OMM, Unesco Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan, 19. Yüzyıldan kalma tescilli evleri restore edilmiş Odunpazarı’nın tam ortasında.
Maviye, yeşile, sarıya boyanmış eski Osmanlı evlerinin yan yana dizildiği sokakların her hangi bir noktasından baktığınızda, birbirlerine eklemlenmiş ahşap kutuları andıran OMM’u görmek mümkün.
Tarihi evlerin ortasında modern bir dokunuş.
Ve o kadar sade ki, çevreye o kadar uyum sağlamış ki dersiniz Odunpazarı’nun kuruluşundan beri orada.
OMM’u tasarlayan ünlü Japon mimar Kengo Kuma, müzeyle ilgili konuştuğu mimarlık ve tasarım dergisi “Architectural Digest” e bakın ne demiş?
“İnsanlar Türkiye’yi düşündüklerinde, Sultanahmet Camii, Ayasofya gibi taş ve ağır malzemelerin kullanıldığı yapıları akıllarına getiriyorlar. Ben müze için ahşap gibi doğal bir malzeme kullanarak Türkiye’nin bu mimarı imajını değiştirmek istedim”.
ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşlarının iyice kızıştığı bir sırada gözler bu görüşmede.
Fransız Le Monde Gazetesi’nin yalancısıyım.
Gazetenin iddiasına göre, iki lider bir araya geldiklerinde öncelikle akıllı cep telefonlarını çıkartıp bunların son marifetlerini karşılaştırıyorlarmış.
İki teknoloji devinin ürünleri, Apple ve Huawei telefonlarının marifetlerinin iki liderin her buluşmasında çoğaldığından kuşku yok.
Teknolojinin sürprizleri hiç bitmediği için bu Cuma günü Jinping’in Huawei’si ile Başkan Trump’ın Apple’ı arasında düello kaçınılmaz.
Huawei’nin piyasa değeri 105 milyar dolar ve dünyada 200 bin kişiye istihdam sağlıyor.
İnternet üzerinde özel yaşamın, kişisel verilerin ve dijital hakların korunmasıyla ilgili RDR Endeksi 2015 yılından beri yayınlanıyor.
2019 endeks, dünyanın en güçlü 24 internet, akıllı cep telefonu ve telekomünikasyon şirketini mercek altına almış.
Söz konusu 24 şirketin piyasa değeri yaklaşık 5 trilyon dolar ve hizmetlerinden, dünyadaki 4.3 milyar internet kullanıcısının yarısı yararlanıyor.
İnternet kullanıcıları olarak kişisel verilerimizin nasıl toplandığı, nasıl korunduğu ve en önemlisi nasıl kullanıldığı konusunda ne yazık ki yeterli bilgiye sahip değiliz.
Günümüzün en tatsız gerçeklerinden biri bu.
Hatırlayacaksınız; Facebook CEO’su Mark Zuckerberg kişisel verileri koruyamadığı için ABD Kongresi’nde sorguya çekilmiş ve hatalı olduğunu itiraf etmişti.
2019 RDR Endeksi, pek çok dev teknoloji şirketinin eskisine oranla kişisel veri ve ifade özgürlüğüyle ilgili “şeffaflık politikasını” giderek daha çok benimsediğini vurguluyor.
MİCROSOFT GOOGLE’U TAHTINDAN İNDİRDİ
Bonn’da bu cumartesi günü yapılacak İklim Konferansı’nda 22 Haziran gününün “Dünya Yenilenebilir Enerji Günü” ile edilmesine karar verilmiş.
Sosyal medyada “Yenilenebilir Enerji Günü” nedeniyle imzaya açılan dilekçede “Dünyanın, her ülkenin, her bölgenin, her belediyenin, her bireyin geleceğin yüzde yüz yenilenebilir enerji olması harekete geçelim” deniyor.
İmzaladım elbette.
Çünkü dünyanın, gelecek nesilleri geleceğin yenilenebilir enerjide.
Yatırımların da.
Bununla ilgili önemli bir gelişme gözden kaçmış olabilir.
Norveç geçtiğimiz günlerde, dünyanın en büyük devlet fonu diye bilinen trilyonlarca dolar değerindeki emeklilik fonunu fosil yakıtlardan çekerek yönünü güneş ve rüzgar yani yenilenebilir enerjiye çevireceğini açıkladı.
Norveç Hükümeti Küresel Emeklilik Fonu 1990 yılında petrol gelirlerini Norveç ekonomisine kazandırmak üzere kurulmuştu.
Yeni Cami’nin hemen arkasında yer alan bina 1840 yılında ahşap olarak inşa edilmiş ve posta hizmetlerinin merkezi olmuş.
1870 yılında ise İstanbul’un ilk postanesi “Postahane-i Amire” olarak hizmet vermeye başlamış.
Ahşap bina 1890 yılında yıkılmış ve ihaleyle müteahhit Şeyh Ahmet Muhtar Talat Efendi’ye verilmiş.
İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten İstiklal Sergisi’nde
Ne yazık ki binanın müteahhitini biliyoruz ama mimarının adına bir yerde rastlamadım.
Bir müddet Osmanlı döneminin bankalarından, İtibar-ı Milli Bankası’na ev sahipliği yapmış ve bu bankanın 1927’de İş Bankası ile birleştirilmesinden sonra 20 Şubat 1928 tarihinde İş Bankası’nın ilk İstanbul Şubesi olarak hizmete girmiş.
Bu arada
SEVGİLİ meslektaşım Ayşe Karasu Özek geçenlerde yazmasaydı haberim olmayacaktı.
UNESCO Cinsiyet Eşitliği Direktörü Dr. Saniye Gülser Corat’ın önayak olduğu rapor teknolojinin her alanındaki derin cinsiyet uçurumuna işaret ediyor.
Rapor yabancı medyada büyük yankı uyandırmış.
400’ye yakın medya organı rapora atıfta bulunmuş.
Dr. Saniye Gülser Corat’ın, cinsiyet eşitliği konusunda çalışan STK’ların desteğiyle hayata geçirdiği 145 sayfalık raporun başlığı anlamlı:
“Yapabilsem, Yüzüm Kızarırdı. Dijital Becerilerde Cinsiyet Uçurumunu Eğitimle Kapatmak”.
Yüzü kızaracak olan, taleplere itaatkar bir kadın sesiyle cevap veren dijital asistan Siri.
Nedenine geleceğim.
Kitapçık, Türkiye 350’in iklim değişikliğiyle mücadele yerel yönetimleri harekete geçmeye davet eden kampanyanın başlaması üzerine dağıtılmış.
Alt başlığı zaten “Yerel Yönetimlerde İklim Eylem Planı”.
Yerel yönetimler için bir yol haritası diyebilirsiniz.
Çünkü iklim değişikliğiyle mücadele dediğinizde dünya nüfusunun yarısından fazlasının yaşadığı kentler önemli.
Zaten elimdeki kitapçık kentlerin iklim değişikliğinin hem faili, hem mağduru olduklarını vurgulamış.
Faili, zira doğal kaynak tüketiminin yüzde 75’inden, enerji kullanımının yüzde 60 ile 75’inden ve sera gazı emisyonunun yüzde 70’inden sorumlu.
Aynı zamanda mağduru, zira ortasında yaşadığımız beton yığınları “kentsel ada etkisi” denen aşırı sıcaklıkları tetikliyor.
Aşırı hava olayları, yükselen sular hep kentleri tehdit eden şeyler.
Çevre Günü’nün bu yılki teması hava kirliliği.
WWF-Türkiye’nin Çevre Günü nedeniyle yaptığı açıklamaya göre, hava kirliliği her yıl dünyada 7 milyon erken ölüme yol açıyor.
Türkiye’de ise hava kirliliğinden ölenler trafik kazalarında hayatını kaybedenlerin yedi katı.
Hava kirliliği nedeniyle en fazla ölümün yaşandığı üç şehir İstanbul, Bursa, Ankara.
BM verilerine göre, İstanbul’daki hava kirliliği kabul edilebilir seviyenin 3.3 kat üzerinde.
Doğanın insan eliyle hastalanması tüm canlıları da hasta ediyor.
Hava kirliliğinden, küresel ısınmaya, denizlerin, okyanusların plastiğe boğulmasına kadar her şeyden sorumluyuz.
Doğanın plastiğe nasıl boğulduğunu bayram öncesi kısa bir tatil yaptığım