Paylaş
Uzunca bir süre Amerika’da kalınca kendimi iyice oralı hissetmeye başlamıştım. Ama sağ olsun Isaac kasırgası beni çok güzel kendime getirdi. Evet, tam dönerken fırtınaya yakalandık!
Dönüş uçağımız Miami’dendi. Kasırgadan dolayı uçuşlar iptal edildi. Dönüşümüz de iki gün gecikti. Zaten her şey çok normal gidiyordu, bir macera yaşamadan dönmek bana yakışmazdı! Bu vesileyle Amerika’nın meşhur kasırgasını da görmüş olduk.
Bu arada bir şey fark ettim. Amerika’da devlet ve yerel yönetimler bu tip doğa olaylarına karşı çok titiz ve önlemci yaklaşıyorlar. Bizde ne sel baskınları oluyor, ne çatılar uçuyor, ne tekneler alabora oluyor ama kimsenin pek de umuru olmuyor. Amerikalılar günler öncesinden televizyondan saat başı uyarılarda bulunmaya başladı.
Aslında bize çok fazla bir fırtına ve yağmur denk gelmedi ama onun heyecanı fazlasıyla yetti.
Kafamda yüzlerce fikirle, elimde onlarca kitapla uçaktan inip hemen aldıklarımı ofisime yerleştirdim. On saatlik uçuştan sonraki enerjimi herkes hayretle izledi. Paylaşacak, dinletecek, gösterecek, anlatacak o kadar çok şeyle dolmuşum ki!
Savaşta ezilen kadınlar
Sizinle de ilk olarak izlediğim filmi paylaşayım, “The Flowers of War”.
Gelin Yan’ın “Nanking’in 13 Çiçeği” adlı romanından uyarlanmış olan film tarihte yaşanmış bir başka savaş vahşetini gözler önüne seriyor.
Özetle, film 1937’de, Japonya’nın Çin’e saldırısında tam ortada kalan Nanking kentinin çektiği dramı anlatıyor. Savaşın ortasında kalan bir grup küçük kız öğrenci, bir grup fahişe ve bir Amerikalı kendilerini aynı manastırda sığınmış buluyor.
Amerikalı (baş) karakteri, çiçeği burnunda Batman’imiz Christian Bale canlandırıyor. Açıkçası filmde eleştirilecek pek çok şey var. Senaryoda sorgulanacak, karakterlerde altı doldurulacak birçok şey bulunabilir ama film yine de çok etkileyiciydi. Özellikle de kadınlara yaşattıkları zulümden çok etkilendim. İnsan bakamıyor, sinirinden ellerini sıkıp yumruk yapıyor, resmen çığlık atası geliyor. Ama binlerce kadına gerçekten tecavüz edildiğini de biliyoruz Nanking’de. Askerlerin o vahşeti, nefreti güçsüz kadınlar üzerinde kullanışını izlemek dayanılır gibi değil.
Kısaca, izlemeye değer bir film ama öte yandan da ağlayacak, hırslanacak, etkilenecek hatta belki bir süre erkeklerden nefret edeceksiniz haberiniz olsun.
Kadınlar daha da güçleniyor
Aslında insan böyle filmleri izleyince bir yandan da şükrediyor haline. Ama öte yandan, sayıları az da olsa kadınlarımız günümüzde bırakın ezilmeyi, dünyada en önemli yerlerde boy göstermeye de çoktan başladılar. Ülkemizde de güzel gelişmeler olmuyor değil. Geçenlerde çok güzel bir etkinlik daveti aldım; 4 Eylül tarihinde KADER, KAGİDER ve Hollanda Türkiye Enstitüsü ortaklığında “Öncü Kadınlar Kadın Gündemini İleri Taşıyor” adlı bir panel düzenleniyor İstanbul’da.
Türkiye Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in ve Hollanda Eğitim Kültür ve Bilim Bakanı Marja van Bijsteveldt’in açılış konuşması yapacağı, ayrıca iki ülkeden de lider Bakanların yer alacağı panel iki ülke arasındaki ilişki ve kadının statüsü açısından çok geliştirici ve değerli bir etkinlik.
Paylaş