Boğaziçi Unesco’nun listesine girmek istiyor

UNESCO Dünya Kültürel Miras Komitesi’nden bir heyet birkaç günden beri İstanbul’da.

Haberin Devamı

Ne yapıyor günlerden beri derseniz...

Süleymaniye Camii’nin siluetini bozduğu için en başından beri eleştirilen Haliç Metro Köprüsü’nü, Bizans döneminden gemilerin çıktığı Yenikapı’ya denizi doldurarak inşa edilecek meydanı, Sulukule, Fener-Balat kentsel dönüşüm projelerini yerinde inceliyor.

Mimarlar Odası, Europa Nostra, İstanbul SOS gibi STK’ların görüşlerini alıyor.

Unesco, Dünya Kültürel Miras listesinde yer alan İstanbul’un tarihi yarımadasıyla ilgili.

Yukarıda saydığım projelerin çoğu tarihi yarımada için önemli riskler taşıyor. Köprü, meydan gibi önemli inşaat projelerinin tarihi yarımadaya yapacağı tahribatlar uzmanları kaygılandırıyor.

İki yıl önce Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülü’nü Cumhurbaşkanı Gül’ün elinden alan Harvard Üniversitesi’nden saygın tarihçi Cemal Kafadar, Süleymaniye’nin siluetine zarar gelmesin diye sesini duyurmaya ne kadar çok çalıştı.

Nafile bir çaba.

İBB Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul’un 2013 yılı bütçesini açıkladığı konuşmasında Unesco heyetinin ziyaretine de değinmiş.

“Unesco heyetiyle köprünün aydınlatılmasını konuştuk, boyutunu değil. Unesco ile sorun yok ama bazıları bizi dışarıya şikayet etmeyi alışkanlık haline getirdi” diye konuşmuş.

“Dışarıya şikayet etmek” sözleri aklıma takıldı.

UNESCO’YA 5 MİLYON DOLAR BAĞIŞ

Türkiye 1948 yılından beri Unesco üyesi, Paris’teki merkezinde büyükelçimiz var.

Üstelik Türkiye, ABD’nin bu kuruma katkı payını askıya almasından sonra Unesco’ya 5 milyon dolar bağışlamış durumda.

Bununla ilgili Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Unesco Başkanı İrina Bokova’ya göndermiş olduğu mektup var.

Demek ki, Unesco bizim için “dışarısı” olmamalı.

Kaldı ki, İstanbul artık tüm insanlığa mal olmuş tarihi bir şehir ve küreselleşmenin olumlu yanı da şu: Herkes her şeyle ilgili ve sesini çıkartabiliyor.

Süleymaniye’nin silüeti kadar beni Talibanların yerle bir ettiği heykeller, yağmalanan Bağdat Müzesi de ilgilendiriyor.

Unesco’nun ziyaretine dönersek, heyet İstanbul tarihi yarımadasıyla ilgili raporunu önümüzdeki şubat ayında yayımlanacak.

Peki raporda, tarihi yarımadanın karşı karşıya kaldığı riskler nedeniyle daha önce konuşulduğu gibi İstanbul “Dünya Miras Listesi”nden çıkartılması gündeme gelir mi?

Unesco heyetiyle toplantılar yapan STK’ların temsilcilerine bakarsanız, Unesco “yelkenleri suya indirmiş” vaziyette.

Kulislerde Türkiye’nin bağışladığı 5 milyon doların bu tavır değişikliğinde payı olabileceği konuşuluyor.

BOĞAZİÇİ’NDEN SOS

Unesco tartışmalarının alevlendiği bugünlerde Boğaziçi’nden bir SOS çığlığı düştü posta kutuma.

Boğaziçi Dernekleri Platformu olarak bir araya gelen, her iki yakadan Boğaziçi sakinleri Unesco’nun Dünya Miras Listesi’ne girmek istiyorlar.

Platformun, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’e gönderdiği mektupta, İstanbul Boğaziçi’nin, doğal ve kültür varlıkları daha fazla tahribata uğramadan gelecek nesillere aktarılması için Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girme talebi yer alıyor.

Mektupta belirtildiği gibi, Boğaziçi’nin bostanları, çayırları, mor salkımları ve erguvanları, Arnavutköy çileği artık tarihe karıştı.

Doğal dokunun yanı sıra tarihi doku inşaat, trafik nedeniyle can çekişiyor.

Tek çare Unesco ise vay halimize...

Haberin Devamı

Atık yağdan biyodizele niye ÖTV

Haberin Devamı

EZİCİ AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ezici yıllardan beri lokantalardan, evlerden kızartma yağları topluyor. Amacı başta Almanya gibi gelişmiş ülkelerin
yaptığı atık yağları biyodizele dönüştürmek.

Sonuçta atık yağdan enerji elde etmek.

Esasında atık yağları toplayarak çevreye katkısı büyük zira söylediğine göre 1 damla atık yağ 1 milyon litre suyu kirletiyor.

Ancak Maliye Bakanlığı’nın biyodizel ÖTV’sinde farklı standartlar uygulaması Mustafa Ezici’nin önünde büyük engel.

Türkiye’de çiftçinin tarlaya ektiği bitkiden elde edilen biyodizele “sıfır ÖTV” uygulanırken, atık yağlardan elde edilen biyodizelden litre başına 1 lira 12 kuruş ÖTV isteniyor.

Ezici diyor ki “Bu ÖTV meselesi yüzünden ciddi atık yağ toplayıcıları işlerini yapamıyorlar”.

Verdiği rakamlara göre, Türkiye’de yılda 1,5 milyon ton yağ tüketiliyor ve 350 bin ton atık yağ çıkıyor.

Bunları adam gibi toplayacağımız yerde denize, toprağa karışmasına göz yumuyoruz.

Oysa ÖTV engeli olmaz ise hem tonlarca atık enerjiye dönüşebilecek, hem çevre bir nebze olsun rahatlayacak. 

Yazarın Tüm Yazıları