İSTANBUL’daki Dünya Ekonomik Forumu’nun en ilginç oturumlarından biri "Türkiye’yi markalaştırmak".
Hep konuştuğumuz ama bir strateji belirleyemediğimiz için askıda kalan bir konu:
Türkiye’nin imajı, tanıtımı.
Oturum Salih Memecan’ın gerçekten çok yaratıcı bir karikatür sunumuyla başlıyor.
Konuşmacılar arasında, Türkiye’nin 2006 yılı turizm tanıtımını yapan AtillaAksoy, TÜSİAD Yurtdışı Tanıtım Komisyonu Başkanı Ümit Boyner, Ali Taran, Aziz Zapsu gibi isimler var.
Türkiye nasıl marka olacak?
Tanıtımı nasıl yapılacak?
Konuşmacılar arasında fikir birliği hem var, hem yok.
Ali Taran örneğin "neden tanıtalım" gibi bir fikir savunuyor.
Derken tartışmaya dinleyiciler de katılıyor.
Kaşmir’li bir Dünya Ekonomik Forumu katılımcısı Hindistan örneğini veriyor.
"Bakın Hindistan 10 yıl öncesine kadar kimsenin gitmek istemediği yoksul bir ülkeydi. Turizm Bakanlığı ’İnanılmaz Hindistan’ diye bir kampanya başlatmasından bu yana turizm büyük bir patlama yaptı" diyor.
Türkiye için, Batı dünyasının Kanuni Sultan Süleyman’a takmış olduğu "magnificent" yani "ihtişamlı" sıfatını öneriyor.
"Muhteşem Türkiye kampanyası başlatın. Bakın birkaç yıl içerisinde ülke değişecek" diyor.
Bir diğer öneri de, Türkiye’ye yerleşmiş Lübnanlı bir işadamından.
"Neden özel sektörden üç, kamudan iki kişi bir araya gelip bir Tanıtım Komisyonu oluşturmuyor" diyor.
O da Libya örneğini veriyor.
"Libya birkaç yıl öncesine kadar kimsenin gitmek istemediği bir ülkeydi. Şimdi beyaz kumuyla önemli turist destinasyonları arasında" diyor.
"İyi bir stratejiyle işler birkaç haftada değişir" dile de ekliyor.
Netice şu:
Hindistan’ın, Libya’nın yaptığını neden Türkiye yapamıyor?
En çok buna yabancılar şaşırıyor.
Türkiye’yi ’yabancıları seven ülke’ görüyorlar
DÜNYANIN önde gelen Halkla İlişkiler şirketi Edelman, "Türkiye’ye Yatırım" ile ilgili bir kamuoyu araşırması yapmış.
İstanbul’da Dünya Ekonomik Forumu sırasında sunumu yapılan kamuoyu araştırmasına ABD, Avrupa ve Güney Asya’dan 50 üst düzey yönetici katılmış.
"Türkiye ile iş deneyiminiz ne kadar" sorusuna "İyi deneyimim" var diyenlerin oranı yüzde 16.
"Fazla deneyimim yok" ve "Hiç yok" diyenlerin oranı toplam neredeyse yüzde 50.
"Hindistan ve Çin dışında hangi ülkede yatırım yapmak istersiniz" sorusuna cevap olarak sayılan beş ülke var.
"Endonezya, Brezilya, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya ve Türkiye".
Yani, Türkiye dünya yatırımcılarının dikkatlerini çevirdikleri bir ülke.
Peki yatırım kriterleri neler?
Sırasıyla şöyle:
Politik istikrar, yasal sistem ve nüfus.
Edelman, markalaşma çalışmalarına da katkıda bulunabilecek şöyle bir soru sormuş:
"Türkiye denince akla ilk ne geliyor."
İlk cümle şöyle:
"Güzel iklimi olan, açık, yabancıları seven bir ülke."
Madem kafalarda zaten böyle olumlu bir imaj var neden daha fazla işlemiyoruz?
İngiltere, Kıbrıs için arabuluculuk yapsın
MICHAEL Lake, hatırlayacaksınız 1991 ile 1998 yılları arasında AB’nin Ankara temsilcisiydi.
Sanırım, şimdiye kadar tanıdığımız AB temsilcileri arasında en popüler olanıydı.
Avrupa Birliği’nde 35 yıllık bir kariyeri olan Lake, Türkiye’yle bağını hiç kopartmadı.
Her fırsatta Türkiye’nin üyeliğinin Avrupa’ya neler katacağını anlatan makaleler yazdı.
Konuşmalar yaptı.
Lake’in böyle bir konuşmalarından biri geçen akşam İstanbul’da dinleme fırsatını buldum.
Açık Toplum Enstitüsü ile British Council’in, İstanbul’a davet ettiği 10 ülkeden 14 gazetecinin bir günlük yoğun bir seminer programından sonra akşam yemeğinde dinledikleri Lake neler söyledi?
Türkiye’nin yerinin Avrupa’da olduğunu ancak bazı aleyhte seslerin kafaları fazlasıyla karıştırdığını.
Kim bu aleyhte sesler?
Lake sayıyor.
Kıbrıs Rum lideri Papadopulos, Fransa cumhurbaşkanı adayı Sarkozy, bugün Türkiye ziyareti başlayan Papa 16. Benedikt.
Konuşmasından sonra, soruları yanıtlayan Lake, Türkiye aleyhtarlarına verip veriştirdikten sonra Türkiye’yi de eleştiriyor.
"Türkiye kurban rolü oynamaya bayılıyor" diyor.
"Avrupa Birliği üyesi olmak kolay iş değil. Bazı şeyleri de sineye çekmek zorundasınız. Fransa tarafından üyeliği iki kez reddedilen İngiltere’nin nelere tahammül ettiğini bilseniz" diye ekliyor.
Peki Kıbrıs açmazı ne olacak?
"Bu durumda özel arkadaşlar devreye girmeli. Arabuluculuk yapmalı" diyor Lake.
Kim olacak bu arabulucular?
"İngiltere tarafları ikna için devreye girebilir. Yunanistan da Kıbrıs Rum Kesimi’ni ikna edebilir."
İstanbul’dan sonra soluğu, TÜSİAD’ın, İngiltere’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Chatham House ile Londra’daki toplantısında alan Lake’in önerisi sanırım dikkata alınacak.