AVRUPA Parlamentosu Türkiye raportörü Camiel Eurlings’in taslak raporu tam da AB ilişkilerinin iyice soğduğu döneme denk geldi.
İpe sapa gelmez tuhaf taslak rapora ilk tepki verenlerden biri TİSK.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik raporu "ucuz ve yıkıcı" olarak tanımlıyor.
Kudatgobilik’e göre, Eurlings’in taslak raporunun tamamıyla siyasi içerikli olması ve ekonomiyi es geçmesi "kötü niyetin" bir işareti.
İktisadi Kalkınma Vakfı da dünkü açıklamasında, taslak raporu eleştirmiş.
"Müzakere sürecinde ilerlemekte olan bir aday ülkeye haksızlık" diyor.
Peki gerçekten de "kötü niyetli" olduğu anlaşılan bu taslak rapor Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu’nda nasıl kabul edildi?
Neden Türkiye ile AB arasında müzakerelerin başlaması için havaya "evet" pankartlarını açan Avrupalı parlamenterler şimdi sırt çevirdi?
Taslak rapora "Süryani, Pontus soykırımı" gibi tuhaf önerilerin yanısıra "uluslararası ilişkiler açısından hakaret ve provokasyon oluşturan cümleler" nasıl girdi?
Bu soruların yanıtını merkezi Brüksel’de CPS danışmanlık şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Tulû Gümüştekin veriyor.
Gümüştekin’e göre, Avrupa Parlamentosu’nda hiçbir siyasi grup artık Türkiye’yi savunmak istemiyor.
Öyle olunca da meydan fanatik, marjinal Türkiye karşıtı parlamenterlere kalıyor.
Nitekim bu taslak rapora da çeşitli gruplara mensup parlamenter tarafından 350 tane değişiklik önergesi verilmiş.
Normal durumda bu değişiklik önergelerinin önü kesilirmiş.
Ancak Eurlings’in bu son taslak raporunda öyle olmamış.
Bu kez rapor ortalıkta, sahipsiz kalmış.
Türkiye karşıtları istediklerini elde etmiş.
Peki sizce meydanı boş bırakan Ankara’da hiç suç yok mu?
"Kötü niyet" mutlaka vardır.
Ama bunu etkin bir lobicilikle,
Brüksel’de işini bilen iyi bir ekiple,
Avrupalı parlamenterle diyaloğa girecek parlamenterlerimizle yenmek mümkün değil mi?
Arnavutluk 1 Euro
ÖNCEKİ gün DEİK’in öğle yemeğinde Arnavutluk Başbakanı Sali Berişa’yı dinledik.
Sali Berişa daha önce 92-97 yılları arasında ülkeyi yönetmiş.
Bir yıl önce yapılan seçimlerde de başbakanlığa seçilmiş.
Berişa 77 yaşında.
Bu yaşta yeniden siyasetin tam göbeğinde.
Ülkesini modernleştirmek, Avrupa Birliği’ne, dünya ekonomisine entegre etmek için kolları sıvamış.
Yolsuzlukla, mafyayla mücadeleyi gündeminin birinci sırasına koymuş.
Avrupa’da, ABD’de eğitim görmüş genç Arnavutları göreve çağırmış, kendisine danışman yapmış.
Reformları bu genç ekiple yürütüyor.
Mesela yabancı yatırımcıları çekmek için kurulmuş olan Albinvest’in direktörü Denis Kalenja isimli genç bir Amerikan-Arnavut.
Arnavutluk ekonomisi yabancı yatırımlar ve turizme odaklanmış en çok.
Turizm bir yıl öncesine oranla yüzde 35’lik bir büyüme göstermiş.
Aynen Hırvatistan gibi Arnavutluk da Avrupalıların yeni gözdesi olma yolunda.
Sali Berişa, DEİK yemeğindeki konuşmasında uzun uzadıya yolsuzluğa karşı açtıkları mücadeleyi anlatıyor.
"Organize suça karşı sıfır tolerans politikasını devreye soktuk" diyor.
Yabancı yatırımcıları çekmek için "Arnavutluk 1 Euro" diye bir kampanya açtıklarını anlatıyor.
Kampanya şu anlama geliyor.
Arnavutluk, kamuya ait arazileri, eski fabrikaları, kullanılmayan elektrik santrallarını sembolik olarak 1 Euro karşılığında yani bedava yabancı yatırımcılara veriyormuş.
Sali Berişa, "Yabancı yatırımcı gelsin her türlü kolaylığı sağlamaya hazırız" diyor.
Merak ettim.
Acaba üç buçuk milyonluk Arnavutluk’ta halk "1 Euro Arnavutluk" kampanyasına nasıl bir tepki veriyor?