Paylaş
HAYVANLARA EZİYET EDEN GÖRDÜM MÜ ÇOK AĞLIYORUM
‘Dört teyze’yi gündeme taşıyan, ‘evlenmeyin’ çağrıları mı kılık kıyafetleri mi yoksa yaşları mı? Kestirmek zor ama haberci olarak ‘teyzelerin’ anlatmadıkları hikâyeleri olduğuna adım gibi emindim. Öyle de çıktı. İstanbul Kâğıthane’de yaşayan, grubun belkemiği, ‘evlenmeyin’ çağrısının sahibi Asiye Baylan’a ulaştım önce. Çay içmeye davet etti beni, yayınlarda da taktığı pembe eşarbı ile karşıladı: “İnan ben de anlamadım niye bu kadar ‘patladık’. Kızımın da var TikTok’u, ‘Anne’ diyor, ‘Bizi izleyen yok. Nasıl olur da bu kadar takipçiniz var?’ Bence insanlar samimiyetimizi ve amacımızı sevdi.”
-Gırgır şamata olsun diye açmıyor musunuz canlı yayınları? Bir amacınız mı var?
Sokakta yaşayan kedilere, martılara, güvercinlere bakıyorum. 4 yıl önce salamla, sucukla besliyordum onları, mama 16 liraydı o zaman. Sorun olmuyordu, eşim emekli ama bir şekilde yetişiyorduk. Şimdi mamanın kilosu oldu 500-600. Evdekilere yetişiyoruz yine ama sokaktakiler aç. Hepsi benim elime bakıyor. Onlar da ‘can’. Beş çocuk var, çocukların da kedileri var. Başta eğlenceli videolar izlemek için bakıyordum sosyal medyaya. Sonra baktım hediye geliyor, para da kazanılıyor. Dedim kızıma, ‘Bana da hesap aç.’ İlk başta bin takipçim oldu. Sonra TikTok’tan Ayşe Kalabalık ile tanıştım, yayınlar açtık. Takipçiler iyice arttı. Bir ara ‘4 teyze’ olduk yine ama o ikisi elleri biraz para görünce bıraktı bizi. Ayşe Hanım’la bu ekibi 2 ay önce kurduk yeniden. Doğal muhabbet bizimki. İlginç buldular sanırım. Sevenler hediye veriyor. Ama o hediyeler boğazımızdan geçmiyor. Kedilere, kuşlara mama alıyoruz. Bizim ‘fenomenlik’ sokakta yaşayan canlar için.”
Fotoğraf: Murat ŞAKA
-Kaç hayvana bakıyorsunuz?
Evde iki var. Çocuklarımda da 3-4 tane var. Mahalledeki tüm hayvanlara bakıyorum. Komşular kızıyor, ‘Alıştırma’ diyor. Ama Allah o canları bize emanet etmiş. Mama alamadığım zamanlar da oluyordu, ‘Evdekiler tok dışardakiler aç’ diye mahvoluyordum. Hele de hayvanlara eziyet edeni gördüm mü çok ağlıyorum, Allah’ın verdiği cana nasıl eziyet edilir? Allah nasıl biliyorsa öyle yapsın onları.”
KEŞKE HAYATIMI YAŞAYABİLSEYDİM
-Peki, o gece ne oldu? Konu nasıl evlilik meselesine geldi?
Bir genç bağlandı, ‘Bu teyzelerde beni evlendirecek potansiyel var’ dedi. Ben de “Evlenmeyin. Ne yapacaksınız evlenip? Durun babanızın evinde” dedim sonra bir baktık televizyonda, gazetelerdeyiz. Yani hele de kadınlar; kocaya çay yap, yemek yap, çamaşır, bulaşık, çocuk bakımı, ütü... Hâlâ da aynı noktadayım vallahi. Bunlarla mı uğraşacaksınız? Yaşayın hayatınızı.
-Sizin babaevi rahattı o zaman?
Yok. Baba evinde de rahat görmedim ki. Ev işi, tarla işi... Çok ezik büyüdüm. Bugünkü aklım olsa evlenmezdim. Yanlış anlaşılmasın eşimden de çocuklarımdan da razıyım ama keşke kendi ayaklarım üzerinde durabilseydim.
-Nasıl evlendiniz?
Tarladan kurtulmak için... Babam dedi ki: “İstanbul’dan kısmet var.” Zaten kafaya koymuş, verecek. Ben de Büyükşehir’e gelin giderim en azından deyip, ‘Tamam’ dedim. 17’de anne oldum. Ben de onlarla büyüdüm anlayacağın.
-Okula gidebildiniz mi?
Babam sertti. ‘Kız kısmı okumaz’ derdi. Bir kere gizli gizli gittim okula da akşamına iyi dayak yedim. Okuyamadık. Sonradan eşim çok üzerime düştü de okuma-yazma öğrendim.
TÜM AKRABALARA ENGELİ BASTIM
-60’ımda ‘fenomen’ oldum dediniz. İyi yorumlar kadar kötüler de vardır illaki...
Olmaz mı? Sadece yabancılar da değil köydeki tanıdıklar, akrabalar. ‘Git namazını kıl! Senin ne işin var sosyal medyada’ diyorlar. Ben unumu eledim, eleğimi de duvara astım. Bu saatten sonra onlara hesap mı vereceğim? Tüm akrabalara ‘bastım engeli’. Takip etmesinler, istemiyorum. Ben ibadetimi açık açık ilan etmek zorunda mıyım size? Allah ile benim aramda. İlk başta çok üzülüyordum kötü yorumlara, ağlıyordum. “Yaşınız geçmiş, bir ayağınız çukurda” diyorlar... Ölüm kimin kapısını önce çalacak bilinmez. Ki biz bu işi gençlerin elinden almadık, onlar da yapsın. Bunu bile çok görüyorlar bize.
HERKES TAKMIŞ YAŞIMIZA BİZİM EĞLENMEYE HAKKIMIZ YOK MU
‘Dört teyze’lerden Hatice Çelebi Ankara’da yaşıyor. 58 yaşında, 16’sında evlenmiş o da. 5 torunu var. Pandemide girmiş sosyal medyaya: “Evde yat yat. Yapacak bir iş yok. Çocuklar başta mırın kırın etti ama şimdi alıştılar. Herkes yaşımıza takmış. Anlamıyorum. Ne var yaşımızda? Bizim eğlenmeye, gülmeye hakkımız yok mu? Keşke bu işler gençliğimizde olsaydı. Gençliğimizi yaşamadık ki! Hep iş, hep çalışma, hep koşturma...” diyerek sitem ediyor kötü yorum yapanlara.
ŞİMDİKİ GENÇLER EVLENMEK İÇİN EVLENİYOR
Grubun diğer bir önemli ismi Ayşe Kalabalık, Yozgat’ta yaşıyor. 50 yaşında, 4 çocuğu var. 16’sında evlenmiş hatta eşini yüzük takıldıktan 6 ay sonra görmüş ilk kez: “Kör mü topal mı hasta mı? Bilmiyorsun. Babam verdi, evlendik.” Pandemide açmış TikTok’u. Diyor ki: “Oğlumla eğlencesine açtık hesabı, iş buralara kadar geldi. Vallahi kim ne derse desin, tıkadık kulağımızı.
-Teyzelerin özellikle de genç kadınlara ‘ortak’ bir de mesajı var: “Şimdiki gençlerin çoğu evlenmek için evleniyor. Bir heves... Buralarda mesleğe ‘bilezik’ deriz biz. Önce bileziklerini taksınlar kollarına. Kendi paralarını kazansınlar. Sonra sorsunlar kendilerine, “Bu adam ile bir ömür geçer mi?” Hemen evleneyim de çocuk olsun kafasına girmesinler. Koca eline bakmasınlar. Kimseye kanmasınlar.”
NOT: RÖPORTAJIN TAMAMINI hürriyet.com.tr’den izleyebilirsiniz.
Paylaş