Akdeniz’i kaybederseniz turist de kalmaz

AKDENİZ denince akan sular durur.

Dolayısıyla Antalya Ticaret Odası’ndan "Akdeniz Turizm Forumu"na ilişkin bir davet alınca soluğu fırtınalı bir günde Antalya’da aldım.

Hele programda en sevdiğim yazarlardan Amin Maalouf’un da ismini görünce hiç tereddüt etmedim.

Maalouf forumda yoktu.

Ancak dünya turizminin ağır toplarından "Dünya Turizm ve Seyahat Konseyi" Başkanı Jean Claude Baumgarten oradaydı.

"Akdeniz Turizm Forumu", Akdeniz Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (ASCAME) tarafından ilk kez iki yıl önce Tanca’da düzenlenmiş.

İkinci forum için Antalya, diğer adaylar Palermo ve Pire’yi geride bırakmayı başarmış.

Bu arada küçük bir parantez açarak Antalya’nın giderek bir kongre ve fuar merkezine dönüşmekte olduğunu belirtmeliyim.

Forumun amacı "Akdeniz’de turizm nereye gidiyor" meselesini masaya yatırmak. Antalya forumunda bir şey dikkatimi çekiyor.

Akdeniz’in zenginleri İspanya, Fransa, İtalya’dan ziyade daha fazla güneydeki "yoksul komşular" Fas, Tunus, Mısır gibi ülkelerin temsilcileri burada.

Dünyada her yıl yüzde 4.6 oranında büyüyen turizm pastasından Akdeniz’e düşen pay yüzde 30. Akdeniz çanağı turizmin başlangıç noktası.

Ekonomileri büyük oranda turizme bağlı olan Fas, Tunus, Mısır, Türkiye gibi ülkeler arasında ciddi rekabet var.

Sahneye Hırvatistan gibi yeni bir oyuncunun çıkması hepsini tedirgin etmiş.

Ancak en önemlisi Batı’da İslam’a karşı kuşkuların, karikatür krizinin turizme etkileri. Rakamlar ortada.

Akdeniz çanağındaki Müslüman ülkelerdeki turist sayısında bu yıl düşüş olmuş.

Buna karşı nasıl önlem alınacak?

Yüzde 30’luk pasta nasıl büyüyebilir?

Antalya’da işte bunlar masaya yatırılıyor.

Konuşmacılar arasında Avrupa Kalkınma Bankası Turizm Bölümü Başkanı Hans-Harald Jahn da var.

Jahn, 2001 ile 2006 yılları arasında Akdeniz ülkelerine 9.5 milyar Euro’luk finans sağladıklarını söylüyor.

Turizm projelerine nasıl kredi verildiğini anlatıyor. Toplantıdan sonra çoğu turizmcinin peşine düştüğü Jahn, Akdeniz turizminde işbirliği için iki tane anahtar sözcük söylüyor.

"Çevre ve eğitimde işbirliği."

"Turizmciler Akdeniz’in daha fazla kirlenmemesi için bugün güçlerini birleştirmedikleri takdirde Akdeniz yok olacak. Venedik Lagunası’na dönüşecek"
diyor.

Özetle, Akdeniz için ya önlem alırsınız ya da on, yirmi yıl içerisinde turistlere veda edersiniz demeye getiriyor.

Eğitimin önemine de Çin örneğini vererek dikkat çekiyor.

2005 yılında Çinli turist sayısı 30 milyon.

Giderek artan Çinli turistlerden kuşkusuz Akdeniz de yararlanacak ancak eğitimli insan kaynağına sahip olması koşuluyla.

Avrupa Kalkınma Bankası’nın bu arada turizm eğitimi için sağladığı bazı fonların olduğunu hatırlatıyor Jahn.

Eğitimden altyapı finansmanına kadar Avrupa Yatırım Bankası Türk turizmciler için de iyi bir alternatif gibi görünüyor.

Dünya Turizm ve Seyahat Konseyi Başkanı Baumgarten’e gelince...

Konseyin Başkanı da Akdeniz’in vakit kaybetmeden koruma altına alınması gerektiği görüşünde.

"Akdenizli ülkeler ’Başka Akdeniz Yok’ gibi bir slogan altında birleşebilirler" diyor.

Türk turizmine ilişkin görüşlerini soruyorum.

"Türkiye önümüzdeki 10 yılda büyüme trendini sürdürecek olan turizm pastasındaki payını akıllı politikalarla büyütebilir" diyor.

Akıllı politikalar için önce turizm master planı gerek.

Ancak plan henüz ortada yok.

Peki turizmde yeni trend nedir?

Baumgarten’e göre, şimdilerde yeni trend kısa ve daha çok sayıda tatil.

Türkiye Avrupa’ya yakınlığı nedeniyle bu akımdan yararlanabilir.

İlgililere duyurulur.

Hilton, Marriot ve Accor’un gözü Türkiye’de

SÖZ turizmden açılmışken PricewaterhouseCoopers’ın göndermiş olduğu bir rapor var.

PwC’in "Avrupa Otelcilik Rotası" raporuna göre, Hilton, Accor, Marriot gibi otel zincirlerinin gözü Türkiye’de.

Örneğin, Fransız Accor Grubu önümüzdeki yıllarda Türkiye’de 50 yeni otel faaliyete geçirmeyi planlıyormuş.

Geçtiğimiz yıl, Fas yolculuğu sırasında Quarzazate şehrinde kaldığımız oteli de yeni satın almış olan Accor anladığım kadarıyla otel alıp yeniliyor.

Türkiye’de öyle de aynı yolu izlemesi olası.

PwC’nin raporuna göre, gelişmekte olan ekonomilerdeki (Çin, Türkiye, Hindistan, Brezilya, Meksika, Rusya ve Endonezya) otel yatırımları önümüzdeki yıllarda giderek artacak.

Sadece Hindistan’ın 5 yıl içersinde 125 bin oda talebi varmış.

Rahşan olmadan asla

ÖNCEKİ gün yitirdiğimiz eski Başbakan Bülent Ecevit ile birkaç yurtdışı yolculuğu yapma fırsatı buldum.

Muhalefet lideri iken bir İsrail ve Filistin yolculuğunu hatırlıyorum.

Birkaç yıl önce ise Başbakan iken Hindistan yolculuğunu.

Ünlü Hint şair, yazar, filozof Tagore’u Türkçe’ye çevirmiş olan Bülent Ecevit o yolculuk sırasında "Hayatım boyunca Hindistan’ı görmek istiyordum" diyordu sürekli olarak.

Tagore nedeniyle Hindistan sevgisini meğer yıllarca içinde beslemişti.

Rüyasını gerçekleştirmekten ötürü pek mutluydu.

Hemen hemen bir hafta süren İsrail yolculuğu ise Ecevit çiftiyle daha yakından olmak için bir fırsattı.

O yolculukta çiftin birbirlerine ne kadar düşkün olduklarına bizzat tanık olmuştum.

Yoğun program sırasında Rahşan Hanım’dan birkaç dakika ayrı düştüklerinde Bülent Ecevit hemen soruyordu: "Rahşan nerede?"

Rahşan Hanım yanında olmadan nefes almıyor gibiydi.
Yazarın Tüm Yazıları