Bakan Çubukçu bu rapora ne diyecek

DÜNYA Ekonomik Forumu, 2008 Cinsiyet Uçurumu Raporu’nu açıkladı.

Rapor bir hafta öncesinden 12 Kasım’a kadar "ambargolu" olarak gönderildi.

Önceki sabahın yedisinde heyecanla bilgisayarımı açtım.

2007 Raporu’nda 128 ülke arasında 121’inci sıradaydık.

Acaba yeni raporda hangi sıradayız diye merak ettim.

Haberler ne yazık ki iyi değil.

Bu yıl değerlendirmede 130 ülke yer almış ve Türkiye bu tabloda 123. sırada.

Yani geçen sondan yedinci, bu yıl sondan sekizinciyiz.

Dünyanın 17. ekonomisi diye övünürken memlekette kadının durumu vahim.

Dünya Ekonomik Forumu 2006 yılından beri yeni bir metodolojiyle hazırlıyor "Cinsiyet Uçurumu" Raporu’nu.

Erkek-kadın eşitsizliğinin kritik olduğu dört alanı büyüteç altına alıyor:

Ekonomik hayata katılım

Eğitim

Siyasi hayata katılım

Sağlık

Bu alanlarda her şey en ince detayına kadar inceleniyor.

Sağlık alanında örneğin, anne ve bebek ölümlerinden, doğum sonrası izne kadar her şey puanlama sistemine dahil ediliyor.

Örneğin, komşumuz Yunanistan 75. sırada.

Bu ülkede her bin bebekten dördü ölürken, Türkiye’de bu oran 24.

Yine Yunanistan’da doğum yapan her 100 bin kadından 3’ü ölürken, Türkiye’de 44’ü hayata veda ediyor.

Dünya "Cinsiyet Uçurumu" sıralamasında en tepedeki ülkeler sırayla Norveç, Finlandiya, İsveç, İzlanda.

TABLODAKİ VAHİM DURUM


Tablo Türkiye’nin konumunu gözler önüne seriyor.

130 ülke yerimize sığamayacağı için Norveç, Finlandiya’dan sonra 116. sıradaki İran’a atlamak zorunda kaldık.

Gördüğünüz gibi, Etiyopya, Bahreyn, Nepal, Katar, Kamerun gibi ülkeler bizim üzerimizde.

Hatırlayacaksınız.

İki hafta kadar önce İstanbul’daki Dünya Ekonomik Forumu’nda Kadından Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun katıldığı toplantıda Türkiye’deki kadının durumu ele alınmıştı.

O toplantıda 2007 Cinsiyet Uçurumu Raporu elimizin altındaydı.

Çubukçu konuşmasında rapora hiç değinmemişti.

Ben de kendisine Türkiye’nin rapordaki içler acısı durumuyla ilgili "Bizim içimiz acıyor ya sizinki" diye sormuştum.

İşte şimdi yeni rapor yayınlandı.

Türkiye’nin durumunda milim iyileşme yok.

Sayın Çubukçu bu son 2008 raporuna ne diyeceksiniz?

Not: Rapora www.weforum.org/pdf/gendergap/report2008.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Tüm konseri yönetecek kadar yetenekli

ÖNCEKİ gece Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nda konuk şef olarak işadamı Bülent Eczacıbaşı’nı dinledik.

Borusan Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık ve Rahmi Koç’tan sonra Bülent Eczacıbaşı üçüncü konuk şefti.

Performansı kelimenin tam anlamıyla mükemmeldi.

Borusan Orkestrası’nın onursal şefi Gürer Aykal’ın Mozart ve Prokofiev’in eserlerini yönetmesinden sonra bageti eline alan Bülent Eczacıbaşı Çaykovski’nin Fındıkkıran Bale Süiti’nden dört bölümü büyük bir rahatlıkla yönetti.

Borusan Kültür Sanat Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Hamedi ile konser sonrası sohbet ediyoruz.

Hamedi, konuk şeflerin üç ay çalıştıklarını anlatıyor.

Bir ay boyunca çalacakları parçaları dinliyorlarmış.

Gürer Aykal, Eczacıbaşı’ya ilk ders verdiğinde "İnanılmaz yetenekli.. Tüm konseri yönetebilir" demiş.

Aykal, geçen hafta sonu Antalya’daki Piyano Festivali’nde, 27 yıl aradan sonra piyanonun başına geçen Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel’i de İstanbul’a davet etmişti.

Türel, hiç üşünmeden Eczacıbaşı’nı dinlemek için birkaç saatliğine İstanbul’a gelmişti.

Bu arada, Borusan’ın "konuk şef" projesi meyvelerini veriyor.

Borusan Orkestrası’nı yönetmek karşılığında genç müzisyenlerin master öğrenimlerini üstlenen işadamları misyonları çok önemli.

Eczacıbaşı’ndan önce Aykal’ın yönettiği bölümde fagot çalan Burat Özdemir’i dinledik.

Özdemir bu proje sayesinde ABD’de ünlü müzik okulu Julliard’da iki yıl okuyacak.

Hem de Julliard’daki tek Türk öğrenci.
Yazarın Tüm Yazıları