Paylaş
Esasında soru benim değil Facebook arkadaşım Montreal Concordia Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü öğretim görevlilerinden Profesör Akif Asil Bulgak’ın aklına gelmiş.
Bulgak, ta Kanada’nın Türkiye’deki gelişmeleri ekran başından takip ettiğini belirterek “On binlerce kişinin ekran başında gelişmeleri an be an takip etmelerinin ülke genelinde büyük bir verimlilik düşüşüne yol açabileceğini ve bunun ülke ekonomisine hissedilebilir bir zarar vereceğini düşünmeye başladım” diyor.
Facebook üzerinden bu verimlilik düşüşü hesaplanabilir mi diye sordum. Çünkü Profesör Bulgak iddiasında haklı
gibi geliyor. Düşünsenize aylardır televizyona, facebook’a, tvitlere kilitlenmiş durumdayız.
Olup bitenleri heyecanlı bir film izler gibi izliyoruz.
İş, güce konsantre olmak öyle kolay olmuyor.
Bulgak kendi gözlemlerine göre, “sosyal medyanın” genelde bir “verimlilik” düşüşüne yol açtığına inandığını söylüyor.
Her gün üst üste olayların patlak verdiği düşünürseniz haliyle sosyal medyada harcanan süre daha da artıyor. Türk ekonomisinin en zayıf noktalarından biri olan “verimliliğin” düşmesi kaçınılmaz. Bunu hesaplamak ise 49 milyar dolar olduğu söylenen 17 Aralık operasyonunun bilançosunu hesaplamaktan zor olsa gerek. Bunu yapacak birileri acaba çıkar mı?
OECD Genel Sekreteri ‘kırılgan’a karşı çıkıyor
SYDNEY’deki G20 toplantılarında OECD Genel Sekreteri Angel Gurria ile bir araya gelerek sohbet fırsatını bulduk.
2006 yılından beri OECD Genel Sekreterlik görevini sürdüren Angel Gurria’ya, ekonomide son dönemlerin en popüler kavramını, Türkiye’nin de dahil olduğu “kırılgan 5”liyi sordum. Diğer dördünü hatırlatmak gerekirse Hindistan, Endonezya, Brezilya ve Güney Afrika.
OECD Genel Sekreteri soruyu sorar sormaz “kırılgan” (fragile) kavramına karşı çıktığını söylüyor. Gurria “kırılgan” sözcüğüne neden karşı çıktığı şöyle açıklıyor: “Kırılgan ülke benim gözümde, kurumları ve siyasi sistemleri son derece zayıf ülkelerdir. Örneğin adlarını vermeyeceğim bazı Afrika ülkeleri. Biz, burada sağlam kurumları, güçlü bakanları (Babacan ve Şimşek’in adlarını veriyor), bağımsız merkez bankaları olan orta gelirli ülkelerden söz ediyoruz. Hindistan Merkez Bankası Başkanı Raghuran Rajan İMF eski baş ekonomisti. Brezilya Merkez Bankası Başkanı Tombini başka güçlü bir isim”.
Peki “kırılgan” yerine ne demek gerekiyor?Angel Gurria’nın “fragile” yerine önerdiği sözcük “vulnerable” yani “zedelenebilir”. Laf aramızda ben iki kavram arasında büyük bir fark görmüyorum ama neyse.
OECD Genel Sekreteri’ne göre, Türkiye’nin de içinde bulunduğu beşli grubun “zedelenebilir” olmalarının başlıca nedeni ülkeden çıkan paranın, giren paradan daha hızlı hareket etmesi.Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile sohbetimizde Gurria’nın “kırıngan”lıkla ilgili sözlerini aktardım.Babacan’a göre, Meksikalı olan Guerria “gelişmekte olan ülkelerin” psikolojilerini iyi biliyor.
Söz konusu 5 ülkenin ortak zayıf noktaları cari açıkları ve seçim dönemine girmiş olmaları.
Ancak yine Babacan’ın dikkat çektiği gibi son dönemlerde “siyasi hareketlilik” en fazla bizde.
Paylaş