GAP Eylem Planı’na ne oldu?

Şanlıurfa
BAŞBAKAN Erdoğan’ın geçtiğimiz 27 Mayıs tarihinde Diyarbakır’da açıklamış olduğu GAP Eylem Planı’nın neresindeyiz?

Haberin Devamı

Garanti Bankası’nın 55. Anadolu Sohbetleri için geldiğimiz Şanlıurfa’da kafamdaki bu soruya bir cevap bulacağımı umuyorum.

Şanlıurfa GAP’ın en önemli ayağı.

Proje kapsamında sulanması öngörülen alanların yarısı Şanlıurfa’da zira.

55. Garanti Anadolu Sohbetleri’ne kadar son bir yılda, çeşitli illerdeki toplantılar nedeniyle GAP ile yazdıklarımı gözden geçiriyorum.

Tarihler ve başlıklar şöyle:

Şanlıurfa 13 Kasım 2007.

"GAP tuzlanmaya teslim olacak mı?"

Siirt 16 Kasım 2007.

"GAP’ın Yol Haritası: Yenilenebilir Enerji, Turizm ve Organik Giysi".

Şanlıurfa 29 Nisan 2008.

"GAP bittiğinde ekonomiye yıllık katkısı 18 milyar dolar".

ALTI AY SONRA VAZİYET


Gördüğünüz gibi, bu yazıların tümü geçtiğimiz mayıs ayında GAP Eylem Planı açıklanmadan önce yazılmış.

Çoğunda GAP’ın geleceğine yönelik umut var.

Dolayısıyla Şanlıurfa’ya bu son ziyarette Eylem Planı’yla ilgili bazı somut gelişmeler beklentisi içerisinde olmam doğal.

Başbakan Erdoğan’ın planı açıklamasının üzerinden tam altı ay geçmiş.

GAP İdaresi’nin başında yeni bir başkan var: Sadrettin Karahocagil.

Anadolu Sohbetleri’nin konuşmacıları arasında olan Karahocagil’i dikkatle dinliyoruz.

2008 ile 2012 arasında merkezi bütçeden ek 14,5 milyar dolar finansman sağlanmasına karar verilmiş bu dev Eylem Planı’yla ilgili atılan adımlar nedir?

Doğrusunu söylemek gerekirse tam bir hayal kırıklığı?

Açıkçası Karahocagil’in sunumunda somut bir şey yok.

Anladığım kadarıyla yeni tek şey Harran Üniversitesi’nin bir "Tuzlanma Haritası" çıkartacak olması.

Eylem Planı’nın en önemli yanlarından biri olan Kalkınma Ajansları’yla ilgili bir gelişme yok örneğin.

KALKINMA  AJANSLARINDA  BELİRSİZLİK

Oysa planda ajansların 2008 yılında devreye girecekleri belirtilmiş.

Ajansların hangi şehirlerde kurulacakları bile belli değil.

Bir yanda Diyarbakır ile Şanlıurfa, diğer yanda Mardin ile Batman çekişiyor.

Sadece Gaziantep’te kurulacağı kesin gibi.

Bir diğer belirsizlik bizzat GAP İdaresi konusunda.

GAP İdaresi’nin aralık sonu, ocak başı Ankara’dan Şanlıurfa’ya taşınacağı söyleniyor.

"Yerinde Yönetim" kavramı iyi güzel de, GAP İdaresi’nin uluslararası fonlarla yürüttüğü projeler var.

Yerel projelerin yanı sıra uluslararası projelerin tümünün Şanlıurfa’dan yürütülmesi mümkün mü?

GAP İdaresi AB fonlarını en iyi kullanan kurumlardan biri.

Hemen hemen aynı dönemlerde AB’den, projeleri için sırasıyla 47 milyon, 5 milyon ve 27 milyon euroluk fonlar almayı başarmış.

Yerelleşmesi ne derece doğru olur?

Neticede, benim son Şanlıurfa ziyaretinde gördüğüm şu:

GAP İdaresi’nde kafalar karışık.

Eylem Planı ise karınca hızıyla ilerliyor.

Turizme en az 1 milyar dolar

ANADOLU Sohbetleri’nin konuşmacılarından biri Şanlıurfa Belediye Başkanı Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba.

Şanlıurfa’nın kültür ve inanç turizminde iddialı olduğunu söyleyen Fakıbaba, GAP Eylem Planı’ndaki bütçeden 1 milyar doların bölge turizmine ayrılmasını gerektiğini söylüyor.

"Peygamberler Şehri Urfa" gerçekten son dönemlerde yapılan kazılarla dünya gündemine oturmuş.

Bir yanda Şanlıurfa’nın merkezinde yeni ortaya çıkartılan Haleplibahçe Mozaikleri, diğer yanda Urfa’nın "tarihi yazan şehir" olarak anılmasına yol açan Göbeklitepe Kazıları.

Urfa’nın dünyanın belli başlı turizm destinasyonlarından birine dönüşmemesi için gerçekten neden yok gibi görünüyor.

Ama Avrupa’dan bakınca işler öyle değil ne yazık ki.

Fakıbaba’nın davetlisi olarak Şanlıurfa’yı ziyaret etmekte olan bir grup Türk kökenli Avrupalı parlamenterlerle konuşuyoruz.

İki şeye dikkat çekiyorlar:

Urfa’da bir turistin bir kadeh şarap ya da bir bardak bira içeceği lokanta yok.

İçki sadece bazı otellerin barında.

Yazın sıcağında Harran’ı dolaşmış bir turisti düşünün.

Soğuk bir bira içebileceği tek bir yer yok.

İkincisi, üç dinin kesiştiği, "inanç turizmi" merkezi olma iddiasındaki Urfa’da açık tek bir kilise dahi yok.

Bunları Avrupalı milletvekilleri söylüyor.

Halklarını iyi tanıyorlar ve turizme biraz onların gözlükleriyle bakmak gerek.

Harranlı çiftçi tohumu, AB’ye göre yüzde 30 pahalıya alıyor

ŞANLIURFA’ya kırkbeş dakika uzaklıktakı Germüş Köyü’nde, Atatürk’ün babasına bağışlamış olduğu arazilerde çiftçilik yapan İsa Sümer’in misafiriyiz.

Irak kökenli Sümer’in damadı Vedat Polat ziraat mühendisi.

Bir tarım danışmanlık şirketinin sahibi ve dünyanın önde gelen tohumculuk Monsanto’nun temsilcisi.

Şanlıurfa yöresindeki çiftçilere tohum satıyor.

Üzülerek soruyoruz.

Türk çiftçisi neden dünyada pazar payı yüzde 65’in üzerinde olan Monsanto’nun "hibrit" tohumlarına mahkûm?

Ziraat mühendisi olan Polat "Çünkü Türkiye’nin belli bir tarım politikası yok" diyor.

Tarım artık AR-GE gerektiren bir sektör.

Monsanto AR-GE milyarlarca dolar harcıyor.

Dünya pazarına hükmediyor.

Türk çiftçisinin Monsanto’nun tohumlarına mahkûm hem bunları yüzde 30 daha pahalı alıyor.

Polat, "Bizde tohumun torbası 100 dolar ise Avrupa Birliği ülkelerinde 70 dolar" diyor.

Bu da tarım politikamızın ne durumda olduğunun başka bir göstergesi değil mi?

Genç ziraat mühendisiyle Şanlıurfa’nın, Harran’ın en büyük derdi olan "tuzlanma"yı da konuşuyoruz.

GAP Projesi 1970’li yıllarda şekillenmiş.

1990’lı yılların sonunda uygulandığında, projedeki "açık kanal sulama" yöntemi tarımda artık kullanılmayan bir yöntem.

Polat’ın deyişiyle "vahşi sulama"ya ve dolayısıyla "tuzlanma"ya yol açan bir yöntem.

Tuzlanmanın çaresi "basınçlı sulama" sistemine geçilmesi ve drenaj alt yapısının tamamlanması.

GAP Eylem Planı "Sulama projeleri hızlandırılacak. 1,06 milyon hektarlık alan 2012 yılına kadar sulamaya açılacaktır" diyor.

Göreceğiz.

Yazarın Tüm Yazıları