Paylaş
Önceki sabah CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başkan yardımcıları Umut Oran, Faik Öztrak, Sencer Ayata, CHP İl Başkanı Nebil İlseven ile buluşmamızda gündemde “Aile Sigortası” var.
“Aile Sigortası” CHP’nin önümüzdeki günlerde açıklama hazırlandığı ekonomi programının alt başlıklarından biri.
Yoksul ailelere ihtiyaçları doğrultusunda ayda 600 ile 1250 lira nakit yardımı yapılmasını kapsıyor.
Kılıçdaroğlu, “CHP’nin yoksullardan oy alamadığı gibi bir algı söz konusu. Varoşlardan oy alamadığımız söyleniyor. Aile Sigortası gibi bir programla bu kesimlere ulaşacağız” diyor.
Aile Sigortası, Kılıçdaroğlu’nun vurguladığı gibi, yoksul ailelere ekonomik güvence sağlayan bir model.
Çoğu Avrupa ülkesi, Afrika, Asya, Güney Amerika’da yıllardan beri uygulanıyor.
YARDIM DÜZENLİ OLACAK
Öncelikle bu model, “sadaka kültürü”nden “hak temelli” bir sosyal politika anlayışına geçiş anlamında.
Yoksul vatandaş kendisine dağıtılan kömür ya da makarnaya minnet duyacağı yerde devletten hak ettiği yardımı alacak.
İkinci önemli noktaya, Bahçeşehir Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Profesör Sema Erder işaret ediyor.
Göç, gecekondulaşma, kentsel dönüşüm gibi alanlarda önemli çalışmaları olan Profesör Erder, “Aile Sigortası, kaymakam, belediye ya da diğer kurumların gelişi güzel dağıttıkları yardımı nakit, sürekli ve sistematik bir şekle dönüştürecek” diyor.
Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu kurucularından Profesör Ayşe Buğra da CHP’nin “Aile Sigortası”nı önemli bir başlangıç olarak tanımlıyor.
Buğra, TÜSİAD’ın Görüş Dergisi’nin son sayısında kaleme aldığı yazıda da bu konuya değinmiş.
Yazısında “Düzenli nakit transferlerine dayanan bir gelir desteği uygulaması, dünyadaki uygulamalarla uyumludur. Türkiye’deki sorunlara olumlu yaklaşımdır” görüşünü dile getiriyor.
OECD GENELİNDE İYİLEŞME
Buğra’ya göre, dünya çapında araştırmalar nakit yardımı alan yoksul ailelerin bunu akıllıca kullandıklarını ortaya koymuş.
OECD genelinde 2000’li yıllarda yüzde 10.6 oranındaki ortalama yoksulluk oranı para desteğinden önce yüzde 26.4 oranında.
Sadece bu rakam “Aile Sigortası” modelinin ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor.
Hem Erder, hemBuğra’nın üzerinde önemle durdukları başka bir şey var.
Yardımlar kime ve nasıl gidecek?
Başka bir deyişle yardıma muhtaç yoksul aileler nasıl tespit edilecek, yardımı kim yapacak?
İşte tam bu noktada sosyal hizmet uzmanlarının devreye girmeleri söz konusu.
Türkiye’deki sosyal hizmet uzmanı alanındaki açığı bildiğimden önceki sabah Kılıçdaroğlu’na “açık nasıl kapanacak” sorusunu yönettim.
Kılıçdaroğlu, bazı kamu çalışanlarının özel bir eğitimden geçirilerek, sosyal hizmet alanına kaydırılabileceğini söylüyor.
Profesör Buğra da, sosyal bilim alanlarından mezun olanların bir yıllık bir sertifika programıyla sosyal hizmet eğitimi alabilecekleri görüşünde.
ŞEFFAFLIK ÖNEMLİ
“CHP kaynağı nereden bulacak” meselesine gelirsek, Kılıçdaroğlu ve ekibi, başta Sosyal Yardımlaşma Fonu gibi kurumlardan halihazırda yoksul ailelere 4 milyar 65 milyon lira aktarıldığını söylüyor.
Tüm burada bir parantez açmak istiyorum.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan önceki gece CNN’deki söyleşisinde yanılmıyorsam yoksul vatandaşlara yapılan yardımın 14 milyar lirayı bulduğunu söyledi.
Oysa resmi kaynaklarda yardım miktarını 4 milyar 65 milyon görüyoruz.
Aradaki fark nereden karşılanıyor?
Her neyse CHP, “Aile Sigortası” için bütçeden 7.5 milyar lira aktarmayı planlıyor.
Böylelikle “Aile Sigortası” için toplam 12.7 milyar harcanmış olacak.
Türkiye’de yoksulluk sınırı altında yaşayan 12.7 milyon kişiye, Kılıçdaroğlu’nun haklı söylemiyle “onurlu”, sistematik, sürekli ve en önemlisi şeffaf bir para yardımıyla dokunmak söz konusu ise bütçeden 7.5 milyar lira ve hatta daha fazlası neden gözden çıkartılmasın?
Türkiye’de sadece 5 bin sosyal hizmet uzmanı var
PROFESÖR Erder’in tavsiyesi üzerine dün Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Başkanı Murat Altuğgil ile konuştum.
Altuğgil’in çizdiği tablo pek pembe değil.
Almanya’da sadece Berlin’de 3 bin sosyal hizmet uzmanı çalışırken, Türkiye’deki toplam sayı 5 bin.
Sosyal sorunlarımızın büyüklüğüne göre, son derece düşük bir sayı.
“İhtiyaç tespiti için ailenin fotoğrafını ancak sosyal hizmet uzmanları çekebilir” diyor Altuğgil.
Bugünkü durumda yoksulların ihtiyaçlarını kim tespit ediyor dersiniz?
Muhtardan konu komşuya kadar herkes.
Sosyal hizmet uzmanlarının faaliyet alanları geniş.
Yoksulluktan, aile içi şiddet, kadının ve çocuğun korunması gibi geniş bir yelpazede çalışıyorlar.
Altuğgil “Sosyal hizmet Avrupa Birliği’ne katılma süreciyle önemi fark edilen bir meslek. 50 yılda ancak 5 bin kişi yetişmiş” diyor.
Ne yazık ki, sosyal hizmet uzmanların elinde olması gereken imkanlar bugün sosyal hizmet alanında yetersiz kişilerin elinde.
Paylaş