Hayatının ilk konseri

ÖNÜMÜZDEKİ 16 Ocak’ta görkemli bir açılışla başlayacak olan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkentliği çoğumuz için bir hayal kırıklığı.

Neler bekliyorduk, neyle karşılaştık.
Ancak İstanbul 2010’nun esasında iki yüzü var.
Biri AKM, Maslak Kültür Merkezi, Rami Kışlası, yeni müzeler, yeni konser salonları gibi kalıcı projeleri hayata geçirmeyi başaramayan, bütçe, ihale gibi önemli karar mekanizmalarından STK’ları tasfiye eden “karanlık yüzü”.
Diğeri kamuoyunda pek bilinmeyen, sessiz sedasız küçük adımlarla ilerleyen gençlere yönelik “sanat ve kültür projeleri” kapsayan “aydınlık yüzü”.
İşte bu “aydınlık yüzüne” önceki gün Pendik Yunus Emre Kültür Merkezi’nde tanık oldum.
İstanbul 2010’un “kent kültürü danışmanı” Fikret Toksöz tam bir yıl önce gençleri müzikle tanıştırmak için nasıl bir program hazırladıklarını anlatmıştı.
Tam bir yıl önce anlattığı şeyler ne yazık ki daha yeni hayata geçiyor.
Peki gençleri klasik müzikle tanıştırmak adına neler yapılıyor?
İstanbul 2010’un müzik direktörü Akbank Oda Orkestrası Daimi Şefi Cem Mansur.
MÜZİĞİN DOKUNDUĞU YAŞAMLAR
Kurduğu “Müziğin Dokunduğu Yaşamlar Orkestrası” İstanbul’un her ilçesindeki kültür merkezlerini dolaşarak, gençlere konserler veriyor.
Ama Cem Mansur bir şey daha yapıyor.
Konser öncesi müzik öğretmenleriyle “gençlere müziği sevdirmenin yollarını” konuşuyor.
Önceki gün Yunus Emre Kültür Merkezi’ne vardığımda Cem Mansur, yetmişe yakın müzik öğretmeniyle buluşup, konuşmuştu.
Etkinliğin ancak konser kısmına yetiştim.
Fikret Toksöz ve İstanbul 2010 Ajansı Danışma Kurulu Başkanı Hüsamettin Kavi’yle birlikte izlediğim konseri nasıl anlatsam?
500 kişilik salonu dolduran lise çağındaki gençlerin çoğu hayatlarında ilk kez konser izliyorlar.
Önümdeki sırada oturan kızlı-erkekli gençlere sorunca aldığım cevap “hayatımızda ilk kez” oluyor.
Müziği sessizce dinlemeyi bilmiyorlar haliyle.
Cem Mansur, “Okulda eminim çok daha sıkıcı şeyleri sessizce dinliyorsunuz. Bilmiyorum, sevmiyorum demeyin, biraz zorlanın. Buradan zenginleşerek çıkacaksınız” diyor.
2010’DAN SONRA NE OLACAK
Hazırladığı repertuarda her coğrafyadan besteciler var.
Orkestra esere geçmeden önce bilgi veren, eğlendirici açıklamalar yapıyor.
Gençler hayatlarında ilk kez Bartok, Mozart, Bach, Çaykovski, Erkin, Faure, Piazzola gibi bestecilere kulak veriyorlar.
Cem Mansur 2010 yılının sonuna kadar “Müziğin Dokunduğu Yaşamlar Orkestrası”yla (ne müthiş bir isim) 20 konser verecek.
İstanbul’daki toplam 1200 müzik öğretmeniyle yüz yüze gelecek.
Peki 2010 İstanbul Ajansı sona erdiğinde ne olacak?
Gençlerin sanat ve kültür eğitimi ortada mı kalacak?
Fikret Toksöz’e göre, ajansın Koordinasyon Kurulu Başkanı ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, “Bu sanat ve kültür projelerine mutlaka devam edeceğiz” demiş.
Umarım öyle olur.
İşin içerisinde Milli Eğitim Müdürlüğü olduğuna göre bir yolu bulunur.
ORHAN PAMUK BULUŞMASI
“2010 yılında sanatı ve külürü okullara yayalım” projeleri mutlaka devam etmeli çünkü müziğin yanısıra resim, tiyatro ve edebiyatı da kapsıyor.
Ajansın görsel yönetmeni Beral Marda örneğin nicedir Tuzla, Ümraniye, Küçükçekmece gibi ilçelerde çağdaş sanatı gençlerle buluşturuyor.
Ama esas bomba edebiyatta.
Toksöz’un verdiği bilgiye göre, ocak ayının başlarında Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk,  Kongre Vadisi’nde, İstanbul’daki edebiyat öğretmenleriyle buluşacak.
Edebiyatı gençlere sevdirmenin yollarını anlatacak.
Toksöz, “Sanat ve kültürü yaygınlaştırmak birinci hedef” diyor.
“İkinci hedef, gençleri sanat üreticisi haline getirmek. Yani korolara katılsınlar, sergiler açsınlar” diye ekliyor.
Yarının “kültür müşterilerini” yaratmak için bu adımları atmak zorundayız.
“Kültür müşterisi” diyorum zira Toksöz, son zamanlarda “kültür ekonomisi” üzerine çalışıyor.
Bu da ayrı bir yazı konusu.
Yazarın Tüm Yazıları