Dünya başka bir noktada, kaçırmayalım

Beklenmedik son gelişmelere rağmen randevuyu iptal etmedik.

İptal etmememiz ne iyi olmuş.

Çünkü 20 yıl, önce henüz Türkiye’de bugünkü anlamda internetin bile olmadığı günlerde Bilişim Vakfı’nı kurmuş olan Eczacıbaşı ile sohbet bugün içinde olduğumuz durumdan bambaşka bir boyuta götürdü beni.

Faruk Eczacıbaşı

Başka bir gerçeğe de.

Dünyanın esasında nereye koştuğu gerçeği.

Faruk Eczacıbaşı “20 yıl önce parlak bir ışığın peşinde dünya ile bütünleşme, birlikte geleceğe koşma talebi vardı. O ışığın adı bilişimdi, vakfın adını öyle koyduk. Şimdi ışığın adı dijitalleşme” diyor.

“Vakıf açısından bilişim sözcüğü bilginin elektronik yöntemle ekonomiye yararlı hale getirilmesiydi” diye ekliyor.

“Şimdi 2016 yılında “Dördüncü Sanayi Devrimi” yine bilginin dijital yöntemlerle sadece ekonomiye değil, hayatın her alanına yararlı hale getirilmesi demek” diyor.

BİLGİNİN DEMOKRATİKLEŞMESİ

Düşünün bugün bir tık ile ne kadar çok kaynağa ulaşabiliyoruz.

Sık sık dile getirildiği gibi bilgi demokratikleşiyor.

Eczacıbaşı haklı olarak “Bilgiden yararlanma demokratikleştikçe, yani daha çok sayıda insan bilgiye ulaştıkça, ekonomideki uygulaması daha yaygınlaşacak” diyor.

Sonuçta bu da refahın artmasına katkı yapacak.

Bilişim Vakfı, Türkiye’nin bu süreçten geri kalmaması için 20 yıldır hız kesmeden koşuyor.

İşte o hızla Türkiye Dijital Platformu’nun kurucuları arasında yerini almış.

TÜSİAD ile birlikte eTR ödüllerini veriyor.

Accenture, Vodafone, Boğaziçi ve ODTÜ üniversiteleriyle birlikte Türkiye’nin dijital dönüşüm yolculuklarını ortaya koyan “Dijitalleşme Endeksi”ni hazırlıyor.

Eczacıbaşı sohbetimizde vurguluyor.

104 şirketi kapsayan 2015 endeksinde Türkiye’nin ortalama skoru yüzde 60.

Bu skor dijitalleşme yolculuğunda önümüzde uzun bir yol olduğunu gösteriyor.

TAKSİM MEYDANI’NDA WİNDOWS 95 TANITIMI

Ama geriye baktığınızda bayağı uzun bir yolda da almışız.

1995 yılında Türkiye Bilişim Vakfı kurulduktan ancak 3 ay sonra Windows 95, aynı anda dünyanın önemli meydanlarında da ve bizde Taksim Meydanı’nda tanıtılmıştı.

Canım Taksim Meydanı!

Nelere tanık olmuşsun sen.

İnternet ile resmen o zaman o meydanda tanışmıştık, dünya ile bütünleşmiştik.

Bundan 10 yıl öncesine dönersek, o zaman Twitter, İnstagram, Uber, Airbnb, Spotify, WhatsApp gibi şimdi hayatta vazgeçmeyeceğimiz şirketler yoktu.
Teknoloji giderek başka dünyaların kapılarını açıyor bize.

Örneğin Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, beynin sırlarını açıklığa kavuşturmaya yönelik çalışmalarla birlikte günün birinde kafamızdaki yaratıcı bir fikrin en mükemmel haliyle kayıt altına alınmasının mümkün olabileceğini söylüyor.

Bunun gibi, bugün imkansız gözüyle baktığımız nice “uçuk fikirlerle” yeni nesiller tanışabilir.

Bugün memlekette yaşadıklarımız nasılsa geride kalacak.

Önemli olan dünyanın bir başka noktada olduğunu fark edip, kaçırmamak.