Paylaş
TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIK BEKLEMEYİN
BİLİM Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 11 Mart’tan bu yana gerek çalışmaları gerekse toplumu bilinçlendirmeye yönelik açıklamalarıyla sözü dinlenen isimlerden biri. Yurtdışındaki gelişmeleri de yakından takip eden Prof. Dr. Özlü, normalleşmeyle kendisine en çok “Vaka sayıları önceden de bin civarlarındaydı, şimdi ne değişti de rahatladık?” sorusu yöneltildiğini söylüyor. Benzer kaygı ve rakamlarla kendisini arıyor, “Toplumsal bağışıklık mı kazandık?” diye soruyorum. Yanıtı net: “Hayır. Toplumsal bağışıklığın gelişmesi noktasından çok uzaktayız.” Özlü şöyle devam ediyor: “Toplumsal bağışıklığın oluşması için nüfusun en az yüzde 60’ının bu virüsle karşılaşmış olması gerekir. Oysa bu oran şu an çok düşük. Gebze’de yapılan PCR test çalışmalarına göre hayalet taşıyıcı sayısı binde 3.5. Dolayısıyla ‘Çok sayıda insan hastalığı geçirdi, bağışıklık kazandı’ gibi bir olasılığın gerçekte karşılığı yok. Başka ülkelerde yapılan antikor çalışmalarında da bu oran zaten yüzde 3 çıkıyor. O nedenle tedbirleri elden asla bırakmayacağız.”
DOĞRU MÜDAHALE VE DENEYİMİN ETKİSİ
Prof. Dr. Özlü’ye göre ölüm oranları ile yoğun bakıma yatan hasta sayısındaki düşüşün birçok nedeni var: “Birincisi, şimdiki tedavi şekillerimiz başlangıca göre daha etkili. Artık neyle mücadele ettiğimizi biliyor ve erken tedaviye başlıyoruz. Doğru müdahale ve deneyimin etkisi yadsınamaz. İkincisi, 65+ grubu ilk başlarda dışarıdaydı. Bilginiz gibi kronik rahatsızlığı olanlar ile bu yaş grubu riskli. Şimdi onlar evlerine çekildi, buna bir de 20 yaş altı ile gönüllü karantina uygulayanları ekleyin. Nereden baksanız 40 milyon kişi evde. Seyahat yasakları-sokağa çıkma kısıtlamaları da eklenince salgın hız kesti.”
VİRÜS MUTASYONA UĞRAMIŞ OLABİLİR
Toplum genelinde maske-sosyal mesafe-hijyen konusunda bir bilinçlenme yaşandığını belirten Prof. Dr. Özlü, virüsün 3 ay önceye göre mutasyona uğramış olma ihtimaline de dikkat çekiyor ve “Henüz kanıtlanmamış olsa da virüsün mutasyonlara uğrayarak, hastalık yapma gücünün azaldığına dair bazı yayınlar var. Bizim de gözlemimiz bu yönde. Genel olarak hasta sayısında bir azalma olduğu gibi gelen hastaların birçoğu da eskiye oranla daha hafif bir tabloyla başvuruyor. Yazın gelmesi, havaların ısınması da bence bir derece etkili oldu. ‘Eski normale yakın zamanda döner miyiz?’ Hayır. Dönüş yakın değil. En az 1 yıl daha ‘yeni normal’ hayatımıza devam etmek zorundayız gibi” diyor.
PANDEMİ BİTMEDİ KONTROL ALTINDA
BİLİM Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Yamanel, virüsle mücadelede 3 ayda çok yol kat edildiğini söylüyor. Başarının arkasında ise tek bir etken olmadığını belirterek, “Mesela 65+ için uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması yoğun bakımda yatan hasta sayısındaki azalmayı da beraberinde getirdi. Yaşlılarda ve kronik hastalarda bu virüsün daha ağır seyrettiğini biliyoruz. Onları bu sayede korumuş olduk. Ayrıca, bilimsel bir veri ortaya konmuş olmasa da gelen rakamlar dünya genelinde virüsün hastalık yapıcı etkisinin azaldığını da kanıtlıyor” diyor.
Prof. Dr. Yamanel, başarılı bir test politikası izlendiğini de belirterek “Türkiye’de şimdiye kadar 2 milyondan fazla test yapıldı. Bu kadar çok test yapılmasına rağmen son günlerde daha az vaka tespit ediliyor ki, bu da iyi yoldayız demek. Hem vaka sayısı hem de ağır vaka sayısı azalıyor. Ama korktuğum da başıma gelmesin. Ne zaman iyi konuşsak ‘Her şey bitti’ gibi algılanıyor. Pandemi bitmedi, kontrol altına alındı. Eski değil, ‘yeni normal’ ile hayatımıza devam ettiğimiz sürece güvendeyiz” diyor.
SAĞLIK ALTYAPISI BELİRLEYİCİ OLDU
SAĞLIK Bilimleri Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş: “Rakamların 3 ayın ardından iyiye gitmesinde sağlık altyapısı önemli belirleyici oldu. Yeterli sayıda hastane ve yoğun bakımımızın olması ayrıca gereken tedavi ve desteğin zamanında verilmesi de cabası. Bilim Kurulu’nun önerisiyle Hidroksiklorokin’i erken dönemde kullanmaya başladık mesela. Çin ilacı yoğun bakımda entübe olan hastalara verirken, biz yoğun bakıma geçiş döneminde kullanmanın faydalarını gördük. Tedaviye farklı bir yaklaşım içinde olunması artı sağladı. Ayrıca hastalar da bilinçlendi. Başlarda hastalar solunum sıkıntısıyla gelirken şimdi erken safhada geliyorlar.”
SALGININ BİTMESİ İÇİN 2 OLASILIK VAR: AŞI YA DA MUTASYON
HACETTEPE Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: “Ülkeler yaşlıların ve kronik hastalığı olanların korunması gerektiğini öğrendi. Ayrıca sağlık altyapısının yeterli olması, uygulanan test politikası da (belirsiz taşıyıcıları buldukça vaka sayısı artıyor ama ağır vaka ve ölüm oranları düşüşte) bu süreçte önemli rol oynadı. Ancak salgınının toplumsal bağışıklıkla bitmesi bekleniyorsa söyleyeyim bu mümkün değildir. Çünkü bu virüs kızamık, suçiçeği virüsü gibi yüksek oranda bağışıklık uyarıcı bir virüs değil. Bu virüsten kurtulmak için 2 olasılık var: İlki aşı, ikincisi ise virüsün mutasyona uğraması.”
Paylaş