Avrupa Komisyonu “Çocuk İşçilere” dikkat çekiyor

ÇOK değil daha bir aç yıl önce Avrupa Komisyonu’nun İlerleme Raporu yayınlandığında günlerce gazetelerde yazılır, televizyonlarda tartışılırdı.

Haberin Devamı

Bu kez öyle olmadı.
Avrupa Komisyonu’nun üç gün önce açıkladığı 17. İlerleme Raporu, dikkatlerin Kobani’deki gelişmelere odaklandığı günlerde pek de ilgi çekmedi.
Oysa Ortadoğu’nun giderek daha fazla kaosa sürüklendiği bu sancılı günlerde Avrupa Birliği çıpasına daha sıkı sarılmamız gerekmez miydi?
Şu sıralar kararsızlık gibi bir lüksümüz var mı?
Raporu ele alan nadir televizyon programlarından birinde kulak verdiğim AB uzmanı Doç. Dr.Cengiz Aktar “1998 yılından beri yayınlanmakta olan İlerleme Raporları arasında bunun kadar kötüsüne rastlamadım” diyor.
Aktar, AB Bakanı Volkan Bozkır’ın “dengeli ve objektif” diye tanımladığı 80 sayfalık raporda 16 tane “endişeliyiz” ifadesiyle 20 adet “ilerleme yok” ifadesinin geçtiğini söylüyor.
CHP Bursa milletvekili Doç.Dr. Akyan Erdemir ise “AB Gerileme Raporu” diye tanımladığı raporda, “endişeliyiz” ifadesinin 28 kez, “çok ciddi endişe” ifadesinin ise tam 12 kez kullanıldığını tespit etmiş.
Ancak Erdemir rapordaki övgülere de dikkat çekiyor.
Örneğin, Anayasa Mahkemesi’nin HSYK, Twitter ve You Tube kararları Türkiye’nin anayasal sisteminin direncini gösterdiği için övülmüş.

Haberin Devamı


EN CİDDİ ENDİŞELER


Kendi adıma İngilizce rapora hızlıca göz attığımda Avrupa Komisyonu’nun şu konulardaki endişeleri dikkatimi çekti:
-Politik partilerin fonlarının denetlenmesi, seçim kampanyalarında şeffaflık ve hesap verme.
-Hükümetin yolsuzluk iddialarını karşısındaki tavrı.
-Yargı mekanizmasıyla ilgili endişeler, memurların görev değişikliği.
-Kamu ihalelerinin dışarıdan etkilenmesi olasılığı.
- Çocuk işçiliği ve çocuk yoksulluğu.
Tam bu noktada, bizim kamuoyunun dikkatini pek çekmeyen bu çocuk işçiliğiyle ilgili birkaç veri paylaşmak istiyorum.


EKONOMİDE 893 BİN ÇOCUK


İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği’nin 2014 yılı iş kazalarıyla ilgili son verilerine göre 9 ayda iş kazalarında hayatını kaybeden 1414 işçi arasında 42 tanesi “çocuk işçi”.
Ekim sayısında “Yeni Türkiye’nin Çocukları”yla ilgili geniş bir dosya hazırlayan Heinrich Böll Vakfı’nın Perspectives Dergisi’nde, Ertan Karabıyık’ın kaleme aldığı yazıda oldukça çarpıcı rakamlar var.
Buna göre, 6-17 yaş grubundaki çocukların yüzde 5,9’u yani 893 bin çocuk ekonomik işlerde istihdam ediliyor.
Bu çocukların yaklaşık 400 bini tarım, 217 bini sanayi, 277 bini ise hizmet sektöründe çalışıyor.
Mevsimlik tarımda çocukların günde ortalama çalışma süresi 10 saat.
Şanlıurfa’da pamuk hasadında çalışan çocuklar 11 saatin üzerinde çalışıyor.
Bu da bir nevi kölelik değilse ne?
Karabıyık, yüzbinlerce çocuk üzerinde kaygı verici boyutlarda olumsuz etkileri olan mevsimlik “gezici tarım işçiliğinin” zorunlu eğitime devamı de engellediğini belirtiyor.
Avrupa Komisyonu’nun “çocuk işçiliği ve çocuk yoksulluğu” ile endişeleri demek ki sağlam verilere dayanıyor.
Rapordaki şeffaflık, yolsuzluk iddiaları, adalet mekanizması endişeleri bir yana “çocuk işçi” endişesi bir yana.
Çocuklarımıza sahip çıkamıyorsak, geleceğimize nasıl sahip çıkacağız bu ülkede?


Yazarın Tüm Yazıları