Wine Entre Femme - II

ABD’nin şarap tadımlarıyla ünlü batı yakası bambaşka bir ilki ağırlıyordu o gece. Gündemdeki ülke Türkiyemizin ta kendisiydi.

Nerede kalmıştık... Kadınlar Arası Şarap, aynı adı taşıyan birlik kadar güzide bir tadımdı. Kaliforniya ağır basarken Bordeaux onun hemen gölgesinde renkli seçenekler katmıştı. Farklı bir çeşni getiren İsviçre ve Japon şarapları hayli alışılmamış ve ilginçlerdi. Ama herkesin en heyecan duyarak bahsettikleri başka bir ülkeydi. ABD’nin şarap tadımlarıyla ünlü batı yakası bambaşka bir ilki ağırlıyordu o gece. Gündemdeki ülke Türkiyemizin ta kendisiydi.
Herhangi bir tadıma geç kalsam vakit kaybetmeden süregelen damak maratonuna ayak uydururum. Halbuki o gün içeri girer girmez pırıl kadehimle, tatlı bir telaşla tüm masaları tarayarak Türk üzümleri taşıyan etiketleri aramaya başladım. Birliğin yeni üyesinin Kavaklıdere şaraplarının genç enoloğu Aslı Odman olduğunu davetiyeyi aldığımda öğrenmiştim. Bolca yazışma ve telefon konuşmasından sonra sonunda şahsen tanışma fırsatımız gelmişti.
Aslı Hanım’ın güler yüzünden kıvrak zekası ve şarap tutkusu hemen okunuyor. İlk yudum Narince ve Chardonnay kupajı 2009 rekoltesi bir Côtes d’Avanos. Dengeli ve güçlü. Narenciye aromaları ve mineral nüanslarıyla damakta dolgun, canlı asiditesiyle ferahlatıcı. Üzümlerin harmana kattıkları hem saf olarak algılanabiliyor, hem de ahenk içindeler. İlgi öyle yoğun ki kırmızıları daha sonra tatmak üzere ayrılıyorum.

JANCIS ROBINSON ETKİSİ

Son derece nezih bir tadımda Türk şaraplarını görmek göğsümü kabartıyor. Meğer Aslı Hanım’ın birliğe davetinin arkasında geçtiğimiz yıl şaraplarımızı kutsayan Jancis Robinson varmış. Çok ses getiren Pendore bağlarını ziyareti sırasında şaraplardan ve Aslı Hanım’dan öyle etkilenmiş ki kulaktan kulağa genişleyen bu seçici birlik için onu ideal bir aday olarak tavsiye etmiş. Aslı Hanım dünyanın en iyi enoloji ve vitikültür okullarından Bordeaux Üniversitesi mezunu. Şaraplarımız bir gün dünyada önemli bir yere gelecekse bu onun gibiler sayesinde olacak.
Getirdiği beş şarabın hepsi de tank numuneleri. Kırmızıların biri Côtes d’Avanos, diğer üçü Pendore etiketi altında. Sloganı Anadolu Şarapları olan Kavaklıdere’nin dev ürün gamından çok doğru örnekler seçilmiş. Ülkemizin dünya çapında isim yapmasını sağlayacağına inandığım üç kıymetli üzümümüzden birer monosepaj olarak Côtes d’Avanos Kalecik Karası ile Pendore’den Öküzgözü ve Boğazkere bunlar. Beşinci ise yine Pendore’den, dünyanın en popüler üzümlerinden Syrah. Hepsi de 2008 rekoltesi.
Açıkça söylemek gerekirse bugüne kadar bu üç üzümün bambaşka kişiliklerini bu denli kusursuz ve berrak yansıtan örnekleri hiç tatmadım. Kalecik Karası Kapadokya’da Pinot Noir veya Nebbiolo’yu çağrıştıran şeffaflığı ile coşmuş. Bağda gördüğü özeni tadabildiğiniz Öküzgözü parlak kırmızı meyve tonlarıyla en iyi Fransız ve İspanyol Grenache kupajları kadar cezbedici olmuş. Boğazkere, neredeyse bir Tannat ciddiyetinde ama Cabernet veya Tempranillo’ya asalette kendini ezdirmeyecek kalitede yetiştirilmiş.

BAĞLARIN ORTASINDA YAŞIYOR

Syrah deseniz keza, kör bir tadımda en iyi Kuzey Rhône şaraplarıyla boy ölçüşebilecek kadar doğru, gerçek bir serin iklim kırmızısı. Şaraplarda bu kudreti yakalayabilmek için bağların ortasında yaşayan Aslı Hanım buradaki dramatik gece-gündüz ısı farkının kıymetini biliyor. Kişilikli üzüm yetiştirmekte elzem olan ve olgunlaşma sürecini uzatan bu iklim özelliğinin getirisi yadsınamaz. Buna kontrollü damla sulama, yeşil hasat, gölge yönetimi gibi modern bağcılık teknikleri de eklenince sonuç ortada, bu şaraplar adeta konuşuyor!
Aslı Hanım kalitede gelinen bu üst noktada ünlü danışman Stéphane Derenoncourt’un katkılarını da övgüyle anıyor. Eminim bu büyük üstat Kavaklıdere’ye destek sağlamasaydı dünyanın en gelişmiş damaklarından Jancis Robinson yerel üzümlerimizden bugüne kadar yapılan en heyecan verici şarapları bu kadar övmeyecekti. Oysa Aslı Hanım’ın da ima ettiği gibi, şarapçılığımızda süregelen devrimi gerek ekip, gerek üzüm olsun, ilerletecek kaynaklar özünde yerel olmalı. San Francisco’da muhteşem bir tadımda ses getiren bu kimliği alıp yürümeliyiz. Şaraplarımızla daha önce hiç bu kadar gurur duymamıştım inanın.
Yazarın Tüm Yazıları