Paylaş
Beynin en hızlı geliştiği 0-3 yaşa yönelik vakfın neler yaptığını konuşmuştuk.
Aksakoğlu, bu yaşa yönelik hizmetlerde kamu yatırım olmadığını özellikle vurgulamıştı.
Vakfın, Boğaziçi Üniversitesi’yle birlikte geliştirdiği program uyarınca dört belediyede (Beyoğlu, Sarıyer, Maltepe ve Sultanbeyli) 0-3 yaş arası çocukların, anne ve babalarına yönelik rehberliği önemli.
Çocuk ve şehirle ilgili çalışmaları da öyle.
3 yaşındaki bir çocuk bir şehri nasıl algılar?
Gökdelenler karşısında ne hisseder?
Şehirdeki yeşil alanlar, çevre kirliliğinin had safhaya ulaştığı günümüzde çocuklar için yeterli midir?
Oyun parkları gerçekten küçük bir çocuğun rahat edeceği bir şekilde mi tasarlanmıştır?
Bu ve buna benzer sorular bizim için ne kadar ütopik değil mi?
ÇOCUKLARIN YAŞAM KALİTESİ ARTTIRMAK
Oysa dünyada öyle bir trend var ve artık yerel yöneticiler şehirde yaşayan çocukların yaşam kalitelerini arttırmanın peşindeler.
Bazılarının arkasında da Bernard van Leer Vakfı’nın desteği var.
Vakfın, şehre üç yaşında sağlıklı bir çocuğun boyu olan 95cm’den bakarak şehrin planlanmasıyla ilgili Kent95 adını taşıyan küresel programı örneğin Bogota’da mucizeler yaratmış.
20 yıl önce çocuk dostu bir şehrin hayaliyle yola çıkan Bogota’nın eski belediye başkanı Enrique Penalosa çocuklar için bisiklet yolları ve 1200 tane park ve oyun alanı yapmayı başarmış.
“Çocuklar için başarılı bir şehir inşa edersek herkes için sağlıklı bir şehrimiz olur” diyen Penalosa haksız mı?
Şehirleri öncelikle çocukları ön planda tutarak, daha çevreci, daha yeşil, daha sağlıklı alt yapıyla, daha az trafikle planlamak herkesin yararına değil mi?
İSTANBUL’DA DA ÖRNEK PARKLAR
Yiğit Aksakoğlu Bogota gibi, Arnavutluk’un başkenti Tiran’ın çocuklar için bir cennet haline dönüştüğünü söylüyor.
Rotterdam, Vancouver de çocuklar için benzer çalışmaları sürdüren şehirler.
Bize gelirsek, Aksakoğlu’nun verdiği bilgiye göre, İstanbul95 programı kapsamında, yukarıda saymış olduğum belediyelerin göstereceği alanlarda örnek parklar yapılacak.
Studio-X İstanbul ve Superpool Mimarlık’ın kurucusu Selva Gürdoğan ekibi 0-3 yaş arası çocuklara ve anne babalarına yönelik oyun alanları ve parklar tasarlayacak.
Selva Gürdoğan, parkların tasarlanmasında en büyük desteği dünyanın en iyi oyun parkı mimarı diye bilinen Elger Blitz’den alıyor.
Blitz bu arada Zorlu’un içinde yer alan çocuk oyun alanının da tasarımcısı.
LONDRA VE BARSELONA BELEDİYE BAŞKANLARININ ORTAK MEKTUBU
ŞEHİRLER SADECE EV, SOKAK, MEYDANLAR DEĞİLDİR
İSTANBUL gibi plansız bir şekilde hızla büyüyen, yeşilini, doğal zenginliklerini kaybeden, kentsel dönüşüm karşısında çaresiz kalan, nüfusu artan, trafiği nefes aldırmayan şehirlerin sayısı az değil.
Birleşmiş Milletlere göre, 2050 yılında dünya nüfusunun üçte ikisi şehirlerde yaşayacak.
Mega şehirlerin sayısında patlama yaşanacak.
Öte yandan, Amerikalı şehircilik uzmanı Prof. Richard Florida, “Şehirlerin Yeni Krizi” kitabında, New York, Paris, Londra gibi “star şehirlerin” giderek az ve orta gelirliler için yaşanmaz hale geldiğini iddia ediyor.
Florida, şehirlerin artık insanların barınacağı yerler olmaktan giderek çıktığını, zengin insanların ve şirketlerin yatırımlarını yönlendirdiği yerlere dönüştüğünü söylüyor.
Esasında İstanbul da öyle değil mi?
“Şehirlerin krizi çağdaş kapitalizmin krizidir” diyor.
Londra Belediye Başkanı Sadık Han
ŞEHİRLERİ BEKLEYEN TEHLİKELER
Şükür ki bu krize kafa yoran yerel yöneticiler de var.
Geçenlerde The Guardian Gazetesi’nde Londra Belediye Başkanı Sadık Han ile Barselona Belediye Başkanı Ada Colau’nun tam da buna parmak basan ortak bir mektubuna rastladım.
Şehirlerin giderek gayrimenkul piyasalarının “saldırgan” spekülasyonuna maruz kaldıklarını belirten Han ve Colau bakın ne diyor?
“Şehirler sadece binalar, sokaklar ve meydanlardan ibaret değildir. Yaşayan insanlarının da toplamıdır aynı zamanda. Şehirlerimizin merkezleri, yerel küçük dükkanların kapanması, buralarda yaşayanların çaresizce gitmeleri, ve kiraların fahiş şekilde artması tehlikesiyle karşı karşıyadır”.
Barselona Belediye Başkanı Ada Colau
Her iki belediye başkanı, emlak piyasasını rayına sokmak ve insanların oturdukları yerde kalmalarını sağlamak için kaynaklarının sınırlı olduğuna dikkat çekiyorlar.
Şehirleri kaderlerine bırakmaktan beis duymayan hükümetlerini göreve çağırıyorlar.
Sanırım Sadık Han ve Ada Colau’nun çağrıları İstanbul için de geçerli.
Paylaş