Paylaş
Pilavcı, Hüsnü Özyeğin’in geçtiğimiz sonbahar aylarında satın aldığı, Anadolu yakasının ilk özel hastanesi Kadıköy Şifa’nın iş başındaki ikinci nesil patronuydu.
Hüsnü Özyeğin’in geçtiğimiz sonbahar aylarında Kadıköy Şifa’yı satın almasıyla şimdi ailenin diğer şirketleriyle ilgilenen Pilavcı’nın yolu KalDer ile nasıl kesişti?
“KalDer’in EFQM Mükemmellik modelini Kadıköy Şifa’da 2005 yılında kurumsal yönetim modeli olarak uygulamaya başlamıştık” diyor Pilavcı.
Kadıköy Şifa’nın 2009 yılında KalDer Ulusal Büyük Ödülünü kazanan ilk özel hastane olmasında payı büyük.
Kendisini “kalite gönüllüsü” olarak tanımlayan Pilavcı, KalDer’in ilk kadın başkanı olarak derneğe damgasını atmaya kararlı.
“Dijitalleşme, 4. Sanayi Devrimi derken dünya hızla değişiyor. Bu hıza ayak uydurmak isteyen kurumlar dönüşmek zorunda. Sürdürülebilirlilik olmazsa olmaz. Biz bu dönüşüme rehberlik yapmak istiyoruz. STK olarak devreye gireceğiz” diyor.
KALDER SAHAYA İNECEK
KalDer’in daha proaktif olarak sahaya ineceğinin işaretini veriyor.
Yani dernek eskisi gibi mükemmelin peşinde koşan kurumların kapısını çalmasını beklemeyecek.
Kamu başta herkesin kapısını bizzat çalacak.
En önemlisi kaliteyi ülke geneline yayacak.
“KalDer’in batıda kalmış bir yapısı var. Şimdi ülke geneline yayılmak istiyoruz” diye konuşuyor Pilavcı.
Hangi sektörün kaliteye en çok gereksinim duyduğunu sorduğumda “Kesinlikle turizm. Bu sektörün ekosistemi rekabetçilikte geriden geliyor. KalDer bünyesinde bir Turizm Çalışma Grubu kurduk” cevabını veriyor.
Ankara’da Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Kalkınma Bakanlığı ile çalışmaya başlayacaklarını söylüyor.
“EFQM modelini bakanlıklar rahatlıkla uygulayabilir. Bu model rekabet gücünü arttıran, verimliliği ölçen bir model. Ölçemediğiniz şeyi iyileştiremezsiniz” diyen Pilavcı, “idealist” diye tanımladığı yeni yönetim kuruluyla ülkenin kalite çıtasını yükseltmeye hazır görünüyor.
KalDer’in yeni başkanına yönetim kurulunda kaç kadın olduğunu sordum.
13 üyeden sadece 2’si kadın.
Acilen değişmesi gereken bir tablo.
MACRON’UN EKONOMİ POLİTİKASI NE OLACAK?
FRANSA’da ilk tur cumhurbaşkanlığı seçimini birinci bitiren Emmanuel Macron’un ekonomisi politikası ne olacak?
Ekonomistlerin görüşüne göre, Ekonomi Bakanlığı yapmış olan 39 yaşındaki politikacı kemer sıkma politikasıyla yeni yatırımlar arasında dengeyi sağlamaya çalışacak.
Başta kamu personelinde büyük kısıntıya giderek bütçede kademeli olarak 60 milyar Euro’luk bir daralma öneren Macron, öte yandan 50 milyar Euro’luk dev bir yatırım planı sunuyor.
Bu plana göre, 15 milyar Euro ekolojik dönüşüme, 5 milyar Euro sağlığa, 5 milyar euro tarıma, 5 milyar Euro kamu hizmetlerinin modernizasyonuna ayrılacak.
Cumhurbaşkanı adayları arasında Avrupa Birliği’ne en fazla vurguyu yapan aday olan Macron, Euro bölgesi için özel bir bütçe önerdiği gibi, bir Ekonomi ve Maliye Bakanlığı’nın oluşturulmasını talep ediyor.
İlk turu ikincilikle bitiren aşırı sağcı aday Marine Le Pen, tam aksine Fransa’nın birlikten ve Euro’dan çıkması gerektiğini savunuyor.
Dolayısıyla Macron’un birinciliği Almanya’yı rahatlatmış durumda.
Paylaş