Paylaş
Rapor enerji-iklim ilişkisi üzerine.
Küresel ısınmanın üçte ikisinden sorumlu enerji sektörü- iklim ilişkisi üzerine kaleme alınmış bir rapor.
Özetle, enerji sektörü iklim değişikliğine ciddiye almaz ise gidişat tehlikeli.
Uluslararası Enerji Ajansı baş ekonomisti Fatih Birol’a raporda neler olduğunu sordum.
“2012 yılında karbon emisyonları yüzde 1.4 oranında artarak rekor bir düzeye ulaştı. Bu artışın en büyük sorumluları yüzde 45’lik bir oranla ABD ve Çin. Bu iki ülkeyi Japonya, Hindistan, Ortadoğu ülkeleri izliyor. Rapor tehlikeli gidişata dur demek için neler yapılacağını ele alıyor” diyor.
Hemen karamsarlığa kapılmayalım.
Küresel ısınmanın baş sorumluları ABD ve Çin’de sevindirici gelişmeler de var.
ABD’de kaya gazının büyük oranda kömürün yerini almasıyla birlikte 2012 yılının karbon emisyonu 20 yıl öncesine dönmüş.
Dünyayı en fazla kirleten ikinci ülke Çin’in 2012 yılı emisyon artışında bir yıl öncesine oranla yarı yarıya azalma var.
Çin bunu nasıl başardı?
Cevap: Çok sayıda rüzgâr ve hidrolik santralı devreye aldı yani yenilenebilir enerjiye büyük yatırım yaparak.
Diğer yanda enerji verimliliğinde önemli atılımlar gerçekleştirdi.
TRAJİK PARADOKS
Fatih Birol diyor ki:
“Bu raporu kaleme almamızın nedeni şu: İklim değişikliği hükümetlerin gündeminden düşüyor. Diğer yanda karbon emisyonları artışta. Trajik bir paradoks bu. Normalde karbon emisyonları artışına paralel ilginin de artması gerekirdi. Ama tersine tanık oluyoruz”.
“Neticede küresel ısınmanın başaktörü enerji sektörü bir çözüm bulmazsa değişik bir dünyada yaşamamız gerekecek” diye ekliyor.
Raporda, küresel ısınmanın 2020 yılına kadar 2 dereceyle sınırlandırılması hedefi için enerji sektörüne yönelik dört öneri var.
Birol, önerileri saymadan önce “Bunları belirlerken küresel krizi göz önüne aldık. Ek bir ekonomik yük getirmeyecek ve mevcut teknolojiler yeterli olacak” diyor.
Önerileri sayıyor:
- Enerji verimliliğini arttırmak. Özellikle elektrikli ev aletlerinde. ABD ve Çin’in yaptığı gibi enerji verimliliğine uymayan ürünlerin yasaklanması gerekli.
- Bu aşamadan sonra belli bir verimliliğin altında çalışan kömür santrallerini inşa etmemek.
- Üçüncü öneri petrol ve doğal gaz şirketlerine yönelik. Petrol ve gaz üretirken atmosferin kirlenmesi basit bir teknolojiyle kontrol altına alınabilir. Bunu yapan bazı şirketler var ancak Rusya ve Ortadoğu’daki şirketlerin çoğu yapmıyor.
Bazı ülkelerin fosil kaynaklara sübvansiyonu yenilenebilir enerjiye darbe indiriyor. 2020 yılına kadar bunun kaldırılmasını öneriyoruz.
Fatih Birol’un son olarak bir de uyarısı var.
“Enerji sektörü bir çözüm bulmadığı takdirde iklim değişikliği bu sektörü de etkileyecek. Zira artan hava sıcaklığı giderek daha gazla ani ve doğal felaketlere yol açacak. Tropikal siklonlar, seller enerjinin alt yapısını örneğin Kuzey Denizi’ndeki petrol platformlarını vesaire etkileyecek”.
O güzelim köprü neden yıkıldı?
GELELİM Gezi Parkı’na.
Dün bu satırları yazarken Taksim Dayanışması’nın görüşmeleri devam ediyordu.
Ancak televizyonlardan duyduğuma göre, Gezi Parkı’yla ilgili yeni bir planlama söz konusu.
Belediye Başkanı Topbaş’a kulak verdim.
Gezi Parkı da dahil Açıkhava’dan Dolmabahçe’ye kadar bir “Kültür Parkı” nın gündeme gelebileceğini söylüyor.
Topbaş, Maçka Parkı’nın da buna dahil edileceğini söylüyor.
Gezi Parkı’na gidenler görmüştür mutlaka.
Parkın sonunda, parkı karşıdaki Divan Oteli’ne bağlayan Kadırgalar Caddesi üzerindeki köprü yıkılmıştı.
Henri Prost’un tasarımı olan küçük zarif köprünün 1 Şubat tarihinde yıkılması Taksim Platformu tarafından protesto edilmişti.
Şimdi bu “Kültür Parkı” gündeme gelince “Gezi Parkı”nı diğer yeşil alanlara entegre etmek için köprünün yeniden yapılacağı söyleniyor.
Gerçekten insaf ve yazık.
Demek ki o güzelim köprü plansız programsız yok edilmiş.
İstanbul’un en değerli şeylerinden biriydi.
Paylaş