KALEBODUR’un 50. yıldönümü kutlamalarında THY Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Büyükekşi ile karşılaştık.
Haliyle THY’deki son gelişmeleri konuştuk.
Kısaca THY’de bugün gelinen nokta şu:
Yönetim ile görüşmelerde uzlaşma sağlanmaması üzerine Hava-İş Sendikası grev kararı aldı.
Bunun üzerine yönetim de grev kararını çalışanların oylamasına sundu.
THY’de dünden itibaren dört gün süreyle "Grev yapılsın mı? Yapılmasın mı?" oylaması var.
Büyükekşi ile konuştuklarımıza dönersek, diyor ki "Tüm çalışanlara yüzde 10.5 ile yüzde 16’lık zam yapıyoruz. Düşük ücretlilerde zam oranı yüzde 25’e kadar çıkıyor".
THY geçtiğimiz üç yıl içinde yolcu kapasitesini iki katına çıkarmış.
2003 yılında 10 milyon iken bugün ulaştığı rakam 20 milyon yolcu.
İşadamları dahil çevremdekilere sordum.
Çoğunluk THY’nin hizmetinden çok memnun.
Rötarlar azalmış.
Diğer yabancı havayolları şirketleriyle karşılaştırdığınızda gerçekten sunulan hizmetin kalitesi kat kat üstün.
THY merkezi Viyana’da olan Do&Co catering şirketiyle ortaklığı ikramı daha da iyileştirmiş.
Türkiye’ye anlamlı bir ziyarette bulunan Papa’dan tutun da Japonya’dan gelen 100 bin turist THY’nin taşıdığı yolcular arasında.
Ama gelin görün ki madalyonun bir diğer yüzü de var.
THY çalışanları, şirketin göstermiş olduğu performansa karşın çalışma koşullarından, ağır tempodan, üzerlerindeki baskıdan şikayetçi.
Özellikle pilotlar ve teknik elemanlar.
Geçenlerde bir pilot arkadaşımla konuşuyordum.
Sabaha karşı 03.00’te evine gelmiş, aynı gün gece yeniden uçacaktı.
Bir de tabii "kadrolaşma" meselesi var ki bazı THY çalışanları bundan mutsuz.
Anlaşılıyor ki, sorun sadece ücret arttırma değil.
THY Yönetimi meselenin bu boyutuna ne kadar eğildi bilmiyorum.
Bu arada Hava-İş Sendikası da e-posta yollamış.
Grevle ilgili yapılacak dün başlayan oylamada sandıkların dört gün süreyle açık kalmasının yasal olmadığını iddia ediyor.
Sandıktan bakalım ne çıkacak?
Kanada Dışişleri Bakanı’dan Argüden’e gelen mektup
AR-GE Yönetim Kurulu Başkanı ve Türk-Kanada İş Konseyi Başkanı Dr. YılmazArgüden tatilde dahi boş durmayanlar sınıfındandır.
Sürekli bir şeyler üzerinde kafa yorar, araştırır.
Geçenlerde heyecanla aradı.
Kanada Dışişleri Bakanı Peter Mac Kay’ın bizzat kendisine göndermiş olduğu bir mektuptan söz etti.
Mektuba geçmeden önce benim "Atom Karınca" diye adlandırdığım Argüden’in girişiminden söz edeceğim.
Kanada’nın Ontario Eyaleti bir süre önce, 24 Nisan’ın Ermeni Soykırım Günü ilan edilmesine yönelik bir tasarı hazırlıyor.
Bundan haberdar olan Argüden, Türk-Kanada İş Konseyi Başkanı sıfatıyla kaleme aldığı mektupta, Türkiye’nin Ermenistan’a "İki tarafın tarihçilerinin buluşup, soykırım iddialarını araştırmalarını önerdiğini" yazıyor.
Ermeni meselesinin siyasi değil bilimsel bir açıdan ele alınması gerektiğini vurguluyor.
Mektubunu Kanada Başbakanı dahil tüm bakanlara gönderiyor.
İşte Dışişleri Bakanı Peter Mac Kay’in mektubu buna bir yanıt niteliğinde.
Argüden’in bir kopyasını gönderdiği mektupta Kanada Dışişleri Bakanı ne diyor?
Ermeni ve Türk tarihçilerin buluşması açılımından mutluluk duyduklarını dile getiriyor.
Kanada’nın Türkiye ile Ermenistan arasında bir diyalogdan yana olduğunu vurguluyor.
Güçlü bir Ermeni lobisine sahip olan Kanada’da Yılmaz Argüden’in Kanadalı üst düzey yetkililerle bu konuda kurmuş olduğu temas önemli.
Türkiye adına yürütülmüş başarılı bir halkla ilişkiler örneği.
Unutmayın?
Ermeni soykırım meselesi yeni Erdoğan Hükümetini bekleyen en önemli sorunlardan biri.
Örneğin, önümüzdeki eylül-ekim aylarında Ermeni tasarısının Amerikan Kongresi’nden geçmesi ihtimali mevcut.
Argüden gibi bu meseleyi kafa yoranları, ilişkilerini devreye sokarak bir şeyler yapanları kutlamak gerek.