Paylaş
Ünlü model Cansu Taşkın ‘makyajsız’ fotoğrafları nedeniyle sosyal medyada hakaretlere uğradı. Taşkın ile telefonda görüştüm, ‘Bu ilk değil ki...’ diyor ve özellikle de kadınların hakaretlerine anlam veremediğini belirterek, “Bizim birbirimize sahip çıkmamız lazım. Elbette eleştiriye her zaman açığım ama yazılanlar eleştiri değil, şiddettir! Erkek şiddetine ‘dur’ derken kadınların bir hemcinsine böylesi psikolojik şiddet uygulaması akıl alır gibi değil. Kaldı ki ben modelim, Instagram’ı da ekseriyetle iş için kullanıyorum. Normal hayatta elbette oradaki gibi gezmiyorum. Kompleksli olsam gazeteci arkadaş bana ‘Maskenizi indirir misiniz?’ dediğinde indirmezdim. Önemli olan kalp güzelliğidir” diyor.
NORMALDE CESARET EDEMEZLER
Uzman psikolog Nigâr Çiçek, her insanın içinde ‘kötülük’ duygusu olduğunu ancak toplumsal baskılar, yasal sınırlamalar, ahlak kuralları, dini inanç ya da vicdani nedenlerle bunu bastırdıklarını belirterek, şöyle devam ediyor: “Sosyal medyada ise kişi gerçek yaşamdaki kişilik özelliklerinin çok dışında hareket edebiliyor. Buna yazdığı ortamın rahatlığı ve ‘Nasıl olsa beni bulamazlar’ gerçekliği eşlik edince yazılanlar rahatlıkla hakaret, küfür boyutuna geçebiliyor. Sosyal medyanın bir nevi dissosiyatif kimlik (çoklu kimlik) yarattığını söyleyebiliriz. Yani, insanlar gerçek yaşamda yapamadıkları, cesaret edemeyecekleri her tür söylem ve davranışı bu ikinci kimlikleri üzerinden rahatça yapabiliyorlar.”
MAKYAJSIZ DA GÜZELİZ
HADİSE
Hadise, “Canımız isterse makyajsız düğüne, markete, yemeğe gideriz! Keyfimiz isterse bir daha hiç makyaj yapmayız. Kime ne? Biz kadınlar kendimizi size beğendirmek için yaşamıyoruz” diyerek ‘makyajsız’ akımı başlatmıştı.
PINAR ALTUĞ
Pınar Altuğ makyajsız fotoğrafına, “Demek ki para her şeyin çözümü değilmiş” yorumunu yapan takipçisine “Evet, mesela asla kalbi güzelleştirmiyor” yanıtını vermişti.
ESRA DERMANCIOĞLU
Oyuncu Esra Dermancıoğlu ‘bir erkek arkadaşı için yeteri kadar güzel olmadığını’ ima eden yorumlara maruz kalmıştı.
SOSYAL MEDYA KİMLİKSİZLEŞTİRİYOR
Klinik psikolog Esra Ezmeci insanların tutum ve davranışlarını öğrendiklerini ve kimliklerimizin önce aile sonra da eğitim hayatı ile şekillendiğini belirterek, “Kişi normal yaşamında karar alırken ya da bir söz sarf ederken bugüne kadar oluşturduğu kimliğin, adının zedelenmesini istemez. Bu nedenle de dikkat eder. Ancak sosyal medya kimliksizleşmeyi öne çıkardı. Kimliksizleşme ise insandaki kötücül duyguları tetikledi. Yani ben Esra olarak normal hayatta yapmayacağım, yapamayacağım yorumları sosyal medyada ‘anonim’ bir isimle rahatlıkla yapabiliyorum. Hiç küfretmeyen birinin tribünde, o kalabalıkta, rahatlıkla küfretmesi gibi!” diyor.
HASET İÇİNDELER
Ancak sosyal medyada herkes ‘anonim’ değil. Bazıları kendi profillerinden acımasız eleştiriler yöneltebiliyor. Bu ‘cesaret’ nereden? Ezmeci haset ve kıskançlığın iki farklı kavram olduğunu ve sıklıkla karıştırıldığını belirterek, şöyle devam ediyor: “Kıskançlık daha çok ‘Onda var bende de olsun’, haset ise ‘Bende yoksa onda da olmasın’ gibidir... Eğer bir kadın kendi öz değerini yetersiz, çirkin buluyorsa karşısındakini de öyle görüyor. ‘Bak aslında sen de güzel değilsin...’ Bir nevi rahatlama. Öz benlikleri gelişmemiş, değersizlik duyguları ve kompleksleri olan insanlar hakaret ederek, ‘O da benim gibi hissetsin ki ben yalnız hissetmeyeyim’ kaygısı ile hareket ediyor. Hakaret ettiği kişi nasıl olsa arkadaşı değil, onun çevresinden değil. Kendi sosyal ortamından dışlanma riski de yok! Adı açık açık yazsa da bu durum kişiyi ‘kimliksiz’ yapıyor.”
Paylaş