolojiden yararlanan Çağlayan en doğru adresi bulmuş.