Paylaş
COVID-19 GİDECEK YERİNİ PSİKİYATRİ SERVİSLERİ ALACAK
Soru: Bugünlerde hepimizin içi sıkılıyor. En mutlu anlarımızdan bile ‘umutsuzluk’ devşiriyoruz. Kime sorsam ‘yalnız’, ‘mutsuz’, ‘sıkıntılı.’ Bize ne oldu? Ülkece depresyonda mıyız?
Cevap: Evet, öyleyiz. Anksiyete bozukluğu çok yaygın. Depresyona varan psikiyatrik tablolar yaşanıyor. Zaten bu koşullarda ruh sağlığımızın normal olmasını beklemek ya da normal olması için zorlamak da hata! Bir kere önce gerçekle yüzleşeceğiz. Nedir o gerçek? Dünyanın en uzak ucu Alaska’da bile gündem COVID-19 salgını. Bugüne kadar karşılaşılmayan büyük bir salgınla karşı karşıyayız ve dahası hayatlarımız da her açıdan değişmiş durumda. Bir, arzumuz dışında eve kapandık. İki, sosyal yaşamımız kısıtlandı. Üç, ekonomik sıkıntılar yaşıyoruz. Tüm bunlar gelecekten kaygı duymamıza, umutsuzluğa kapılmamıza yol açtı. Başlarda katlanmak daha kolaydı, ‘Bugün, yarın bitecek’ dedik... ‘Aşılar çıkacak rahat edeceğiz’ dedik... Ucu belli olan bir kapanmaya katlanmak kolaydı ama zaman geçtikçe hiç de böyle olmadığını gördük. Bu da bizi depresyon ve anksiyete (endişe-kaygı) bozukluğuna itti.
Soru: Endişe-kaygı bozukluğu yaşadığımızı ya da depresyonda olup olmadığımızı nasıl anlarız, peki?
Cevap: Maalesef anksiyete bozukluğuna bedensel (somatik) yakınmalar da eşlik edebiliyor. Organik bir sebebi olmayan, stres kaynaklı baş dönmesi, mide bulantısı, nefes almada zorlanma, el uyuşması, çarpıntı gibi bedensel ağrılar yaşanabiliyor. Çoğu zaman bu yakınmalar koronavirüs ile karıştırılıyor ve kişi ‘Acaba COVID-19 mu oldum?’ korkusuyla kendisini daha büyük bir sıkıntıya sürüklüyor. Bu korku, endişe ve kaygı da kişiyi yediği yemekten tat alamayacak, izlediği filme, okuduğu kitaba konsantre olamayacak bir noktaya getiriyor. Toplumun yüzde 80’e yakını bu durumda. COVID-19 gündemden çıktığı gün koronavirüs servislerinin yerini psikiyatri servisleri alacak maalesef.
YARDIM ALMAKTAN ÇEKİNMEYİN
Soru: Peki, ne yapacağız? Ruh sağlığımızı nasıl koruyacağız?
Cevap: Birincisi önce böylesi olağanüstü bir durumda endişe yaşamamızın ‘normal’ olduğunu, herkesin benzer süreçlerden geçtiğini kabul edecek, üzerimizdeki psikolojik yükün ağır olduğunu ve yalnız olmadığımızı idrak edeceğiz. Yani sorunun varlığını
kabul etmek başlamak için en iyi nokta. Konuşma ile, telkin ile bir yere varamayan, sürekli uyuyan, kendisini kronik mutsuzluk içerisinde hisseden ve saydığım bedensel bozukluklardan yakınanlar; yardım istemekten çekinmeyin. Profesyonel yardım şart! Psikiyatrik yardım almaktan, hastaneye gitmekten çekinmeyin.
BU DA GELİR BU DA GEÇER
Soru: Belirtileri hafif ve orta şiddette yaşayanlar için önerileriniz olur mu?
Cevap: Gel beraber sıralayalım:
1)Umudunuz yitirmeyin: Zor biliyorum ama unutmayın bugünler de geçecek... İnanın. Olumlu şeylere odaklanın. Ailenizden, arkadaşlarınızdan yardım istemekten çekinmeyin.
2)İyi hissetmek için kendinizi zorlamayın: Alışık olmadığımız bir süreç içerisindeyiz. Kendimizi gülmek ve iyi olmaya zorlamak yerine hissettiğiniz duyguları yaşayın. Kendinize dürüst olun.
3)Ailenizle bağlantı kurun: Telefon görüşmeleri, yazışmalar, sosyal medya ve video konferans yolu ile teknolojiden en iyi şekilde yararlanın. İş arkadaşlarınız, arkadaşlarınız, en önemlisi de ailenizle iletişimde kalın. Sevgiyi hissedin, sevdiğinizi söylemekten çekinmeyin!
4)Saygılı olun: Küçük detaylara takılmayın. En ufak tartışmadan büyük kavgalar türetmeyin. 10 düşünün bir söyleyin. Lafları cımbızla çekip, alınganlık yapmayın. Saygıyı eksik etmeyin. Anlayışlı olun, empati yapın.
5)Çocuklarınıza zaman ayırın/ anlayışla yaklaşın: Çocuk değil yetişkin yerine konmaya hakları var. Onların da söz hakkı olsun. Ne dediklerini dinleyin. Yumuşak bir ses tonuyla iletişim kurun. Yaşanan süreçlere ve ne kadar süreceğine dair doğru bilgilendirme yapın.
6)Rutinler oluşturun: Bir yıl önce neler yapıyordunuz? Sabah aynı saatte kalkıp, hazırlanıp, işe gidiyordunuz değil mi? Benzer bir rutin oluşturun. Geç yatmak yok! Erken kalkın. Hazırlanın. Evde pijamalarınızla dolanmayın. TV mi izlenecek? Kitap mı okunacak? Bir saati olsun.
7)Tedbirli olun ama aşırıya kaçmayın: Günde 5 kez evi silip, süpürmek, el ve eşya yıkamak temizlik takıntısına yol açar. Bu da kaygıyı tetikler. Tedbirli olmak iyidir fazlası ise zarardır.
8)Beslenmenize dikkat edin: Mutluluğun beslenme ile alakası var. O nedenle sağlıklı beslenin. Hamur işi ve tatlılardan uzak durun, sebze ağırlıklı beslenin. Şu anda fırsatınız varken yaratıcı ve lezzetli yemekleri yapmayı deneyebilirsiniz.
9)Bol bol hareket edin: Yapılan araştırmalar hareket etmenin psikolojik açıdan koruduğunu kanıtlamıştır. Fiziksel aktivite, kas germe önemli stres boşaltım yollarıdır. Ev içerisinde de olsa hareket şart. En az 1 saatinizi evde spora ayırın.
10)Sosyal medyayı sınırlayın: Özellikle COVID-19 kaynaklı haberlere ulaşımınızı sınırlı tutun. Güvenilir kaynaklar aracılığıyla durumdan haberdar olun. Kulaktan dolma bilgiler yerine bilime inanın. Çocuklarınız için de 20-30 kuralını öneriyorum. 20 dakika tablet/bilgisayar hakkı. Ve tablet ve bilgisayara da 30 santimetre uzaktan baksın ki göz sağlığı da bozulmasın.
Paylaş