Paylaş
KÜBA’ya tam vaktinde gitmişim.
Önceki gün Washington ile Havana 54 yıl sonra karşılıklı elçilik açacaklarını duyurduktan sonra Küba mutlaka değişecek.
7 milyon Amerikalı’nın Küba’yı görmek için kuyrukta olduğu söyleniyor.
Küba değişir değişmesine ama değişim ne kadar hızlı olur?
Küba’ya her hangi bir seyahat acentası ile değil Jose Marti Küba Dostluk Derneği ile gittim.
Öyle ki, mahalle ziyaretlerini, sosyal projeleri de kapsayan yoğun program sayesinde Küba’nın sosyo-ekonomik yaşamını biraz daha derinlemesine anlayabildiğimi sanıyorum.
Tabii bir haftada Küba’yı çözdüm iddiasında değilim.
ABD’ye kafa tutan Marksizmin bu son kalesiyle ilgili bazı taşlar yerine oturdu diyelim.
Bir kere şu kesin:
Küba sağlık ve eğitim sorunlarını halletmiş bir ülke.
Devrimden önce yüzde 26 olan okuma-yazma oranı bugün yüzde 98.
Okul öncesi eğitim için anne babalara destek veriliyor ve dokuz yıllık eğitim zorunlu.
İSPANYA’YA EĞİTİM PROGRAMI
Küba’nın geliştirdiği “Evet Yapabilirim” adındaki okumayı sökme programı o denli başarılı ki sadece Latin Amerika’dan değil İspanya, Kanada, Yeni Zelanda gibi ülkelerden talep var.
İspanya’nın eski sömürgesinden “okuma-yazma” desteği alması ilahi adalet olsa gerek.
Küba özellikle tıp alanında eğitim alan Afrikalı öğrencilere burs veriyor.
Yine eğitimle ilgili, ziyaret ettiğimiz bir puro fabrikasından ilginç bir detay.
Fabrikadaki işçilere sabahları yüksek sesle gazete, öğleden sonraları ise kitap okunuyor.
Sağlığa gelince aile hekimliği çok yaygın, hastane ve ilaç parasız.
Genellikle evi ve muayenehanesi aynı binada olan aile hekimi 1200 kişiden sorumlu ve neredeyse tüm hastalarını tanıyor.
Doğum sırasında bebek ölüm oranı Küba’da binde 4.2.
Fikir vermesi açısından Türkiye’de 2014 yılı verilerine göre bebek ölüm oran binde 11.1.
ABD BİYOTEKNOLOJİDE İŞBİRLİĞİ İSTİYOR
Biyoteknoloji konusunda dünyanın ilk beş ülkesi arasında olan Küba’nın kanser dahil çeşitli hastalıklar için geliştirdiği ilaçlar, tedavi yöntemleri var.
Çernobil’den etkilenen kimi çocuklar üç yıl öncesine kadar Küba’da tedavi ediliyormuş.
Anneden bebeğe Aids’in bulaşmasını engelleyen ilk ülke Küba.
ABD ile Küba arasında ilişkilerin normalleşmesi için devam eden görüşmelerin önemli başlıklarından biri biyoteknoloji ve sağlık konusunda işbirliği.
Çin ile Küba arasında biyoteknoloji işbirliği gündemde olduğu için ABD geri kalmak istemiyor belli ki.
Küba için Castro ve Che’nin gerçekleştirdikleri devrim kadar Sovyetler Birliği’nin 1991 dağılması da tarihi bir dönemeç.
Kübalı rehberimiz Yoseti Herrara “Sovyetlerin dağılmasından sonra Kübalıların “özel dönem” dedikleri bir döneme girdik” diyor.
Sovyet bloğu ile ticari ilişkiler sekteye uğrayınca Küba kendisini derin bir ekonomik dar boğazda buluyor.
Gıda sıkıntısı başlıyor.
Zaten devrimden itibaren devrede olan “karne” sisteminden bazı kalemler çıkartılıyor gıdaya ağırlık veriliyor.
Aile fertlerinin sayısı göz önüne alınarak dağıtılan karnelerle bugün tuzdan, şekere, pirince, et ve süte kadar çeşitli gıdalar veriliyor.
TURİZME AÇILMA KARARI
Ülke ekonomik sıkıntıyı aşmak için 1990’lı yılların başında turizme açılma kararı alıyor.
Özel sektör olmadığı için devlet, otel ve lokantadan, turistlerin kullandığı özel para biriminin (cuc) geçerli olduğu dükk^anlara kadar her şeyin işletmeciliğini üstleniyor.
Müzik ve dansın bol olduğu Havana’da, ünü yurt dışına kadar yayılmış “La Zarra y El Cuervo” caz kulübüne gidince merak ettim.
İşletmeciliğini yine devlet yapıyormuş.
Rehberimiz otel işleten Palmares dahil devlete dahil 7-8 şirket saydı.
Sadece son üç yıldan beri Kübalıların kendi evlerinde pansiyon ya da lokanta açmalarına izin çıkmış.
Yine otelcilik sektöründe yabancılarla bazı ortak girişimler var.
Şimdi soru şu: Karneyle gıda dağıtımından otel lokanta ve hatta eczane işletmeciliğine kadar her şeyin tek elden yürütüldüğü Küba hızla değişir mi?
Küba’nın refah eşitsizliğiyle ilgili gözlemler, internet maceram ve Türkiye’nin bu ülkede neden sevildiği Salı günkü yazıya kaldı.
Paylaş