KUŞKU yok ki, Irak Savaşı insanları, ülkeleri herkesi birbirine düşürdü.
Washington ile Ankara'ya bakın.
İki başkent arasında esmekte olan elektrik yüklü hava günlerdir basına nasıl da bol malzeme sağlıyor.
Washington'dan peş peşe kükreyen sesler karşında buradakiler pek cılız.
Hadi biz Irak'ın burnunun dibindeyiz, ABD'nin beklentileri vardı, suyuna gitmeyince atışmalar normal diyelim.
Peki ya Fransa.
Washington ile Paris arasındaki ipler öylesine gerilmiş durumda ki, her iki taraf da ekonomik ilişkilerin nasıl etkileneceğinin hesabında.
Almanya derseniz, onun da ABD ile ilişkileri limoni.
Irak Savaşı'nda Washington Yönetimi'nin en büyük destekçisi İngiltere'den de önceki gün çatlak bir ses çıkıyor.
‘‘Kızıl Ken’’ diye bilinen Londra Belediye Başkanı Ken Livingstone, Başkan George W. Bush'u Saddam'a benzetiyor.
Hızını alamayıp Bush'un ABD'nin ‘‘yasal başkanı’’ olmadığını da söylüyor.
Sivri dilli belediye başkanının sözleri sorulduğunda ise Beyaz Saray sözcüsü Ari Fleischer'in cevabı şöyle oluyor: ‘‘Ben Ken Livingstone diye birini tanımıyorum.’’
Peki Forum İstanbul-Hedef 2023 Konferansı için İstanbul'a gelen ‘‘Karanlıklar Prensi’’ aynı panelde konuştuğu Edmund Cain'i tanıyor mu?
Neden bu soruyu soruyorum?
Zira kapışmalardan bir tanesi de İstanbul'da Perle ile Cain arasında yaşanıyor.
Richard Perle'ü sanırım Türkiye'de herkes yeterince tanıyor.
Kim olduğunu daha fazla yazmama gerek yok.
Edmund Cain'e gelince, ABD eski başkanlarından Jimmy Carter'ın kurmuş olduğu Carter Merkezi, Küresel Gelişme Merkezi'nin başkanı.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nda (UNDP) yıllarca çalışmış.
Cain, dünyada ekonomik eşitsizliğin giderek arttığına dikkat çekiyor.
Kuzeyin 10 zengin ülkesinin, güneye göre tam 75 kat daha zengin olduğunu söylüyor.
‘‘Eğer zengin ülkeler terörle mücadele ettikleri kadar fakirlikle de mücadele etselerdi bu kadar sorun yaşanmayacaktı’’ diyor.
Cain, haklı olarak yoksullukla terör arasıda bağlantı kuruyor.
Panelde son söz Perle'ün.
Uçağını kaçıracağı gerekçesiyle uzun bir konuşma yapmıyor, sadece diğer panelistlerin konuşmalarında itiraz ettiği noktalara değiniyor.
En çok itiraz ettiği de Edmund Cain'in yoksullukla terör arasında bağlantı kurması.
Perle'e göre böyle bir bağlantı yok, çünkü teröristi esas harekete geçiren ideoloji.
‘‘Karanlıklar Prensi’’ her fırsatta artık bir işe yaramadığını iddia ettiği BM'ye de yükleniyor ve her alanda başarısız olduğunu söylüyor.
Edmund Cain asla bu lafların altında kalmıyor.
‘‘İdeolojiler, yoksul ülkelerde daha fazla yeşeriyor ve teröre zemin hazırlıyor’’ diyor.
ABD'nin uluslararası topluluğun ortaya koyduğu birçok anlaşmaya uymadığını de belirterek BM'nin güvenirliliğini zedelediğini söylüyor.
Cain'in sözleri salondan alkış alınca ‘‘Karanlıklar Prensi’’ de alkışlamak zorunda kalıyor.
Böylelikle, İstanbul'da iki Amerikalı arasındaki ‘‘söz dalaşı’’ Edmund Cain'in lehine sonuçlanıyor.
Rövanş artık Washington'da mı olur orasını bilemem.