Paylaş
Eylemin destekçilerinden biri de ünlü oyuncu Robert Redford.
Dün sabah Ka-Der’in facebook üzerinden paylaştığı videoda Redford “kadına şiddeti” kadın sorunu olarak değil bir “küresel kriz” olarak tarif ediyordu.
Bendeniz, Hürriyet Aile İçi Şiddete Son ekibiyle 14 Şubat, saat 14.00’e Haydarpaşa Garı’ndayım.
Hem şiddete uğrayan kadınlar, hem Çocuk Gelinler için dans edeceğim.
Henüz oyun oynama ve okula gitme yaşındayken bir inek parasına dedesi yaşındaki erkeklerle evlendirilen Çocuk Gelinler en fazla şiddete uğrayanlar arasında değiller mi?
Türkiye Çocuk Gelinlerin oranı yüzde 35.
Güneydoğu’da ise bu oranın yüzde 70’lere fırlıyor.
Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan’a göre, gelişmekte olan ülkelerde her üç kadından biri çocuk gelin ve trend böyle devam ederse 2020 yılına kadar dünyada 142 milyon Çocuk Gelin olacak.
Koyunsağan “Çocuk gelinlerde tablo iç karartıcı. Çocuklukları çalındığı gibi, eğitim haklarından da mahrum kalıyorlar” diyor.
Okula gitmeyen kız çocuklarının “Çocuk Gelin” olma ihtimali 6 kat fazlaymış.
Sabancı Vakfı, 2010 yılında, hibe programlarıyla projektörü çocuk gelinlere çevirmişti.
Hibe programdan yaralanan “Uçan Süpürge” toplumun bu yarasına dikkat çekmek için bir film yapmış, 54 ili gezmişti.
Vakfın bu yılki hibe programından da yararlanan “Uçan Süpürge” “Çocuk Gelinlere Hayır” platformunu kurmuş.
Aynı programdan yararlanan Van ve Muş’taki kadın dernekleri de “Çocuk Gelinler”lerle ilgili çalışıyor.
Ancak meselenin bir de uluslar arası boyutu var.
Vakıf Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın, Çocuk Gelinleri gündemine alan “Clinton Küresel Girişimi” üyeliği sayesinde Türkiye’deki çalışmalar uluslar arası işbirlikleriyle devam edecek.
Nitekim, Sabancı Vakfı’nda dün başlayan ve üç gün sürecek olan uluslar arası konferansa 42 ülkeden STK’lar ve Nelson Mandela, Kofi Annan, İrlanda eski Cumhurbaşkanı Mary Robinson gibi isimlerin oluşturduğu “Kız Çocukları Gelin Olmasın” platformu da katılıyor.
Güler Sabancı, dün konferansın açılışında bakın ne diyor?
“Ülkemiz açısından Çocuk Gelinler, bir insan hakları, bir kalkınma, bir toplumsal değişim konusudur”.
Kadın sağlıkçıların yüzde 30’u şiddete uğramış
TÜRK Nöroloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Şerefnur Öztürk dün gönderdiği e-postada, kadına şiddetin yanı sıra sağlık sektöründe çalışanlara yönelik şiddete de dikkat çekiyor.
Dernek üyesi ve Ağrı Hastanesi’nde görevli 7 aylık hamile Dr. Nevroz Ünlü’ye saldırıyı hatırlatan Öztürk’ün verdiği bilgiye göre, her gün en az 20 sağlıkçı şiddete maruz kalıyor.
Ürkütücü bir rakam.
Bunların yüzde 30’u da kadın.
Şiddet ne zaman bu toplumun yakasını bırakacak?
Bu sanat fuarı muhafazakar burjuvazinin gustosuna hitap edecek
İSTANBUL 18-21 Nisan tarihlerinde yeni bir sanat fuarını ağırlamaya hazırlanıyor.
Yedinci yılını geride bırakan Contemporary İstanbul Çağdaş Fuarı Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli’nin düzenleyeceği fuarın adı
“All Arts İstanbul”.
Özelliği ise geleneksel ile modern sanatı yan yana barındıracak olması.
Yani İstanbul Kongre Merkezi’ndeki fuar, modern sanatın yanı sıra hat, minyatür, ebru, tezhip, cilt kalem işi gibi geleneksel sanatlara ve antikalara da ev sahipliği yapacak.
Güreli, “Bu fuar bir ihtiyaçtan doğdu. İstanbul’da şimdiye kadar kimsenin varlıklarından bile haberdar olmadığı önemli minyatür, hat, cilt koleksiyonları var. Hem bu çok özel koleksiyonları sergilemek, hem de İstanbul’u klasik Türk ve İslam Sanatı’nın el değiştirdiği bir pazar haline gelmesini istiyoruz” diyor.
Haklı bir talep.
Zira Katar’daki daha kısa bir süre önce ziyaret ettiğim İslam Eserleri Müzesi başta, Körfez ülkelerindeki müzeler ve zengin koleksiyonerler alımlarını New York, Londra’daki müzayedelerde yapıyorlar.
İstanbul, Londra kadar olmasa bile İslam Sanatı’nın alım-satımında önemli bir konuma gelebilir.
All Arts İstanbul bu yolu açabilir.
All Arts’ın danışma kurulunda yer alan isimler arasında Prof. Nurhan Atasoy, Prof. Gül İrepoğlu, Egemen Bağış’ın eşi Beyhan Bağış, Fehmi Koru, önemli bir ferman koleksiyonuna sahip Remzi Gür, Cumhurbaşkanlığı Özel Koleksiyonu Danışmanı Ömer Faruk Şerifoğlu var.
Contemporary İstanbul’da pek rastlamadığımız muhafazakar burjuvazinin “All Arts Fuarı”na rağbet edeceğini tahmin ediyorum.
Paylaş