Cadbury: Kent Gıda'yla mutluyuz tek korkum Bağdat Caddesi
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
MATTHEW Cadbury, 178 yıllık ünlüİngiliz çikolata markası Cadbury'yi yaratan ailenin beşinci kuşak temsilcisi.
Bir süredir İstanbul'da yaşıyor.
Cadbury, geçtiğimiz bahar aylarında, Tahincioğlu Holding'e ait Kent Gıda'nın yüzde 51'ini alınca Afrika, Hindistan ve Ortadoğu sorumlusu Matthew Cadbury, Türk şirketinin ‘‘uyumunu sağlamak’’ için buraya taşınmış.
Her gün Kent Gıda'nın Gebze'deki fabrikasına gidip geliyor.
Matthew Cadbury'den şirketin hikayesini dinliyorum.
Dedelerinden John Cadbury 1824 yılında İngiltere’ninBirmingham şehrinde çay ve kahve satmaya başlamış.
Ardından kahve ve kakao ticaretine başlamış.
Derken, çikolata imal etmeye başlamış ve bildiğimiz ünlü Cadbury markası doğmuş.
178 yıllık Cadbury, 1969 yılında 220 yıllık mazisi olan diğer ünlü bir İngiliz markası Schweppes ile birleşmiş.
Bu evlilik son derece başarılı olmakla kalmamış, dünyanın dört bir yanında şekerleme ve meşrubat şirketlerini alarak giderek güçlenmiş.
Bugün yüzde yüz halka açık olan şirketin web sayfasında, Londra ve New York borsasındaki hisselerin değerleri 20 dakikada bir yenileniyor.
Cadbury Schweppes'in en son geçen yıl satın aldığı markalar arasında Fransızların ünlü Orangina'sı da var.
Orangina yaklaşık 500 bin dolara satın alınmış.
Amerikan Dr. Pepper, 2 milyar dolarla şirketin en büyük yatırımlarından biri.
Fransa, İspanya, Güney Afrika, Kenya, Gana, Nijerya, Mısır, Zimbabve, Hindistan Pakistan, Dubai Cadbury Schweppes'in yatırım yaptığı ülkelerden sadece bazıları.
Pakistan ve Zimbabwe MatthewCadbury’ye göre, iş yapılacak en zorlu ülkeler.
Şirketin dünyada toplam 40 bin çalışanı var.
Cadbury Schweppes önümüzdeki yıllarda daha da büyümeyi hedefliyor.
Peki Türkiye'ye 100 milyon dolarlık yatırımın arkası gelecek mi?
‘‘Neden olmasın. Şekerleme ve meşrubat imal eden şirketlerle ileride ilgilenebiliriz. Türkiye büyük bir pazar, bir fırsatlar ülkesi.’’
Cadbury Schweppes'in , Kent Gıda'yı Avrupa, Orta Asya ve Ortadoğu'ya ihracat için merkez haline getirmeyi planladığını söylüyor.
Seçimlerle ilgili kaygıları var mı?
Cadbury çoğu İngiliz gibi pragmatik.
‘‘Politika, politikadır. İş iştir’’ diyor.
Yine çoğu İngiliz gibi politik.
Zira ‘‘Türkiye'de çalışmanın güçlükleri nedir’’ sorusuna verdiği cevap şöyle: ‘‘Hiçbir güçlükle karşılaşmadık. Her şey planladığımız gibi tıkır tıkır yolunda gidiyor. Ortaklarımız son derece profesyonel.’’
Ardından esprisini patlatıyor: ‘‘Benim için en büyük güçlük Bağdat Caddesi'nde karşıdan karşıya geçmek.’’
Birleşik Avrupa Devletleri mi yoksa Birleşik Avrupa mı?
AB Komisyonu'nun İlerleme Raporu'nda Türkiye'ye tarih konusunda net bir ifadenin yer almamış olmasını tartışaduralım, Avrupa da gelecekteki yapısını konuşuyor.
Avrupa'nın geleceği 105 üyeli konvansiyona teslim.
Konvansiyonun başkanı oldukça tanıdık bir isim: Fransa'nın eski cumhurbaşkanı 76 yaşındaki Valery Giscard D'Estaing.
Financial Times'a verdiği demeçte, Avrupa Birliği'nin adının ‘‘Birleşik Avrupa’’ olarak değiştirilmesini öneriyor.
Bazıları tarafından önerilen ‘‘Birleşik Avrupa Devletleri’’ adına şiddetle karşı çıkıyor.
‘‘Böyle bir isim gereğinden fazla federal bir yapıyı çağrıştırabilir’’ diyor. Son günlerde bir kez daha hayatımızı karartan Avrupa Komisyonu'nun rolü gelecekte ne olacak?
Komisyonun kendisine sorarsanız, gönlünde yatan aslan ekonomi ve dış politikada daha fazla söz sahibi olmak.
D'Estaing üstü kapalı ‘‘Komisyon adalet ve iç işlerde daha fazla yetkiye kavuşabilir ama daha fazlasını istemesin’’ diyor. Ona kalırsa, ekonomi ve dış politikayla ilgili kararlar Avrupa hükümetlerinin işbirliğiyle alınmalı.
Giscard d'Estaing'in işi zor.
Zira konvansiyondaki üyelerin çoğu Avrupa'nın, Komisyona daha fazla yetki vermek suretiyle daha fazla entegre olması görüşünde.
Konvansiyonun hazırladığı rapor önümüzdeki yaz aylarında yayınlanacak.
Daha sonra Avrupa başkentlerinde görüşülecek, son halini alacak ve ‘‘Avrupa Anayasası’’ olarak kabul edilecek.
D'Estaing'in iddiasına göre, bu yeni Avrupa modeli 50 yıl sürebilecek.
O zamana kadar hiç kuşkunuz olmasın BA ya da BAD üyesi oluruz.
Kadına siyasette el kitabı
KADIN Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği Ka-Der, partilerin aday listelerinde kadınları en son sıralara koymaları üzerine ‘‘kadınlardan oy yok’’ diye seçimleri protesto kararı almıştı.
Şimdi ‘‘Kadın Siyasetçinin El Kitabı’’nı göndermiş.
Ka-Der Başkanı Ayşe Bilge Dicleli, gönderdiği kısa notta ‘‘Kadınların siyasetten dışlanmasının bir veya iki seçim döneminde değiştirilemeyeceğini biliyoruz. Bu nedenle daha bugünden gelecek seçime hazırlanmaya başladık’’ diyor.