Bodrum çipurası Varşova’da

Simit, helva, turşu, narenciye, Bodrum’da yetişen çipura ve levrek dahil 35 ürün, Tesco’nun Polonya, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti’ndeki  mağazalarında  iki haftalık “Türk Lezzetleri” etkinlikleri çerçevesinde satılacak.

Tesco Kipa Ticari Direktörü Murat Sağlık’ın verdiği bilgiye, göre Türk ürünlerinin bu üç ülkede 10 milyon tüketiciyle buluşması söz konusu.

İki hafta sürecek olan etkinlik Türkiye’nin tanıtımı için bulunmaz bir fırsat.

Bende bu sayede Chopin ve Walesa’nın ülkesine ilk kez adım atmış oldum.

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ile TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin eşliğinde Varşova’daki Tesco mağazasını geziyoruz.

Dev mağazaya girer girmez ilk göze çarpan ürün “Türk simidi”.

Meğer, Tesco Türkiye’den bir simit ustasını Polonya’ya getirtip mağazanın fırıncılarına simit yapmayı öğretmiş.

Murat Sağlık, sadece bir mağazada günde 600 adet simidin satıldığını söylüyor.

Burada simidin adı “Türk Pretzel”i olmuş.

Pretzel susamsız, uzlu ve ünü New York’a kadar yayılmış bir nevi simit.

SIRADA KAHVE, ŞARAP, RAKI VAR

Simidin Polonya’da gördüğü ilgiden pek memnun kalan Murat Sağlık aynı şekilde bir baklavayı da öğretmek istediklerini söylüyor.

Bodrum’da üretilen çiftlik çipurası ve levrek satışlar da iyi gidiyormuş.

“Türk Lezzetleri” etkinliğinin başladığı günden bu yana 250 bin kişi balıklarımızı satın almış.

Sağlık “Polonya’da önemli bir başlangıç yaptık. Bundan sonraki aşamada İngiltere’ye de balık başta gıda ürünü göndermemiz söz konusu” diyor.

Türk kahvesi, şarabı ve hatta rakısıyla de ilgili planları var.

Tesco’nun Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’yı kapsayan “Türk Lezzetleri” etkinliğinin tanıtımı için yaklaşık 700 bin euroluk bir harcama yapılmış.

Maliyet, Tesco, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve TİM tarafından ortaklaşa karşılanmış.

Çağlayan, Tesco’nun,  Orta Avrupa’daki mağazalarında satılmak üzere Türkiye’den 1,5 milyon euro tutarında ihracat gerçekleştirdiğini söylüyor.

Bu rakamın 1 yıl zarfında 10 milyon euroya, 5 yıl zarfında ise 100 milyon euroya yükselmesi hedefleniyor.

Polonya’daki özelleştirmeye Türkiye’den ilgi yok

VARŞOVA’daki Tesco’yu gezerken ayaküstü sohbet ettiğimiz Büyükelçi Reşit Uman ile Polonya’nın ekonomisini konuşuyoruz.

Polonya, Avrupa Birliği’nin 2008-2013 yapısal fonlarından 67 milyar euro almış.

Bu parayla hem alt yapısını tamamlıyor, hem ekonomisini canlı tutuyor.

Polonya henüz euroya geçmedi.

Bırakın geçmeyi sokaktaki insan hesabını h^al^a dolar bazında yapıyor.

Dolayısıyla ekonomik kriz Avrupa Birliği üyelerini fena etkilerken, euroya geçmemiş olan Polonya’nın büyüme hızı yüzde 1,5 dolayında.

Örneğin euroya geçmiş olan Slovakya krizden nasibini almış durumda.

Polonya ile Türkiye’nin sanayisi Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın de işaret ettiği benzerlikler gösteriyor.

Polonya da aynen Türkiye gibi Avrupa otomotiv sektörünün göz bebeği.

Mobilya, gıda sektörü Polonya’nın güçlü olduğu diğer alanlar.

Büyükelçi Uman’a göre, et ithalatının yolunun açılmasından sonra Polonya’ya ilgi tırmanışta.

“Et ithalatçılarımız Varşova’da cirit atıyor” diyor.

Ancak ayni ilgi Polonya’nın iddialı özelleştirme programına gösterilmiyor.

Uman “Polonya en değerli şirketlerini satışa çıkardı. Özelleştirmeyle ilgili çeşitli kurumlarımıza dosyalar gönderdiğimiz halde pek ilgi yok” diye konuşuyor.

Ekonomik krizden hayli hırpalanmış olan İspanya örneğin bu ülkeyle pek ilgili.

Hatırlatmak gerekirse, İspanyol Bankası Santander geçtiğimiz günlerde Polonya’nın BZ Bankası’nı 4.24  milyar euroya satın almıştı.

Çağlayan’ın sözünü ettiği kitap Friedman’ın “Önümüzdeki 100 yıl”

JAPONYA gezisinden hemen sonra Polonya’ya gelen Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’a göre, Japonya Türkiye’yi Kafkasya, Avrupa ve Afrika’ya açılma kapısı olarak görüyor.

Japonya Ekonomi, Sanayi ve Ticaret Bakanı Akihiro Ohata’nın kendisine bir kitap göstererek “2050 yılının üç süper gücü Japonya, Türkiye ve Polonya olacak” dediğini aktarıyor.

Zafer Çağlayan Japon Bakanın sözünü ettiği kitabın adını hatırlayamadı.

Ancak ben hafızamı biraz kurcalayınca, “Japonya, Türkiye ve Polonya’nın süper güç” olarak hangi kitapta geçtiğini hatırladım.

2009 yılı mart ayında İş Yatırım’ın davetiyle İstanbul’a gelen Amerikalı ünlü stratejist George Friedman’ın�“Önümüzdeki 100 Yıl” kitabı.

Gölge CİA diye bilinen düşünce kuruluşu Stratfor’un başındaki George Friedman İstanbul’a geldiğinde bu kitabından uzun uzun söz etmişti.

“Siz AB’yi boşverin. Batı’ya değil Doğu’ya, Kuzey’e değil, Güney’e bakın” diye tavsiyede bulunan Friedman demek ki Japon Bakan Ohata’yı bayağı etkilemiş.