Gaziantep isyan etmekte haklı

BAŞBAKAN Recep Tayip Erdoğan önümüzdeki cumartesi günü Gaziantep’e gidiyormuş.

Ziyaretinin amacı şehirde bazı yeni alt ve üst geçitleri hizmete açmak ve 100 çiftin nikahını kıymak imiş...

Ancak öğrendiğime göre, Gaziantepliler Başbakan Erdoğan’a, ‘tutulmamış sözün’ yarattığı hayal kırıklığını da dile getirme hazırlığında.

Fahri bir Gaziantepli olarak ‘tutulmamış sözün’ ne olduğunu hatırlatmak istiyorum.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 26 Aralık günü, Gaziantepli işadamları ve Gaziantep Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nejat Koçer’in de katıldığı gezide, Gaziantep’in teşvik yasası kapsamına alınacağı sözünü vermiş.

Ancak Gaziantepliler, geziden tam beş gün sonra yani 31 Aralık tarihinde bakmışlar ki, Başbakan Erdoğan, teşvikten yeni yararlanacak 13 il arasında Gaziantep’in adını saymamış.

Yani 49 ili kapsayacak şekilde genişletilerek çıkarılacak 5084 sayılı yasa Gaziantep’i es geçiyor.

Oysa, Gaziantep’in dört tarafını çeviren iller Osmaniye, Kahramanmaraş, Adıyaman, Şanlıurfa, Kilis teşvikten yararlanıyor.

Gaziantep, Nejat Koçer’in deyimiyle ‘dört tarafı teşviklerle çevrili bir şehre’ dönüşmüş durumda.

Koçer’e göre, 1985 yılından bu yana teşvik almamış olan Gaziantep şimdiye kadar kendi yağıyla kavrulmuş olmasının cezasını çekiyor.

‘Düşünün’ diyor KoçerEtrafımızdaki tüm şehirler teşvikten yararlanıyor. Enerjiyi yüzde 50 daha ucuza kullanacaklar. Aynı malı daha ucuza üretip aynı pazarlarda satacaklar. Bizim bu koşullarda rekabet etmemiz çok zor?’

Gaziantep’in çevresindeki illeri bir yana bırakın...

Tam burnunun dibindeki Halep meselá Suriye hükümetinin inanılmaz teşvikinden yararlanıyor.

10 yıllık bir süre için sıfır vergi, elektriğin kilovatı 2 sent ve ayrıca işçilik ücretleri Türkiye’ye göre inanılmaz düşük.

Zaten bu yüzden Gaziantepli yedi şirket Halep’te fabrika açmış.

Peki Koçer ne öneriyor?

‘Kademeli bir teşvik olabilir... Diyelim çevre illere yüzde 50 dolayında bir indirim uygulanıyor.. Bu bizim için yüzde 25 ile 30 civarında olabilir’ diyor.

Brüksel’e göre Türkiye 17 Aralık rehavetinde

AVRUPA
Birliği heyecanına ne oldu?

Uçtu gitti...

Brüksel’e göre, Ankara 17 Aralık rehavetinde.

Brüksel-İstanbul-Ankara üçgeninde mekik dokuyan CPS Danışmanlık Şirketi’nin Genel Müdürü Tulû Gümüştekin’in bazı uyarılarını dikkate almakta yarar var.

Ne diyor Gümüştekin?

Özetle, 3 Ekim tarihine kadar yani önümüzdeki yedi ay zarfında atılacak adımlar için gerekli teknik kadronun ortada olmadığını söylüyor. Diyelim ki tarama süreci 4 Ekim günü başlayacak...

AB mevzuatının şimdiye kadar sadece yüzde 10’u Türkçeleştirilmiş. Bunun yüzde yüzünü Türkçeleştirecek kadro dahi yok.

Mevzuat Türkçeleştirilecek, iyice anlaşılacak ki ‘tarama’ masasına oturulsun...

Gümüştekin ‘Tamam’ diyor ‘Bizde bir son dakika psikolojisi vardır. Helsinki ile Kopenhag arasında inanılmaz bir zaman boşa gitti... Ama o siyasi bir olay.. Şimdiki tamamıyla teknik’...

Başmüzakereciden ziyade altındaki ekip önemli...

AB üyelik süreci ciddi bir mesai isteyen bir iş.

Mesela Türkiye’nin müzakere edeceği 31 başlık var deniyor.

Hırvatistan için bu 35 başlığa çıkartılmış. Yani bizim için de 35 ya da 36 çıkartılması mümkün...

Ek bir iş anlayacağınız..

Ya da mesela, 2007 başı ile 2013 yılı sonunu kapsayacak 6 yıllık AB ‘katılım öncesi yardım’ adı altındaki 14 milyar Euro’luk bütçenin 8 ila 9 milyar Eurosu Türkiye’ye verilecek deniyor. Peki bu paralar Türkiye’ye nasıl gelecek?

Şimdiye kadar böyle yardımlar için Doğu Avrupa ülkeleri için bir model uygulanmış.

Bu model bize uymayabilir.

Türkiye’nin yardım için uygun bir yapıyı belirlemesi ve karşı tarafla bunu tartışması gerek...

Ankara’da bu konuda da derin bir sessizlik hakim...

Teknik kadro belirlenmeyince nasıl olmasın?

Gümüştekin’e göre, Ankara’nın işi bu kadar yavaş almasından en fazla da özel sektör paniğe kapılmış durumda.

17 Aralık rehavetini üzerimizden atma zamanı geldi, geçiyor bile.

Bilim Merkezi’nde astronot bir bakan

FRANSA
’nın yeni Ankara elçisi Paul Poudade vermiş olduğu sözü tutuyor gibi. Geçen kasım ayı sonlarında Fransız Sarayı’ndaki tanışma davetinde ‘Fransa-Türkiye ilişkilerinde yeni bir dönem’ başlayacağını ve Fransa’dan önemli ziyaretçilerin geleceğini söylemişti...

Geçenlerde meclis başkanı Debre ve beraberindeki meclis üyelerini ağırladık.

Pazar günü ise Fransa’nın Avrupa Birliği’nden sorumlu bakanı Claudie Haignere ile tanışmak fırsatını bulduk.

Daha önce Araştırma ve Yeni Teknolojiler Bakanı olan Haignere ayağının tozuyla Türkiye Bilim Merkezleri Vakfı’nın ‘İnsanın İzlerinde’ Sergisi’nin açılışına gelmişti.

Fransız Kültür Merkezi’nin desteğiyle düzenlenen sergiyi daha önce iki kez uzay yolculuğu yapmış ‘astronot-bakanın’ açması ayrıca anlamlıydı doğrusu..

Ayaküstü sohbette Claudie Haignere’e, Avrupa’nın ABD ile arasındaki teknolojik uçurumu kapatıp kapatamayacağını sordum...

Umutlu olduğunu söyledi...

Konuşmasında bu konuda Avrupa’nın Türkiye’nin de desteğine ihtiyacı olduğunu söylediğini ilave etmeliyim.
Yazarın Tüm Yazıları