Paylaş
Türkiye’de aylardır eğitim sistemini nereye sürükleyeceği bilinmeyen sorunlu yeni eğitim yasasını tartışırken, Batı’da 8-12 yaşındaki çocukların bilimsel araştırma yazmaya teşvik edildiklerini biliyor musunuz?
İki gündür Edinburgh’da TED konferanslarını izliyorum.
TED (ingilizce teknoloji, eğlence, tasarım sözcüklerinin baş harfleri) dünyanın en yaratıcı beyinlerini, bilimden, sanata çeşitli alanlarda faaliyet gösteren en devrimci insanları bir araya getiren bir platform.
Bu platformda 18 dakikalık konuşma yapan yaratıcı fikirlerini ortaya koyuyor.
Gelecekte belki dünyayı yeniden şekillendirecek hayallerini de.
İngiliz sinirbilimci Beau Lotto, bilimsel araştırmanın herkese açılması gerektiğini düşünen biri.
Devon’da Blackawton ilkokul öğrencilerini, bir nevi oyun ile arıların davranış biçimlerini incelemeye teşvik ediyor.
Sonuç: Arılar da aynen insanlar gibi muhakeme yeteneğine sahip.
TED’in platformunda dinlediğimiz 12 yaşındaki Amy O’Toole dahil araştırmayı sürdüren 8-12 yaşlarındaki küçük çocukların kaleme aldıkları bilimsel makale dünyanın en saygın bilimsel kurumlarından Royal Society’nin dergisinde de yayınlanmış.
YOSUNDAN BİYOYAKIT
Şimdi düşünün bakalım.
Bizim eğitim sistemimizden Amy O’Toole gibi birilerini çıkar mı?
TED’in her bir konuşmacısı önünüze yepyeni ufuklar açıyor.
Örneğin NASA’nın nanoteknoloji bölümünde çalışan bilim insanı Jonathan Trent.
Trent OMEGA projesiyle denizdeki yosunlardan biyoyakıt üretmenin peşinde.
Avukat ve işkadını Susan Solomon ise oğlunun Tip 1 diyabet hastası olmasından yola çıkarak New York’ta bir kök hücre araştırma laboratuarı kurmuş.
Kök hücrelerin hastalıklarla mücadelede önemli rol oynayacağına inanıyor.
Ayaküstü sohbetimizde tamamiyle bağımsız bir laboratuar kurduğunu anlatıyor.
TED gerçekten insanın hayal gücünün ne kadar uçsuz bucaksız olabileceğini gösteren bir platform.
Konuşma aralarında reklamcı Serdar Erener ile modacı Hüseyin Çağlayan’a rastladık.
Erener dört yıldan beri TED’e katılıyormuş.
Türkiye’den konuşmacı olarak ise sadece Elif Şafak geçen yıl TED tarafından ağırlanmış.
Peki bizleri buraya hangi rüzgar sürükledi?
TİMURAY TEKNOLOJİDE KADINI ANLATTI
TED’in bu yılki sponsorlarından biri Vodafone Türkiye.
Edinburgh’a birlikte yolculuk yaptığımız Vodafone Türkiye CEO’su Serpil Timuray da “Teknolojide Kadın Hareketi”ni anlatmak için burada.
TED’in beyin takımında yer alan Amerikalı gazeteci ve yapımcı Pat Mitchell soruyor, Timuray cevap veriyor.
Vodafone Türkiye’nin KAGİDER ve Türkiye Bilişim Vakfı işbirliğiyle hayata geçirdiği proje TED’in yaratıcı fikirler platformunda yer almayı çoktan hak etmiş.
Cherie Blair Vakfı’nın küresel ayağını yürüttüğü ve kısaca mWomen diye bilinen projenin Türkiye ayağını yürüten Timuray’ın verdiği rakamlara göz atalım.
Erkeklerin yüzde 91.1’i cep telefonuna sahipken, kadınlarda bu oran yüzde 70 civarında.
Oysa yapılan araştırmalar kadının cep telefonuna sahip olduğunda kendini daha çok güvende, daha özgür hissettiğini, daha fazla sosyalleştiğini ortaya koymuş.
Serpil Timuray Türkiye’de kadın istihdamının fazla olduğu tarım sektöründe de projenin başarıyla sürdüğünü anlatıyor.
Bu arada Vodafone Türkiye, İstanbul Maslak’taki ofisinden dört gün boyunca Edinburgh’taki konuşmaları naklen veriyor.
TED’i ayağımıza getirmiş anlayacağınız.
Ağaç taklidi yapan baz istasyonu
SERPİL Timuray ile Edinburgh’a yolculuk sırasında Türkiye Vodafone’u konuştuk.
Bir süre önce Vodafone Türkiye’nin 2011-2012 mali yılının ilk çeyreğinde yüzde 32’lik bir büyüme kaydettiği açıklanmıştı.
Abone sayısı ise 17,5 milyona ulaşmış.
3 milyar lirayı geçen teknolojik alt yapıya yatırım ise devam ediyor.
Alt yapı derken tabii baz istasyonları ön planda.
Ben dahil pek çoğumuzun kafasındaki “baz istasyonları”yla ilgili soru işaretlerine Timuray açıklık getiriyor.
“Baz istasyonlarıyla ilgili bilgi eksikliği var” diyor.
Baz istasyonlarının şehir dışına taşınmaları gibi tartışmaların cep telefonuyla konuşmayı imkansız hale getireceğini belirtiyor.
Timuray, “Yurt dışında bırakın baz istasyonlarını şehir dışına çıkartmayı bina içi uygulaması var” diyor.
Türkiye’deki mevzuata göre, baz istasyonlarının elektromanyetik dalga limit değeri 10 volt/metre. Avrupa Birliği’nde ise 43 volt/metre.
Bu oran günlük hayatımızda vazgeçemediğimiz mikrodalga fırında 240, saç kurutma makinesinde 80.
Serpil Timuray kendi baz istasyonlarında bunun 1.8 olduğunu söylerken “Esas tehlikeli olan baz istasyonlarından uzaklaştıkça cep telefonunun iletişimi sağlamak için harcadığı çaba” diyor.
Vodafone’un şimdiye kadar halkın ya da belediyelerin tepkisiyle 300’e yakın baz istasyonunun söküldüğünü anlatan Timuray “çöpe atılan bu paralara yazık” diye konuşuyor.
Yurt dışında bu kadar sık baz istasyonlarına rastlamadığımızı söyleyince Timuray, bunların fark edemediğimiz şekillerde olabileceğini söylüyor.
Örneğin bizim Ulaştırma Bakanlığı’nın bahçesinde ağaç şeklinde bir baz istasyonu varmış.
Bakanlıkta çalışan bahçıvanın ağaç taklidi yapan baz istasyonunu suladığı iddiası var.
Paylaş