Üç kuruş daha fazla kazanmak için, demirden çimentodan çalanlar, kolonları, kirişleri yıkıp dükkanlarını genişletenler.. Müteahhit Salih Ölmezler... 13 yaşındaki küçücük Yunus’un gözlerinin içine iyice bakın. Sıkıştığı enkazın altında, kendisine kalkan olan isimsiz kahramanın cansız elinin altındaki o zeytin gözlere, o korku dolu bakışlara... Onu deprem değil, siz öldürdünüz . Bu vicdan azabıyla nasıl yaşayacaksınız çok merak ediyorum. Hoş, bir parçacık Allah korkunuz olsa, çalmadan çırpmadan dikersiniz o binaları ya... Yüzlerce ölü, yüzlerce yaralı... Geçen hafta şehitlerimizi birer birer toprağa vermenin acısıyla sarsılmışken, bu defa da deprem ile yıkıldık. Etkisi yıllarca geçmeyecek, acısı yıllarca sızlayacak bir sınavdan daha geçtik. Sonuç: Türkiye kentleşmede sınıfta kaldı. Marmara Depremi’nden sonra hiçbir şeyin değişmediğini gördük. Kaçak ve sağlıksız yapılar bir kez daha pek çok kişiye mezar oldu. Öte yandan da insanlık ve dayanışmada dünyaya örnek olacak derecede birlik olduğumuzu göstererek yıldızlı pekiyi aldık. Genci, yaşlısı, işadamı, emeklisi... Toplumun her kesiminden, herkes seferber oldu. Hepimiz tek yürek, tek nefes olduk. Bu birlik, bu kardeşlik insana umut veriyor. Yalnız olmadığını hatırlatıyor. Gölcük depreminden kurtulan bir gencin Van’a yolladığı kışlık montun cebine koyduğu nota karşılık aldığı cevap beni çok ağlattı: ‘Sağol, kardeşim, senin sayende ısınıyorum. Bir gün düşersen ben de seni kaldırırım.’ İşte tüm bunlar ‘Müge Anlı gibilerin ‘ilahi adalet’ zihniyetini yıkacaktır. Bu afette gösterdikleri çabalarla kocaman Bravoyu hak edenler : AKUT Ekibi, Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Askerler... Başta Twitter olmak üzere sosyal medya... Şişli Belediyesi... Rating kavgasını bırakıp el ele veren TV kanalları... Yardıma koşan tüm Türk halkı, Sivil Toplum Kuruluşları... Öte yandan bir türlü organize olamayan ve yeterli sayıda çadırı bölgeye sevk etmekte geciken Kızılay, birbiriyle kavgalı olan Van valisi ve Belediye baskanları oturup nerede yanlış yaptıklarını bir düşünsünler... Ben günlerce TV başından hiç ayrılmadım. Valiyi ekranda hiç görmedim, tanımıyorum. Nerede Erzincan depremindeki Vali Muhsin Yazıcıoğlu nerede Van valimiz! Bu arada medyaya yansıyan, yardım eli uzatanlar bunu afişe ederek reklam yapıyorlar yorumlarına katılmıyorum. Böyle günlerde yardımlarımızı saklamayacağız ki, örnek olalım, hatta yardıma zorlayalım... Bizler kendi işyerlerimizde hem personelimiz, hem de misafirlerimizle birlikte kazak, kışlık bot, battaniye, uyku tulumu gibi ihtiyaçları alarak bölgeye gönderdik. Nişantaşı restoranları bir günlük cirolarının hatırı sayılır bir payını bölgeye bağışladılar. KAGİDER Devrim Erol’un müthiş organizasyonu sonucu, üyelerin bağışlarıyla alınan katalitik sobaları iki gün içinde Van’a sevk ettirdi. Ankara Barosu bir telefon üzerine evlere kadar giderek topladığı malzemeleri Adliye Binasına getirerek avukatların, savcıların yardımlarıyla tırlara yükledi ve bölgeye gönderdi. Bizim ülkemiz başka bir ülke. Dünyanın hiçbir ülkesinde sanmıyorum ki böylesine bir dayanışma olsun! Dinimiz, dilimiz, ırkımız, nereden geldiğimiz hiç önemli değil. Biz Türkiye’yiz. Cumhuriyetimizin 88. yaşında olduğu gibi, 188. yaşında da tek yürek, tek nefes olacağız.