Paylaş
Bonneau Ailesi tam 12 kuşaktır burada şarap yapıyor ve Henri Bonneau 71 yaşında. Eğer bir gün yolunuz düşerse, karşınıza şarapla ilgisi olan kim çıkarsa sorun; en saygıdeğer kişi kimdir buralarda der demez Henri Bonneau diyeceklerdir, çünkü Bonneau birikimini ve tutkusunu arzu eden herkesle paylaşmaya hazır ihtiyar bir delikanlı.
Tatma şansına sahip olduğum şarap zorluklarla geçen 1993 rekoltesinden Bonneau’nun tek kupajı. Bu büyük üstadın hasadın kalitesine göre en fazla dört farklı kupaj yaptığı görülmüş. Tam 50 rekoltedir aynı bağlardan, aynı mahzende, aynı şarapları yapsa da o yıl kaç kupaj yapacağı kararını şişelemeye kadar erteliyor hep.
İlk Bonneau’mun belki de 1990 veya 1998 gibi sıradışı bir yıldan üst seviye bir kupaj olmadığına şükretmem lazım. Ne zaman bu tür bir başyapıt tatsam uzun süre damağım kendine gelemiyor. Olağanüstüye kalibre edilmiş şımarık damaklar aylar, hatta yıllar boyunca nice şarapta hayal kırıklığına mahkum ediliyor.
Yine de bu 1993 şapkadan çıkan bir tavşan. Sıradan, hatta çoğu üretici için bağda küf ve ham meyve gibi endişelerle geçen, unutulup gitmesi tercih edilen bir yıl bu. Oysa üstat mucizevi temizlik ve dengede, canlı, tanenini ve meyvesini hiç ödün vermeden korumuş, burunda had safhada zengin, damakta hayretlere düşürücü saflıkta bir şarap yapmış.
Burgonya ve Güney Rhône gibi tarihi bölgelerde son derece küçük ölçekte çalışan ve nesillerdir bağdan şişeye şarabının başından ayrılmayan Bonneau benzeri üreticiler hep var. Dolu, don, sel gibi büyük çaplı doğal felaketler onları cezalandırmadığı sürece her yıl belirli bir çizginin üstünde şarap yapabiliyorlar. Ancak bu lezzette bir şarabı 1993’ten çıkartmak ancak bir sihirbazın işi olabilir.
BODRUM KATLARINDA ÇOK ESKİ FIÇILAR
Châteauneuf-du-Pape’ta Bonneau ile zirveyi paylaşan Château Rayas’in mahzenini yakın zamanda ziyaret ettiğimde gördüklerim kolay kolay kanmadığım bu büyücülüğü biraz daha inanılır kıldı. Mütevazı köy evlerinin nem, küf, örümcek ağı ve parmaklarca tozdan geçilmeyen bodrum katlarında yığılmış, çürümeye yüz tutmuş eskilikte fıçılarda yapılıyor bu enfes şaraplar.
Bırakın modern donanımı, elektrik bile ulaşmamış bazı köşelere. Paslı çivilerle duvarlara asılı alet edevat bir şarapçılık müzesinde sergilenecek cinsten. Bağlar deseniz yüz küsur yaşında, kimisinin gövde çapı otuz santimi aşan, ağaç misali, ölmeye yüz tutmuş, hatta ölenin yerine
gtekrar dikilmemiş dökülen dişleri andıran asmalardan bunlar.
Taş atma mesafesinde milyon dolarlık, bilimkurgu film setini andıran modern şarapevleri ve her yıl bir servet dökülüp yenilenen pırıl pırıl meşe fıçılarla donanmış kavlar. İçtimaya çıkacakmış gibi dizili, jilet gibi telli bağlar en son teknolojiyle donanmış, su ve toprak bilgisayarla sürekli izleniyor. Şarapları tadıyorsunuz, haliyle onca yatırımdan sonra çok nefislerine rastlamak mümkün. Ama hiçbiri Bonneau veya Rayas değil.
Kişilik parayla satın alınamıyor. Bonneau bonkör bir yılda 1,500 kasa şarap yapabiliyor ama bir şişesini dahi piyasada bulmak beceri ve azim istiyor. Oysa ilk satış fiyatı oldukça makul. Sorun ikincil pazarda. Talep o denli yüksek ki uçuk fiyatlara dahi Bonneau’nun şarapları hemen kapışılıyor.
Damağımı ilk Bonneau’su ile tanıştırmak yıllarımı aldı. Bir köşede gözardı edilmiş beş küsur kasa 1993’ü makul fiyata portföyüme ekleyince bu vesileyi buldum. Güney Rhône şarapları sizin de kalbinizi hızlı çarptırıyorsa mütevazı bir şişe Bonneau edinin derim.
Veya bütçeniz izin veriyorsa bir 1990 Réserve des Célestins deneyin, tabii damağınızı onarılmayacak derecede şımartmaya hazırsanız... Sorumluluk benden gider!
Paylaş