George kazandı Susan kaybetti

Kimilerinin ‘Amerika’nın en zeki kadını’ diye tanımladıkları Sontag bir sürü şeydi esasında. Yazar, felsefeci, eleştirmen, feminist, film ve tiyatro yönetmeni.

İnsan hakları savunucusu ve savaş karşıtı... 1960’lı yıllarda Vietnam, 80’li yıllarda Bosna ve nihayet Irak Savaşı... Sontag’ın sesi hep gür çıktı.

GERİDE bıraktığımız 2004 yılı kimleri aldı götürdü?

Liste uzun.

Oğuz Aral, Antonio Gades, Françoise Sagan, Jacques Derrida, Arafat, Reagan, Ray Charles aklımda kalmış bazı isimler.

Yeni yıla birkaç gün kala ise bu kez Amerikalı yazar Susan Sontag’ın vedası.

Sontag, otuz yılda üç kez kanserle mücadele etmiş, üçüncüsünde yenilmişti.

İlk kez göğüs kanserine yakalandığında 43 yaşındaydı.

Kan kanseri ise 70 yaşlarında kapısını vurmuştu.

Geçen ilkbahar aylarında geçirdiği ilik nakli ameliyatından umutluydu.

‘Bu ameliyatlar yüzde 20 oranında başarılı. Yüzde 20’lere birilerinin dahil olması gerek değil mi ya?’

Ne ki, yaşama arzusuna yüzde 20’lik piyango vurmadı.

*

SUSAN Sontag ile ilk tanışmam Ben Vesaire kitabıyla oldu.

Kimilerinin ‘Amerika’nın en zeki kadını’ diye tanımladıkları Sontag bir sürü şeydi esasında.

Yazar, felsefeci, eleştirmen, feminist, film ve tiyatro yönetmeni.

İnsan hakları savunucusu ve savaş karşıtı.

1960’lı yıllarda Vietnam, 80’li yıllarda Bosna ve nihayet Irak Savaşı...

Sontag’ın sesi hep gür çıktı.

PEN (Yazarlar Derneği) Başkanı iken cezaevindeki yazarlar için kampanyalar başlatmıştı.

Ayetullah Humeyni, Şeytan Ayetleri’nin yazarı Salman Rüşdi için ölüm fetvası verdiğinde, edebiyat dünyasını hareketlendiren elebaşı Sontag olmuştu.

*

KİMSE, hiçbir şey gözünü korkutamazdı.

Bosna Savaşı sırasında uzun süre Saraybosna’da kalmıştı.

1993 yazında şehir kuşatma altında iken Beckett’in ‘Godot’u Beklerken’ oyununu sahneye koymuştu.

Savaş sırasında Bosna’ya giden nadir Amerikalı aydınlardan biriydi.

11 Eylül saldırısından hemen sonra New Yorker Dergisi’nde Bush yönetimini kıyasıya eleştirmek cesaretini göstermişti.

Amerikan halkının yönetim etrafında sıkıca kenetlendiği günlerdi.

Susan Sontag ‘anti-Amerikancı’ damgasını yemişti.

Ne gam...

*

SARTRE, ‘Aydın, düşünen ve düşündüğü şeyi her fırsatta söyleyen adamdır’ dememiş miydi?

Irak işgali...

Amerikalı askerlerin Ebu Garib Cezaevi’nde Iraklı askerlere işkence yaptıklarını gösteren fotoğraflar...

Susan Sontag’ın sivri kaleminden nasiplerini aldılar.

Yalnız kalemiyle değil konuşmalarında da Bush yönetimini sürekli eleştirdi.

Barış Ödülü’nü aldığı 2003 Frankfurt Kitap Fuarı’nda Bush için ‘Uygarlığın tek savunucusu olduğunu sanıyor. Tanrı yanında iken hiçbir şeyin kötü gitmeyeceğine inanıyor’ diyordu.

Yazık ki, Bush seçimleri kazandı ve koltuğunda kaldı.

Meydanı ona bırakan ve giden Susan Sontag oldu.
Yazarın Tüm Yazıları