16. İstanbul Bienali’nın bilançosu: 450 bin kişi çevre felaketinin artık daha çok farkında

Bienalin değerlendirmesi yapmak üzere bir araya geldiğimiz İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, “Bienalin büyük hizmeti dünya gündeminin ilk sırasında gelen çevre, iklim değişikliğe ve sürdürülebilirliğe dikkat çekmesi oldu” diyor.

Eczacıbaşı pek çoğumuz gibi “Yedinci Kıta” olarak anılan, Pasifik Okyanusu’nun dibindeki 7 milyon ton ağırlığındaki plastik yığınından haberdar olduğunu söylüyor.

“Yedinci Kıta’yı biliyordum. Ancak bienal vesilesiyle Yedinci Kıta’nın Türkiye’nin beş misli büyüklüğünde olduğunu öğrendim ve dehşete düştüm” diyor.

İstanbul’da 450 bin kişi,  sanatçılar, yazarlar, düşünürler, antropolog ve çevrecilerin birlikte ürettikleri eserleri üç ayrı meka^nda  (Pera Müzesi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Büyükada) izleyerek bu “dehşete” ortak oldular.

Dünyanın giderek nasıl bir ekolojik felakete sürüklendiği konusunda farkındalıkları arttı.

Soldan sağa Bülent Eczacıbaşı, Bienal Direktörü Bige Öğer, Oya Kızıl Ünlü, İKSV Genel Müdürü Görgün Taner

16. İstanbul Bienali’nin en büyük katkısı kuşkusuz bu farkındalık iklimini yaratmak.

“Bienal birçok insanın gözünü açtı” diyor Bülent Eczacıbaşı.

İSTANBUL’U ZİYARET EDİN

İkinci büyük katkısı, İstanbul’un yaratıcı potansiyeli ve kültürel çeşitliliğiyle dünyanın çağdaş sanat haritasındaki yerine dikkat çekmek.

Bienal süresince tüm dünyadan, sanatçıların, sanat eleştirmenlerinin, küratörlerin, müze müdürlerinin, koleksiyonerlerin İstanbul’a akın etmeleri boşuna değil.

Bienali 4 bin yabancı gezmiş.

Bülen Eczacıbaşı iki yılda bir gerçekleşen bu önemli etkinliğe yer veren yabancı basın organlarını sayıyor.

Conde Nast Traveller “Eylül ayında seyahat edilecek en iyi yerler” listesinde İstanbul’u bienal nedeniyle ilk sıraya yerleştirmiş.

ABD’de yayınlanan ABD merkezli ARTnews ‘Sonbaharda görülmesi gereken 32 müze ve bienal’ başlıklı haberinde 16. İstanbul Bienali’ne yer vermiş.

Architectural Digest yine bienal nedeniyle ‘Ekim ayında ziyaret edilecek en iyi 5 destinasyon’ listesine İstanbul’u dahil etmiş.

Financial Times, bienal döneminde yayınladığı özel bir “İstanbul ve Sanat” dosyasında sanatın yeniden nasıl etkin bir konuma geldiğini mercek altına almış.

YUMUŞAK GÜCÜ KULLANMAK

Bu yayınlarda dikkat çeken ortak yorum şu:

“İstanbul’un sanat sahnesinde bir duraklama döneminden sonra yeniden bir canlanma dönemine girdi”.

16.İstanbul Bienali’nin şehrimize bıraktığı kalıcı eser Maçka Parkı’nda. Ünlü sanatçı Monster Chetwyn’in eseri ‘Gorgon’un Oyun Alanı’ çocukların yoğun ilgisini çekiyor.

İstanbul’un yaratıcı gücünün vurgulanması şehrimiz kadar Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlıyor.

Günümüzde sanat, kültürel ve tarihi miras, gastronomi ülkelerin “yumuşak gücü”.

Bienal aracılığıyla İstanbul “yumuşak gücünü” dünyaya duyurmuş durumda.

Öte yandan 16. İstanbul Bienali öncekiler gibi güncel sanatçılarımızın uluslararası bir ağa dahil olmalarını, diğer sanatçılarla etkileşim içerisinde olmalarını ve kariyerlerini geliştirmelerini de sağlıyor.

İstanbul Bienali’nin sponsorluğunu 2026 yılına kadar üstlenmiş olan Koç Holding Kurumsal İletişim ve Dış İlişkiler Direktörü Oya Kızıl Ünlü’nün dediği gibi, bienal ortak meselelere dokunan çağdaş sanatla İstanbul’daki farklı sosyo-ekonomik çevrelere ulaşmayı başarmış bir etkinlik.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres de bienalin ziyaretçileri arasındaydı.

Çeşitli çocuk atölyeleriyle çocuklar ve hatta “Bebekli Sabahlar” turlarıyla anne ve babalar 0-18 aylık bebekleriyle bu sanat şenliğine dahil olmuşlar.

Çocuk derken, Anadolu Yakası’nda, bienale paralel etkinlik olarak Abdülmecit Efendi Köşkü’nde düzenlenen “İçimizdeki Çocuk” Sergisi’nin çektiği inanılmaz ziyaretçi sayısına değinmeliyim.

Başı sonu görülmeyen uzun kuyruklar nedeniyle iki kez kapısından döndüğüm, Ömer Koç’un özel koleksiyonundan derlenen sergi aralık ayına kadar uzatılmış.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ziyareti de 16. İstanbul Bienali’ne damga vuran başka bir olay.