Paylaş
İstanbul alev alev yanarken Harbiye Açık Hava’da Tarkan fırtınası esiyordu. Saat 19.00 sularında Nişantaşı’ndaydım.
Trafik felç. Kıpırdamak imkansız. Taksi şoförüne sordum:
“Ne oluyor, bu saatte nedir bu trafik?”
Şoför küçümser bir edayla dikiz aynasından süzdü beni, sonrada son derece alaycı bir şekilde “Tarkan abla, geri döndü haberin yok mu?” dedi. O kadar çok koşturuyorum ki, tek bildiğim yeni albüm çıkarttığı...
Meğer o gün megastarımızın Harbiye Açık Hava’da muhteşem dönüş konseri varmış. Kızlar, erkekler akın akın konser alanına doğru yürüyorlar. İçim gitti, keşke ben de bu konserde olsaydım dedim. Derhal bir bilet arayışına girdim ama kimi arasam kinayeli bir kahkaha:
“Tarkan konseri başlamak üzere, sen bize bilet soruyorsun...”
Elli beş derecede deri ceket trendi
Millet konsere koşarken, ben de arkalarından hüzünlü hüzünlü bakmakla yetiniyorum! Tarkan sahnede bir efsaneymiş, her zaman olduğu gibi. 5000 kişi kapasiteli konser alanında 7000’e yakın Tarkan hayranı bir ağızdan şarkılara eşlik ediyormuş! Aysel Gürel’in son şarkısı Sevdanın Son Vuruşu –ki benim de favorim- ile sahneye çıkan, pardon inen Tarkan tek kelime ile muhteşemmiş. İnen diyorum, kinaye yok altında, bir asansör ile sahneye inmiş hakikaten. Nefis bir görsel şov, harika ışık oyunları, sahnede kıvrak dansları ile Tarkan...
Tarkan dünyaya açılmaya başladığı günden beri giydikleri, aksesuarları ve onun için özel tasarlanan detaylara dikkat ediyorum. Daha önce Dilek Hanif giydiriyordu Tarkan’ı. Bence Tarkan imajının yaratılmasında Hanif’in rolü büyük. Ama benim fikrim, 90’larda görsel bir ikon olan Tarkan, 2000’lerde de aynı çizgideydi.
Ceyda Balaban ile çalışıyor
Bu yılın başında, Taksim’de verdiği konserde bir baktım ki saçından kıyafetlerine hatta dansına kadar bambaşka bir Tarkan var. Harbiye’deki konserde de kostümleri muhteşem. Meğer Tarkan bu yıl Ceyda Balaban ile çalışmaya başlamış. Ceyda hem modacısı hem de imaj danışmanı olarak megastarın her adımını tasarlıyormuş. Parlak gri yelek ve siyah taşlı pantolonuna bayıldım. Dar deri ceketine ne demeli? Tabii bu kıyafetleri giymek yetmiyor, bir de taşımak lazım. Bu da megastar’ın en başarılı olduğu konulardan biri. Bakın görün, bu deri ceketler moda olur şimdi. Tarkan giydi diye 55 derece sıcakta gençlerin üzerinde bu ceketleri görürseniz şaşırmayın. Star ışığı dedikleri şey bu herhalde. Hem sesin güzel olacak hem yüzün, e bir de giydiklerini taşımayı bileceksin... Her yiğidin harcı değil en megasından star olmak!
Serseri Mayınlar muhteşem bir film
AH Ferzan ah! Yaktın beni... Hem güldürdün hem ağlattın, geçen hafta çarşambamı benden aldın! Serseri Mayınlar tek kelime ile muhteşem bir film. Türküm ben, yaşasın Türk yönetmenim bilinçaltısı mıdır bilmem, ben filme bayıldım. Film ile ilgili birkaç yorum okumuştum ama ne senaryo ne de konu hakkında derin bir bilgiye sahip değildim. Geçen hafta Tarkan’ın CD’sini alırken, baktım raflarda yerini almış Serseri Mayınlar. Aldım eve geldim. İlk sahnesinden itibaren, Ferzan Özpetek dili ile çekilmiş muhteşem sahneler eşliğinde girdim filmin içine.
Ferzansever’ler için hemen bir hatırlatma, tipik bir Ferzan Özpetek filmi olmakla beraber, son derece geliştirilmiş çekim teknikleri, şaşırtıcı açılar ve tabii ki olmazsa olmaz İtalyan usulü, eşcinsel bir hikaye ama insanı rahatsız etmeyen sahneler... Bu sefer aşk değil aile var odakta. Lecce kasabasında çekilen film, mekanlar itibari ile zaten mükemmel ama bir de ustaca seçilmiş müzikler ve detaylarla, Cahil Periler’inden sonra favorim olmaya aday.
Hele o son sahne! Elinize bir kutu peçete alın ve son 15 dakikaya öyle girin. Ben bu kadar estetik bir yas görmedim. Tamam daha da ipucu vermeyeceğim. Kısacası, dünyada büyük ses getiren, Amerika’da bile ödül üzerine ödül alan Serseri Mayınlar filmi, bizde nedense sinemada hakettiği rağbeti görmedi ama DVD player’ların bir numarası olmayı çok hak ediyor. Tabii bu benim yorumum... Şiddetle tavsiye ediyorum, izleyin, sonra da isterseniz görüşlerinizi bana yazın, konuşalım...
Paylaş