4 milyon kitap dağıttık

TNT Express Türkiye Genel Müdürü Turgut Yıldız bir “kitap denizinin” ortasında.

Tatile çıkmadan önce Yıldız ile ayaküstü sohbetimizde 10 yıldan beri sürdürdükleri kitap toplama kampanyasından söz edince konu ilgimi çekmişti.

“Ümraniye’deki depoyu görünce gözlerinize inanamayacaksınız” derken haklıymış.

Kitaplar dağ yığını şeklinde.

10 yıl önce “Nasılsa işimiz taşımacılık. İkinci el kitapları toplayıp dağıtalım” diye yola çıkan TNT bugüne kadar tam 4 milyon kitabı Türkiye’nin dört bir yanına dağıtmış.

Yolu dahi olmayan en ücra köylere kadar ulaşan 4 milyon kitap.

Kütüphaneciler Derneği’nin tespitine göre, TNT’nin kampanyası şimdiye kadar kaydedilen en kapsamlı ve en uzun soluklu kitap kampanyası.

Evlerden, işyerlerinden, kitapçılardan toplanan kitaplar, eylül ayında okulların açıldığı dönemlerde 15 kadar TIR’la dağıtılıyor.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin işbirliğiyle TNT’nin bu kampanyasından yararlanan okulların sayısı 2 bine ulaşmış.

CAN KIRAÇ’IN BAĞIŞI

Çoğu nihayet gerçek kütüphanelerine kavuşmuşlar.

Turgut Yıldız ve ekibi bazı bu kütüphanelerin oluşturulmasına bizzat katkıda bulunmuş.

Peki bu kitaplar kimlerden toplanıyor?

Yıldız “Bize başvuran herkesten… Bazı yayınevleri yeni kitaplar yollayabiliyorlar. Kimi zaman tüm kütüphanesine bağışlayanlar oluyor”�diyor.

Örneğin ünlü işadamı Can Kıraç.

TNT’ye kütüphanesinin önemli bir bölümünü bağışlamış.

Adlarının açıklanmasını istemeyen başka işadamları da var Yıldız’ın listesinde.

Kitaplar toplanınca iş bitmiyor haliyle.

Esas mesele bunların tasnifi.

Mart ayı sonundan itibaren toplanan ve depoya yığılan kitaplar eylül ayına kadar tasnif ediliyor.

“Ben dahil TNT’nin tüm personeli bu tasnif işinde gönüllü olarak çalışıyor. Bunun için part-time eleman aldığımız da oluyor” diye anlatıyor Yıldız.

BEŞ YIL DAHA DEVAM EDECEK

Depoda bizzat gördüm.

Romanlar, ders kitapları, yabancı dil kitaplar, ansiklopediler vesaire ayrı ayrı kutulara yerleştiriliyor.

Turgut Yıldız, kitap kampanyasını 5 yıl daha sürdürmek niyetinde olduklarını söylüyor.

“Bize canla başla kitap ulaştıranlara güveniyorum” diyor.

10 yıl önce Hakkari’de, Yüksekova’da kitap yüzü görmemiş küçük öğrencilere dünyanın en değerli şeylerinden birini ulaştırarak bu işe başlayan ve misyonunun aralıksız sürdüren TNT’ye şapka çıkartıyorum.

4 milyon kitabı iki katına çıkartmak sizin de elinizde.

Çin artık ihracat listemizde

YILDIZ ile kitapların dışında taşımacılığı da konuştuk.

TNT’nin yurt dışı taşımacılığı, Türkiye’nin ithalat ve ihracat tablosunu iyi yansıtıyor.

“İhracatın arttığının bir kanıtı kullandığımız uçaklar. Geçen yıl ihracatçıların numunelerini Boeing 737’lerle taşıyorduk. Bu yıl ise Boeing 757 kullanıyoruz” diyor.

Geçen yıl 20 tonluk mal taşınmış, bu yıl ise 34 ton.

Yurt dışına gönderilen numuneler arasında tekstil birinci sırada.

İkinci sırada ise otomotiv yedek parçaları geliyor.

Örneğin Brezilya’da üretilen Mercedes’in tüm plastik aksamı Bursa’dan gidiyor.

Yıldız’ın elinde, ithalat-ihracat açısından Çin ile ilgili değerli bilgiler var.

Birincisi, ithalatımızda Çin Almanya’nın önüne geçti.

İkincisi ise Çin Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı ülkelerin listesine girdi.

Bununla ilgili Yıldız “Çin TNT’nin listesine yeni girdi. İhracat yapılan ülkeler arasında 8. sırada” diyor.

Çin’e tekstil satışımız hızla büyüyor.

“Kaliteli tekstil ürünü isteyen Çinliler Türkiye’ye yöneliyor” diyor Yıldız.

Elinizi attığınız her malın etiketinde “Çin malı” yazarken Yıldız’ın bu tespiti ilaç gibi geliyor.

İşe alırken “evet mi “hayır mı” sorusu

BU referandumun bizleri küçücük parçalara böldüğünü görmemek için kör olmak gerek.

Pazar günü uzun zamandan beri görmediğim yakın bir arkadaşımla buluştuk.

Anlattıklarını duyunca kulaklarıma inanamadım.

Erkek kardeşi bir süreden beri iş arayışında.

Muhafazakar kesimden yıldızı giderek parlayan bir şirketle iş görüşmesine gitmiş.

Şirketin aradığı tüm vasıflara sahip.

Mülakatı gayet iyi gidiyor.

Derken karşısındaki kişi “referandumda oyunuz Evet mi? Hayır mı” sorusunu sormaz mı?

“Kardeşim o kadar şaşırdı ki ne diyeceğini bilemedi” diyor arkadaşım.

Bir iş görüşmesinde dahi böyle bir soruyla karşılaşma noktasına geldiysek gerisini siz düşünün.