Paylaş
Çin gezisinde “nükleer enerji” sektörünü incelediklerini söyleyen Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın açıklamasına göre, ikinci nükleer santralin yapımı için Güney Kore, Japonya’dan sonra Çin ile de müzakereler yapılacak.
2’nci nükleer santral ile ilgili ihale kararı 2 ay zarfında alınacak.
Rus malı nükleer santral derken şimdi gündeme Çin malı santral da girdi.
Rusya’nın Akkuyu’da yapacağı nükleer santral ile ilgili bilgileri zaman zaman paylaşmıştım.
Şimdi projektörü Çin’e çevirelim.
Bu ülkenin “nükleer enerjinin” neresinde olduğuna bakalım.
Dünya da halen inşası devam eden nükleer santrallerin yarısı Çin’de.
2011 yılında nükleer enerji AR-GE’sine 280 milyon dolarlık bir yatırım yapmış olan ülke 15 gigavatlık nükleer kapasitesi 2020’de 70 gigavata, 2030 yılında ise 200 gigavata çıkartmayı planlıyor.
DÜŞÜK MALİYETLİ TEKNOLOJİ
Batılı bir uzmanın bir keresinde şöyle dediğini hatırlıyorum: “Çin ne derse onu yapar”.
Yani Çin önüne koyduğu hedeften şaşmaz.
“2030 yılında nükleer kapasite 200 gigavata çıkacak” derse yapar.
Peki Çin nükleerde hangi teknolojiyi tercih ediyor?
Nükleer enerji alanında devlet destekli iki büyük kurumun, “China National Nuclear Corporation” ile “China Guangdong National Power Corporation” 3G diye bilinen 3. nesil teknolojiyi öne çıkartıyor.
Uzmanlara göre, 3G Fransızların ünlü EPR (Avrupa Basınçlı Su Reaktörleri) teknolojisinin daha modern ve düşük maliyetli olanı.
Çin bu “düşük maliyetli” 3G teknolojisini Güney Afrika ve Pakistan’ın yanı sıra Vietnam, Tayland, Malezya, Singapur’a satmayı planlıyor.
Tabii şimdi de Türkiye’ye.
Çin bu arada nükleer teknolojisini geliştirmek için Ruslarla ve Japonlarla sıkı işbirliği içersinde.
Fransızların nükleer programına da dahil olmak istiyor.
ÇİNLİLER SORGULUYOR
Geçenlerde Le Monde Gazetesi’nde okuduğum bir habere göre, Çin ile Fransız enerji devi arasında bir protokol imzalanmış bile.
Çin dünyanın en büyük nükleer gücü olma yolunda ama uzmanların kafalarında “güvenlik” ve “denetimle” ilgili soru işaretleri eksik değil.
Örneğin Çin Bilimler Akademisi üyelerinden Hu Zuoxiu, ülkesinin nükleer atılımının bir felaketle sonuçlanmasından korkuyor.
Zuoxiu, Çin nükleer teknolojisinin yeterince “olgunlaşmadığı” görüşünde.
Ayrıca deprem riski araştırmalarının yeterince şeffaf olmadığı uyarısında bulunuyor.
Nitekim Çin’in nükleer santral programıyla ilgili ilk kez birileri ses çıkartmaya başladı.
Geçenlerde Anhui eyaletindeki yapımı süren Pengze nükleer reaktörüne itiraz eden yerel yöneticilere göre, reaktör için verilmiş olan ÇED raporu yalan yanlış bilgilerle dolu.
Anlayacağınız güç Batı’dan Doğu’ya kayarken riskler büyük.
Kadıköy’de Sodem toplantısı
DÜN Kadıköy Belediyesi önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptı.
Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk öncülüğünde kurulan SODEM (Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği) Avrupa Birliği, Bölgeler Komitesi Sosyalist Grup üyeleriyle buluştu.
Yaklaşık 2 yıl önce Brüksel’de Avrupa Komisyonu’nun “yerel demokrasinin” gelişmesi için düzenlediği “Açık Günler” etkinliğine katılan Öztürk sosyalist üyelerle sıcak ilişkiler geliştirdi.
Örneğin, Kemal Derviş’in yakın dostu Bölgeler Komitesi Türkiye Çalışma Grubu Başkanı Bernard Soulage ile.
Dün Soulage ve Avrupalı 10 parlamenterin yanı sıra CHP milletvekilleri Umut Oran ile Rıza Türmen’in de katıldıkları toplantının konusu “adem-i merkezçilik” idi.
Öztürk’e dün SODEM’in nasıl faaliyet göstereceğini sordum.
Kadıköy Belediye Başkanı “Öncelikle hedefimiz Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkiler. Yerel demokrasinin gelişmesine katkıda bulunmak da öncelikler arasında” diyor.
Üç ay önce kurulmuş olan SODEM’in halen 73 üyesi var ama Öztürk’e göre 3-4 ay içersinde bu sayı 400’e ulaşacak.
Beldeler dahil CHP’li belediyelerin sayısı 520.
Öztürk’ün verdiği bilgiye göre, SODEM’in bünyesinde kurulacak hukuk servisi, hukuki güçlüklerle karşı karşıya kalan CHP’li belediyelere danışmanlık yapacak.
İzmir’den başlayarak sayısız CHP’li belediye aleyhine açılan davalara bakarsanız önemli bir adım.
Paylaş