Bir başka kadının başarısı ile mutlu oluyor muyuz? Bir hemcinsinizin hayatında daha mutlu, işinde daha başarılı olması için ona açıktan destek oluyor muyuz? En azından bunu bir iyi niyet temennisi olarak içimizden geçiriyor muyuz? Cevaplarınız hep ‘Hayır’ ise, biz kız kardeşlik falan bilmiyoruz demektir!” Sevgili Leyla Alaton’un Konya’da bir panelde söylediği bu sözleri unutmam mümkün değil... Bir kız kardeş olarak, hep hayranlıkla seyrettiğim iki kadından bahsedeceğim bu hafta size. İlki, Gülseren Onanç... Bilenler onu çok iyi bilir, Türkiye Kadın Girişimcileri Derneği, KAGİDER’in kurucu üyesi ve başkanı! Bu dernek, Türkiye’deki kadınların var olması, kendini geliştirmesi, sosyal ve kişisel olarak “ben de varım” diyebilmesi için etkin bir sivil toplum örgütü olarak çalışıyor. Gülseren Hanım’ın emeği ve derneğe desteği büyük. Amerika ve Avrupa’ya nazaran oranı Türkiye’de oldukça düşük olan kadınların iş dünyasında var olmaları için yıllardır büyük savaş veriyor. Böyle destekler kadını daha da güçlü kılıyor tabii. Son dönemde siyasete de girdi, çok da iyi etti. Siyasi arenada, girişimciliğin gelişmesi için güçlü bir kadının sesi daha var artık!
TEK PROFESYONEL KADIN SENDİKACI
Geçen hafta Rafine’de Yaşar Seyman’a rastladım. O, “Bir kelebek kadar ömrüm olsa, örgütlü yapılarda tüketirim” diyecek kadar kendini topluma adamış bir kadın. Bir banka çalışanı olarak başladığı yaşam mücadelesini Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası Ankara ve İç Anadolu Başkanı olarak sürdürüyor. Ve sendikal hayatı ona yetmiyor, bir de siyasete atılıyor... Yani şimdi bir durup düşünün, bir kadın tek başına, işçi temsilcisi olarak sendikaya giriyor. Hiç korkmadan, çekinmeden. Üstüne politik tavrını ortaya koyuyor. Ha bir de, bütün bunlar bir kenara, kitap yazıyor, ödüller alıyor, kitabı oyunlaştırılıyor, müzikal olarak yıllarca Anadolu’nun çeşitli illerinde sergileniyor. Yayınlanmış yedi kitabından bir tanesi var ki beni çok etkiledi: Anne Yaşar Seyman’ın askerdeki oğluna yazdığı gönderilmemiş mektuplardan oluşan kitabı “Fırat’a Mektuplar.” Senelerini toplumsal mücadeleye adamış bir annenin oğluna duyduğu hasrete eşlik eden şiirler, hikayeler, gazete haberleri... Bu duygu yüklü kitabı mutlaka okuyun derim. Bu arada geçtiğimiz hafta yapılan Genel Kurulda 21 yıldır başkanı olarak sürdürdüğü sendikada rakipsiz olarak tekrar başkan seçilmiş. Canım Ankara’mda 21 yıldır tek profesyonel kadın sendikacı olarak görev yapmak da öyle her yiğidin harcı değil. Şimdi bu örnekleri görünce biz kadınlar, kadınlığımızla övünmeyelim de ne yapalım?
Seyranbağları’nda kadın el emeği pazarı
VE evlerinde kendi emekleri ile üretkenliğini sürdüren kadınların, topluma kazandırılması için şehrimizde harika bir işe imza atıldı! 150’den falza kadının El emeği göznuru ürünlerinin sergilendiği Kadın El Emeği Pazarı Seyranbağları Lisesi’nin karşısında açıldı! Güzel Ankaram’ın güzel kadınlarının işledikleri ürünler, artık her Cuma ve Cumartesi Esat Pazarı’nda! Ev turşusu, mantı, reçel, su böreği, gözleme, baklavadan tutun da, şapkalar, takılar, hatta boncuktan yapılmış tablolara kadar çok çeşitli ürünler var! Ben açıldığını duyar duymaz soluğu pazarda aldım. Mis gibi tarhanalar, biber salçası, ev eriştesi... Hepsinden aldım, geldim eve. Hemen kaynattığım sıcak bir tarhana çorbasıyla içimiz ısındı. Tabii, hazır aldıklarımız gibi olur mu, evde yapılmış nefis tarhana? Yolunuz düşerse demiyorum, ne yapın edin bir haftasonu rotanızı Esat’a döndürün ve üreten kadınları ekonomik açıdan güçlendirmeyi amaçlayan bu pazardan mutlaka birşeyler alın!