Yakın siyasi tarihin darbe parolası: ‘Işıklar yanıyor’

Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu kararının ardından AYM’nin fotoğrafını paylaştı, altına “Işıklar yanıyor” notunu düştü. Yıldırım’ın bu paylaşımına farklı kesimlerden, birçok siyasetçiden tepki yağdı. Zira yakın Türkiye siyasi tarihini iyi bilenlerin de hatırlayacağı gibi, “Işıklar yanıyor” aslında bir darbe parolası. Ne alakası var? Paylaşım neden bu kadar tepki çekti? İşte yanıtları.

Haberin Devamı

32. GÜN VE BİRAND YORUMU

“Işıklar yanıyor” cümlesiyle, Türkiye aslında benim de yanında çalışma şansı yakaladığım, duayen gazeteci rahmetli Mehmet Ali Birand sayesinde tanıştı. Birand, Türkiye’nin yakın siyasi tarihini mercek altına aldığı 32. Gün belgeselinde Genelkurmay Başkanlığı’nın ışıklarının sabah erken saatlere kadar yanmasıyla darbe girişimi arasında şöyle bir bağlantı kuruyordu: “Genelkurmayın ışıkları sönükse mesele yok demekti, ışıklar yanıyorsa bunun tek anlamı vardı: Ordu tedirgindi. 15 Ekim gecesi (1960 darbesi ve Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın 16-17 Eylül 1961’de idam edilmesinden hemen sonra yapılan ilk seçim tarihi) Genelkurmayın ışıkları sabaha dek yandı.”

Yakın siyasi tarihin darbe parolası: ‘Işıklar yanıyor’

Haberin Devamı

‘IŞIKLAR YANIYOR’ NE DEMEK

1960 sonrasında, 1970’te de bu süreç devam etti. Ne zaman darbe söylentisi çıksa Ankara’da gazeteciler Genelkurmay binasının önünde turlar, ışık nöbeti tutar, buna göre tahmin yürütürlerdi. Gece ışıklar yanıyorsa darbenin yakın olduğu söylenirdi. Hatta iddiaya göre Kenan Evren 12 Eylül 1980 darbesini, durum anlaşılmasın diye binanın ön cephe ışıklarını kapatıp arka odalarda plan yaparak hazırlamıştı. Tarihe “post-modern darbe” olarak geçen 28 Şubat döneminde de bir benzeri yaşanmış, Genelkurmayın ışıkları açık bırakılarak psikolojik bir mesaj verilmişti.

Yakın tarihimiz “demokrasiye balans ayarı yapmak” ya da “Genç subaylar rahatsız” gibi benzer göndermelerle dolu.

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN DİK DURUŞU ZEDELENMİŞTİR

SONAR araştırma şirketinin başkanı Hakan Bayrakçı, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararların ağır şekilde eleştirilmesini kesinlikle yanlış bulduğunu belirterek giriyor söze. ‘Ama’ diyerek parantez açıyor: “Anayasa Mahkemesi haklıyken, bir üyesinin ‘gereksiz’ çıkışıyla, haksız duruma düşecek bireysel girişimlere karşı dikkatli olunmalı. Anayasa Mahkemesi üyeliği saygın bir konumdur. Sosyal medya üzerinden yanlış anlaşılacak ifadelere yer vermek, böylesi bir aşamada hiç doğru olmadığı gibi, Anayasa Mahkemesi üyeliğinin ciddiyetini de ayaklar altına alır.

Haberin Devamı

Yakın siyasi tarihin darbe parolası: ‘Işıklar yanıyor’

ÇAĞRIŞIMLARA DİKKAT EDİLMELİ

Anayasa Mahkemesi son aldığı kararlar ile yargının hâlâ tarafsız olma gayreti içerisinde olduğunu ortaya koymuş ve toplumdan ‘olumlu’ tepkiler almışken, üyelerinden birinin çıkıp darbe çağrışımı yapacak bir ifade kullanması Anayasa Mahkemesinin takdir gören durumunu zora sokar. Ayrıca bu üslup Anayasa Mahkemesi’ni tartışmaya açanlara ‘haklısınız’ dedirtebilecek cinsten. Gerçekten bir kasıt ya da çağrışımla değil de ‘yanlışlıkla’ böyle bir paylaşım yapıldığına inanmak istiyorum ancak açık ki bu ifade yıllar önce vuku bulmuş bir hadiseyi çağrıştırmakta. Böylesi önemli makamdaki kişiler bu tarz çağrışımlara dikkat etmelidir. Zira Anayasa Mahkemesi’nin dik duruşunu zedelenmiştir.”

Haberin Devamı

BİR DEVLET MEMURU YAZDI DİYE DARBE OLMAZ 

GENAR araştırma şirketi başkanı İhsan Aktaş, Türkiye’nin darbe konusunda belirli bir hassasiyeti olduğunu hatırlatarak “Bu millet çok çileler çekti” diyor. Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım için ‘devlet memuru’ hitabını kullanan Aktaş attığı tweet için ise şu yorumu yapıyor: “Bir devlet memurunun ‘Işıklar yanıyor’ demesiyle elbette darbe olacağı yok. Neden bu kadar büyük bir tepki oldu derseniz, bu milletin darbelerden çektiği acıları hatırlayınız. 1960 ihtilali, 1971 muhtırası, 1980 ihtilalinin bu toplumda bıraktığı derin izleri bir düşünün. Refah partisi ve Necmettin Erbakan’a yakınlığımız dolayısıyla, bizim de iliklerimize kadar hissettiğimiz devlet baskısının vatandaş üzerinde ne anlama geldiğini biliyoruz. Bugün atılan bu tweet’e verilen bu büyük tepki büyük oranda milletin geçmişte çektiği sıkıntılardan kaynaklıdır.”

Haberin Devamı

15 TEMMUZ ÖRNEĞİ

Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurumsallaşmış, bu tür darbe risklerine karşı her türlü tedbirini almış ve de birçok krizi başarıyla yönetmiş bir devlet olduğunu belirten Aktaş, “Bu saatten sonra darbe söylentilerine ya da girişimlerine pabuç bırakacak değiliz. Türkiye’nin güçlü siyasi bir altyapısı var. 15 Temmuz’da da bunu gördük ki halk iradesini sonuna kadar savunuyor” diyor.

28 Şubat’ın 3.5 ay sonrasında, bir yaz günü, 12 Haziran’ı 13 Haziran’a (1997) bağlayan gece ‘darbe’ olacağı söylenmeye başlamıştı... Başbakan Erbakan, yardımcısı Tansu Çiller’di. İstanbul Çırağan Otel’de D-8 ülkelerinin zirvesi vardı... Aktaş ‘fiili askeri darbe’ beklenen o güne değiniyor ve ‘Işıklar yanıyor’ cümlesinin ne anlama geldiğini şöyle özetliyor: “Paşalarımız çalışıyor demek bu. Siyasi iktidara verilen bir mesaj. Bugün ise bunu yazan kişi muhtemeldir ki milletin birikmiş öfkesinin nasıl bir imana oturacağının farkında değildi. Bazen kişiler, kendi akıllarınca bir iş yapar ve işin nereye varacağının farkında olmazlar. Ben ima değil, böyle bir durum olduğunu düşünüyorum.”

Yazarın Tüm Yazıları